Yetişkinlik andı

Ben artık edepli bir insanım.

Valla... Karar verdim, bugünden itibaren bırakın en kemiksiz ve bol sinirlisinden pabuç kadar bir dille ukalá ukalá yaşamayı, beynimi bile kontrol altına almaya çalışacağım.

Beynim muzır bir düşünceye doğru uçar gibi mi oluyor; hooop oltayı atıp o düşünceyi aynen gerisin geriye çekecek, yutkunacak, yutacak ve işkembeye gömeceğim.

Geçenlerde ruhumun yarısı addettiğim bir dostumla telefonda konuşurken, gülüştük...

O da ‘içindeki kız çocuğu aday adayı cenin’i zaptetmeye muvaffak olamamış bir zıpırdır.

‘Ben artık uyandım’ dedim, ‘ulan şurada 33 olmama üç ay kaldı, düzenin gidişatını daha yeni anladım. Yani galiba?.. Emin değilim ama galiba anlamanın kenarındayım. Dönüşüyorum kardeşim. Yetişkinlik yolundayım.’

Pek şaşırdı: ‘Hadi ben uzun bir süredir şuursuzca dolanıp duruyordum. Sistematik yetişkinlik ortamlarına yeni düştüm. Sen bir de bilmem kaç yıldır düzenin en bi’ göbek deliğinde takılıyorsun. E be salak, yeni mi aydın?’

Vallahi yeni aydım. Geç idraktan mustarip, ruhu dalgalı, bol med-cezirli ‘deli karının teki’ olsam gerek...

Ama artık anladım.

Meselá ABD seçimlerinde kimin kazandığını çok da umursamayacağım. (Zira aynı kapıya çıkacak.)

Yurdum TV’sinde eve tıkılıp birbirinin gözünü oyarak takılma programlarına bayılıyor mu hiiiç şaşırmayacağım.

Sonracığıma, bilemiyorum, belki birkaç çift topuklu ayakkabı edinir, etek giymeye başlar, rejim mejim yapar, makyaj incelikleri öğrenir, detoks ve peeling olaylarına girerim.

Hatta bir ‘hızlandırılmış usûlünce fingirdeme kursu’ bulursam, yazılabilirim.

Adam idare etmeyi öğrenmek için özel ders alabilirim.

Adrenalin mi, beyin kimyası mı, enerji mi dediniz?

Valla zararlı her şeyi bırakıp, hele ki ‘zararlı düşünceler’den haşa arınıp, -basketbol oynamayı çok özledim meselá- tekrar spora filan başlayabilirim.

Sonra eve gider, biraz bir şeyler atıştırır, bir şeyler okur, ne bileyim belki eski aşkım resme dönerim.

Ben artık edepliyim...

Ne yapalım, evrimin önünde durulamayacağına dair inancımı korur, tezcanlılık etmem; sabrederim...

Kendi irademle ‘yakışıklı bir ceset olmaya’ da hiiiç niyetim yok. O konuda kararımı ta ergenlik döneminde verdim. İnadına, hayata kazık çakmaya fena hálde niyetliyim.

Disiplin, disiplin, disiplin...

Canımı sıkılmamaya koşullamak üzere her gün antrenman yapacağım. Ne bileyim, belki yoga öğrenip, doğru nefes alıp vermeye çalışacağım. İçinden bol bol ‘bir yaşam biçimi’ kalıbı geçen cümleler kuracağım.

Medeni bir labirent faresi gibi yön mefhumumu geliştirip, sık sık alışveriş merkezlerine gidip, hangi koridor hangi mağazanın kapısına çıkar, kaybolmadan bulacağım. Bilinçli tüketici olacağım.

Ben artık edepli bir serseri emeklisiyim.

Bu sabah gözümü yeni bir sabaha açtım, yemin ederim.

Sistemin nasıl bir şey olduğuna uyandım.

Hadi bakalım... Çalışmaya alışacağım, ya da şöyle söyleyeyim, alışmaya çalışacağım.

Yani nedir? Tek ayak üstünde bile becerilebilir:

Edebimle oturur, bol bol şiir okur, kafamı öyle dağıtırım. Behçet Necatigil’in Dar Çağ’da yer alan şiiri Yorum Korkusu gibi şiirler meselá:

‘Gitmek geçse aklımdan / Hemen yorum / Nereye, nasıl, ne zaman? / Oysa ben vazgeçtim / Uyu yorum.

Demek geçse aklımdan git / Git mi yorum / Kime, nerde, ne zaman? / Oysa ben haddim mi / Uyu yorum.

Ne gitmek geçebilir aklımdan / Ne de git demek / Eli kolu bağlı ben, ağzı dili bağlı / Yaşa yorum / Sevin e mi yorum.’

Belki en fazlasından sayfanın kenarına şöyle bir not düşerim: Kork mu yorum!?!
Yazarın Tüm Yazıları