Yeter!Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Bir ‘‘faili meçhul’’ atama öyküsü...

Diyarbakırda, kentin dışında 8.5 trilyona yapılan yaprak tütün işleme tesisinin açılışının yapıldığı alana giderken, küçüğü-büyüğü uzaktan Mahsun Kırmızıgül'ün türküleriyle büyülenmişti sanki.

Liseli bir bir gence ‘‘Acelen ne?’’ diye sorduk:

‘‘Mahsun'u göreceğim, Mesut'u dinleyeceğim’’ dedi.

Kırmızıgül, uzun aradan sonra hemşehrilerinin karşısına çıkmıştı.

Ortaokul son sınıfta okuyan ve okulundan kaçıp gelen bir kız öğrenci, ‘‘Mahsun abi için okuldan kaçtım, ne olur onu öpebilir miyim?’’ diye uzun süre yalvardı bize. Sonra sahneye fırlamak isterken, polisce engellenince ağlamaya başladı. Hele bunlardan bir grup, örneğin Tarkan'ın İstanbul'daki konserinde yapılan 'çılgınlığın' yarısını yaşamak isterken, polisin coplarından kendilerini arkadaşımız Şükrü Küçükşahin kurtarabildi.

Bunlardan biri, Mahsun'un şerefine, özür dilemek zorunda kalan polisi affetti.

Güneydoğu insanına siyasilerimiz çok umut vermişler. Ankara'dakileri bırakın, yerel milletvekilleri nefretle anılıyor.

Terör, demokrasi ve insan haklarını bir yana bırakalım, onların birinci sorunu iş...

Havaalanında yanınıza gelip para isteyen, elinde fırça ile ayakkabınıza fırça vuran, çekirdek satan çocuk okuyup da nasıl 'adam' olacak, vatanını-milletini sevecek?

Köy Hizmetleri ve Tekel gibi kurumların geçici kadrolarda çalışanların pankartlarda yansıttıkları haklı isteklerini dikkate alan oldu mu? Olmadıysa bizim notlarımızı okusunlar:

TEKEL'E İŞÇİ OLMAK...

‘‘Üç yıldır işe alınacağız diye kandırılıyoruz’’, ‘‘ANAP dinlemede, çilemiz 6 yıldır beklemede’’, ‘‘S.Seydaoğlu... (ANAP Diyarbakır Milletvekili) Ahlar, vahlar ediyordun. Halimizi Başbakan'a anlat, halimizi bilsin, çilemiz bitsin’’, ‘‘Hakkımızı gasp eden Nafiz Kurt'tan (eski Tekel Bakanı) hesap sorulsun’’, ‘‘Refahyol hakkımızı vermedi.’’

‘‘Mağdura yol göründü, rüşvetle büründü’’ pankartını taşıyan 35 yaşlarındaki birinin yanına yaklaştık. Tekel'in geçici işçisiydi ve işçi alımında kendilerine öncelik tanınmadığı için tepkiliydi:

‘‘Dinlediniz, Tekel Bakanı Eyüp Aşık, yaprak tütün fabrikasına 509 işçi alınacağını, 1 Kasım'da yazılı, daha sonra da sözlü sınav yapılacağını söyledi. Gerçek öyle değil. Kimse bu sözleri alkışlamadı bile.’’

‘‘Neden?’’ diye sorduk.

‘‘ Alınacak işçiler çoktan belli. Sınav palavra!’’ dedi.

Aralarından biri, ‘‘Kadrolar 8 bin marka satılmış. Düşünün bu parayı vereceğim, asgari ücretle çalışacağım? Ne yazık ki, bazı kişilerin 25 milyon maaş için evlerini sattığını duyduk.’’

Kadroların nasıl ve neyin karşılığı dağıtıldığını öğrenmek için sınav sonuçlarını beklemek gerekiyor.

ZANA'YLA ÇALIŞMAK SUÇ!

Bu arada kendisini 'muhtar' olarak tanıtan Mustafa Yıldız, HHA temsilcisi Naci Sapan'la bize bir dosya uzattı. Baktık, 157 muhtarla Ziraat, Ticaret/Sanayi Odaları ve Güneydoğu İşadamları Derneği (GÜNSİAD) başkanlarının imzaladığı bir dilekçeydi bu.

Sorun; TEDAŞ Müessese Müdürlüğü’ne atanan Elektrik Mühendisi Selahattin Parıltı'nın iki ay öne atandığı görevinden alınmasına duyulan tepkiydi.

Parıltı, Diyarbakır Belediyesi'ne 21 yıl önce girmiş. sonra TEK'e geçmiş, yörede dikilen direklerden trafoya kadar emeği geçmiş. DYP'den 1994'de Suriçi Belediye Başkan adayı, son seçimlerde milletvekili adayı olmuş.

ANASOL-D, iki ay önce 700 işçinin çalıştığı TEDAŞ Müessese Müdürlüğü'ne getirmiş Parıltı'yı... Sonrasını, dosyayı Berna ve Mesut Yılmaz'a iletmek isteyen 'sevenleri'nden dinliyoruz:

‘‘Başarılı, dürüst, vatanına-milletine bağlılığı ile yakından tanıdığımız Parıltı, OHAL koşullarından yararlanan Refahyol kadroları ve birkaç kişinin kasıtlı yalan ve haksız suçlamalarıyla harcanmak istenmektedir.’’

HADEP YOKSA ALTERNATİF RP

OHAL dışına sürülen Parıltı'nın yeniden aynı göreve getirilmesi amacıyla TEDAŞ Genel Müdürü Kadir Ramazan Çoşkun'a -ANAP'tan ayrılan Ali Çoşkun'un kardeşi- gitmişler. Çoşkun, kendilerine ‘‘Bu kişi, Mehdi Zana'nın zamanında -17 yıl önce- Belediye'de çalışmıştır, onu bu görevde tutamam’’ demiş... Ve yerine de Refahyol kadrosundan 'sicili bozuk' diye tanımlanan Endüstri Mühendisi Reşit Kurttekin'i getirmiş. Tabii bu atamada RP'li Abdülkadir Aksu etkin olmuş.

Muhtar Mustafa Yıldız,‘‘Parıltı, Mehdi Zana'nın eski çalışma arkadaşıysa, o zaman neden iki kez bombalı saldırıya uğradı, devlet kendisine PKK'dan korunması için niçin silah verdi?’’ diye sordu.

ANAP'lılar, ‘‘Dayanın az kaldı, sıkıntınızı gidereceğiz, talihsizliğinizi yeneceğiz’’ diyorsa da, bölge insanına bakış değişmiyor. Devlet, kendi yurttaşından kuşku duyunca, atamalar bile 'faili meçhul' olabiliyor.

Kente dönerken Silvan'dan tören için gelen Ahmet İnanç önümüze çıkarak, ‘‘Seni izledim, şimdi beni dinle’’ dedi:

‘‘SODEP'in kurucusuyum, ardından bir dönem Cindoruk, Menteşe ve Baki Tuğ'un DYP'lisi oldum. Şunu bil; partiler halktan kopuk, toplumu birleştiren, güven veren insanlar seçmiyorlar. Seçilen milletvekillerinin hepsi milletin düşmanıdır. Salih Sümer ve onun gibiler olduğu sürece, bu pislik bitmez. Bu pisliğe karşı da seçimde oyların yüzde 90'ı HADEP'e gidecektir. HADEP yoksa alternatifi de Refah'tır.’’

Güneydoğu'da değişen bir şey yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları