Yeter! Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Hukuk direniyor

AFYON

Donuk yüzler, heyecan içindeydi. Birbirine kenetlenmiş eller zaman zaman kütürdetiliyordu. Gözler çoğu kez Göktepe'nin avukatlarına kayıyordu. Nedense, çoğunun gözleri açık mavi gibiydi... En büyüğü 28, en küçüğü 24 yaşında... Hiçbirinin üzerinde yeni bir elbise yoktu. Gömlekleri kirli, kravatları özensizce bağlanmıştı. Metin Göktepe'nin öldürülmesinin üzerinden tam 19 ay sonra, o da Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde altıncı yargılamada yargıç önüne çıkan polislerdi bunlar...

Kendilerini Adliye çevresinde 200 jandarma koruyordu.

* * *

Emniyet Amiri Seyit Battal Köse, polisler Selçuk Bayraktaroğlu, Fedai Korkmaz ve Metin Küşat, nedense duruşmadan bir gün önce ‘‘üşüterek'' cezaevi doktorundan rapor almışlardı. Yoksul aile çocukları bu polisler... Murat Polat Gaziantepli, Şuayip Mutluer Kırklareli Pınarhisarlı, İhsan Sarıoğlu Kastamonulu, Burhan Koç Tokat Almuslu, Saffet Hızarcı Bartınlı, tutuksuz yargılanan Tuncay Uzun Malatyalı ve Fikret Kayacan da Adana Kozanlı. Biri hariç, hepsi evli ve bir çocuklu...

Murat Polat'ın zaman zaman dudakları kıpırdıyor. Belki de içinden dua ediyor. Hiçbiri güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle savunmalarını vermeyerek suskun kalıyorlar. İkametgâhlarını da bildirmiyorlardı.

Salondan, bir avukattan bir ses yükseliyor:

‘‘Bunlar bimekan takımındandır.''

Sanık avukatları ise ‘‘Hayır, bu polisler şerefli Türk polisidir'' diye bağırıyordu. Ardından da ‘‘Müvekkillerimizi Söylemez Çetesi'nden sol görüşlü polis müdürleri Deniz Gökçetin, Sedat Demir sorgulamıştır. Esas sanık değillerdir'' diye ekliyorlardı.

* * *

İzinli olarak Kamil Şerif'in yerine ilk duruşmada mahkemeye başkanlık eden Fatma Nilgün Uçar ile Nuran Yalınbaş, ülkücü yerel basında ‘‘adil ve tarafsız davranmamakla'' suçlanıyordu. Nitekim dünkü duruşmada sanık avukatları, aynı gerekçeyle reddi hakim talebinde bulunuyorlardı. Ama yargıç, bu talebin klasik yargılamayı geciktirme taktiği olduğunu anlamıştı. Sanık avukatları, ‘‘medyanın baskısı''ndan yakınıyorlardı. Hatta daha da ileri giden sanık avukatları, Cumhurbaşkanı Demirel'in 24 Temmuz Gazeteciler Bayramı'nda söylediği ‘‘Göktepe olayı bu devletin bir ayıbıdır'' sözlerini Anayasa suçu, Başbakan Yılmaz'ın polislerin yakalanması talimatını da ‘‘yargıya baskı'' olarak nitelendiriyorlardı.

Başkan Uçar'a, ‘‘izinli başkan'' Kamil Şerif gibi düşünmesini salık veren sanık avukatlarının bu değerlendirmelerine karşı, yargı direniyordu. 15 Eylül'deki duruşmada olmayacak Uçar'ın kararı hayli anlamlıydı:

‘‘Sanık avukatlarının reddi hakim talebi subjektif, kendi düşüncelerine dayalı, yargılamanın geciktirilmesi amacına yöneliktir ve inandırıcı delillere dayanmıyor.''

* * *

Duruşmada şu gerçek de ortaya çıktı:

İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü yaklaşık üç aydır mahkemenin istediği yazıyı bir türlü göndermemişti.

Dört polisin aldığı rapor, kuşkuyla karşılanmıştı. Savcının da katıldığı bu görüş karşısında, cezaevi doktorunun ‘‘düzmece rapor'' düzenlediği gündeme geliyordu.

‘‘Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar'' diye bir laf vardır. Anlaşılan sanık polisler de mahkemede şaştılar. Karakola düşenleri bülbül gibi konuşturan polis, mahkemede ‘‘susma hakkı''nı kullanmayı yeğliyordu. ‘‘Adil yargılama'' için konuşmaları gerekmiyor mu?

Sanıklar susuyordu, ama bu davayı başından beri il il takip eden kalabalıklar susmuyordu.

Öğrencilerin beklentileri

ÖSYM sınav kılavuzunda Niğde'nin Bor İlçesi'nde kız yurdu bulunduğu belirtildiğinden, Bor İlçesi Meslek Yüksekokulu'nu tercih edip kazandım. Fakat Yurt-Kur'un kılavuzunda Bor'da sadece erkek yurdu olduğu yazıyordu. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan öğrendiğime göre sınav kılavuzunda basım hatası yapılmış. Ancak, kalacak bir yerim olmadığı ve ailemin bana ev tutacak hali olmadığından kazandığım okula gidememe durumundayım. Benim gibi birçok kız öğrenci de mağdur durumdadır. Bor Meslek Yüksekokulu'nu kazanan kız öğrenciler, Niğde Kız Öğrenci Yurdu'na yerleştirilmek suretiyle bu hata telafi edilmelidir.

Bir grup öğrenci / ERZURUM

MEB'nin çıkardığı afta lise son sınıf öğrencileri hariç tutulmuş. Girne Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkileri kazanan oğlum kredileri eksik olduğundan liseden mezun olamıyor. Üniversite sınavını kazanan ve kredisini tamamlayamadığı için mezun olamayan bu öğrencilerin de uygulamaya dahil edilerek, sene kaybına uğratılmamalarını istiyoruz.

Ümran ÇAVLI / İSTANBUL

YÖK'ün aldığı karara göre Açık Öğretim Fakültesi'ni kazanan öğrenciler diğer üniversitelerin ek kontenjanından faydalanabilecekler. Diğer bir YÖK kanununda ise herhangi bir yüksek öğrenim kurumuna yerleştirilen öğrenci ek kontenjanlardan faydalanamaz deniliyor. AÖF öğrencilerine tanınan bu ayrıcalık kazandığı okula gidemeyen bütün öğrencilere tanınamaz mı?

Dr. Gönül KILIÇ / İSTANBUL

YAYA kaldırımlarındaki arabalardan, dükkânların mallarını dışarıda sergilemeyi tercih etmelerinden dolayı kaldırımlarda yürüyecek yer kalmadı. Mesleğim gereği genellikle yürüyerek çalışmak zorundayım. Ve işimin yanı sıra kaldırımda cambazlık yapmak beni çok rahatsız ediyor. Belediyelerin bu konuda gerekeni yapmalarını ve yaya kaldırımlarının yayalara bırakılmasını istiyorum.

Nimet ERGANİ, Yeminli mali müşavir / ÜSKÜDAR

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Türkiye'de devirler geldi, devirler geçti. Ama tahriklere kapılmadı. Sorumluyu ve sorumsuzu vatandaşım çok iyi ayırt etti.''

(Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel)

Yazarın Tüm Yazıları