Yılmaz-Blair görüşmesinde ağırlık Kıbrıs olacak...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülkeler arasına girip girmeyeceği bu hafta sonu netleşiyor.

Her ne kadar AB'nin Türkiye'ye dönük alacağı tavır belirgin hale gelmeye başlasa da, Başbakan Mesut Yılmaz, bir süredir yürüttüğü mekik diplomasisinde bugün önemli bir durakta olacak.

Yılmaz, bugün İngiltere Başbakanı Tony Blair ile biraraya gelecek.

Yılmaz- Blair görüşmesinin ana temasını, Türkiye AB ilişkileri oluşturacak. Ancak, Yılmaz'ın çantasında bundan daha önemli bir konu var ki, o da Kıbrıs...

AB üyesi olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte Kıbrıs'ta üçüncü garantör ülke. Bunun yanısına BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi. Yani, Türkiye açısından önemli üç şapkaya sahip...

İngiltere, Kıbrıs'ta BM Genel Sekreteri'nin de ortaya koyduğu, iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon taraftarı.

Türkiye de zaten bu formülü başından beri benimsiyor. Ancak, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin İngiltere ile anlaşamadığı bir nokta var. O da AB'nin Güney Kıbrıs ile üyelik müzakeresi ve KKTC'nin tanınması.

İngiltere'nin de garantör ülke olarak altında imzasının olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ilişkin 1960 anlaşmasından yola çıkan Türkiye, ‘‘Türkiye ve Yunanistan'ın üye olmadığı herhangi bir uluslararası oluşuma Kıbrıs'ın katılamayacağını’’ belirtiyor.

Ancak, İngiltere'nin de üyesi bulunduğu AB, Türkiye'ye adaylık statüsü vermekte bile çekingen davranırken, Kıbrıs Rum Kesimi ile üyelik müzakerelerine başlama kararı alıyor. Üstelik, KKTC'nin de tüm karşı çıkmalarına rağmen.

İngiltere, garantör ülke olmasına karşın, buna kesin ve net bir tavır sergilemiyor. Ancak yine de Türkiye'nin ortaya koyduğu, ‘‘Eğer KKTC de dahil olmazsa müzakere açılamaz’’ tezini destekleyen AB içindeki ender ülkelerden biri olmaya devam ediyor. Yani orta bir yol bulmaya çalışıyor. Bu da daha açık bir destek bekleyen Ankara'yı tatmin etmiyor.

İşçi Partisi lideri, Başbakan Blair, her ne kadar muhalefet döneminde farklı söylemlerde bulunmuş olsa da, Türkiye'ye bakışında bir önceki muhafazakar John Major hükümetinden farklı bir bakışta bulunmuyor.

Hatta Blair'ın, Major'ın iktidarı döneminde atadığı Kıbrıs Özel Temsilcisi Sir David Hannay'ı bile değiştirmemesi de bunun bir göstergesi olarak yorumlanıyor.

Blair, bunun yanısıra bir önceki iktidarın, Türkiye'nin uyuşturucu kaçakçılığındaki ana yol olduğu tezine de sahip çıkıyor. Türkiye'nin uyuşturucu mücadelesine destek verilmesi gerektiğini belirtiyor.

Önceki Dışişleri Bakanı Malcolm Rifkind gibi, halefi Robin Cook da Türkiye'ye bakışında birinci sırada uyuşturucuya yer veriyor. Cook, ‘‘Eğer Türkiye AB dışında tutulursa, Avrupa'da uyuşturucu ile mücadelede başarılı olamayız’’ diyerek, selefiyle aynı söylemde bulunuyor.

Cook, ‘‘Türkiye eğer yalnız bırakılırsa radikal İslam'ın kucağına itilir’’ sözleriyle de Türkiye'nin dışlanmaması gerektiğini vurguluyor.

Bu açıdan bakıldığında, Yılmaz, bugünkü görüşmesinde açmasa bile İngiliz tarafının uyuşturucu konusunu masaya yatırması bekleniyor.

Son iki senede Türkiye ile ticaret hacmi 1,5 milyardan, 3 milyar paunda (Yaklaşık 4,5 milyar dolar) çıkan ve Türkiye'ye yılda bir milyon turist gönderen İngiltere, önemli bir partnerini kaybetmek istemiyor.

Ancak yine de bütün bunlara rağmen İngiltere'nin yaklaşımı da Fransa ve İtalya'dan farklı değil; Avrupa Daimi Konferansı oluşsun, Türkiye de aile fotoğrafına girerek bekleme salonuna alınsın...

Zaten, Lüksemburg zirvesinde de bundan farklı bir sonuç beklenmiyor...

Yazarın Tüm Yazıları