Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Maganda, polisten cesaret alırsa...

FOCUS Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yetkin İşcen, TEM otoyolu Okmeydanı çıkışı civarında başından geçen olayı anlatıyor, dersler çıkartıyor:

Altına en ucuz 10 küsur milyarlık bir BMW 520 (34 TB 1076) çekip, direksiyonuna da kendisinden daha maganda bir şoförü oturtan; 180 km sürat yaptırarak herkesi ölümle burun buruna getiren, şikâyetçi olunduğunda polise kaba sözlerle 'devlet memuru' olduğunu söyleyerek, tesadüfen olay yerinde bulunan fahri müfettiş Metin Fadıllıoğlu'nun önünde cep telefonuyla bir polis müdürünü arama cesareti gösteren bu araç sahibini öğrenmek hiç de zor olmadı... Araç Merter Keresteciler Sitesi'nde mukim Türkmen Tekstil'e kayıtlıydı. Arkada oturan kişi de herhalde bir şirketin sahibi ya da müdürüydü. Eminim, ona şimdi sorulsa aynı pervasızlıkla telefonla aradığı polis müdürünün adını da söyleyecektir. Gerçi söz konusu polis müdürü, polis memurlarını telefona isteyip bir şey söylemedi, ama böyle bir olay günde 12-14 saat çalışan memurlar üzerinde nasıl bir psikolojik baskı yarattığına iyi bir örnek oluşturdu.

Şimdi ülkenin bence bir numaralı sorunu olan trafik meselesine duyarlılık gösteren; işinden, zamanından feragat ederek trafik denetim görevlilerine yardımcı olmaya çalışan ister sivil, isterse fahri trafik müfettişi vatandaşlara uyarım var: Hiç kendinizi yormayın. Bu ülkede böyle magandalara ‘Başın sıkışırsa beni ararsın’ diyerek telefonunu veren ya da en azından bu konuda cesaret veren polis müdürleri oldukça, ne polis memuru görevini yapabilecek; ne de sizlerin çabaları sonuç verecektir.

Yılmaz, Kalemli'yi ANAP'tan atsın!..

TBMM Araştırma Komisyonu'nun raporu, Meclis eski Başkanı Mustafa Kalemli ile Genel Sekreteri Prof. Necdet Basa''suçlu' buldu.

Basa'yı hatırlayalım:

1'inci kardeşi Necla Eryurt'u TBMM'ye amir yaptı.

2'nci kardeşi Şölen Başköylü'yü cumartesi günü TBMM'ye işe aldı, pazartesi günü emekli etti; hem de en üst dereceden...

3'üncü kardeşi Ali R. Basa'yı, Çalışma Bakanlığı'nda 1.5 yıllık memur iken ve çalışma süresi yetersiz olmasına karşın Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne atadı. Ataması, Köln Üniversitesi açık eğitim bölümünde okurken oldu. Hâlâ hangi bölümden mezun olduğunu kimseye açıklayamayan kardeş Basa, canının istediği memurun süresini 6 ay, diğerlerini 1 yıl uzattı. 1998 Mayısı'nda Köln Çalışma Müşavirliği'ne verildi, ancak atama kararı Resmi Gazete'de yayınlanmadı.

Okurumuz ‘‘Peki bu Necdet Basa'nın arkasında kim var?’’ diye soruyor. Yanıtını da kendisi veriyor:

‘‘Mesut Yılmaz'ın en yakın arkadaşları Basa, Kalemli ve Kutlu Savaş'tır. Basa ve Kalemli, Çalışma Bakanlığı'nda birlikte oldular. Yılmaz, Kalemli'yi Meclis Başkanlığı'na seçtirdi. Basa, Yılmaz'ın ikinci başbakanlığı döneminde müsteşarlığını kabul etmedi, Kalemli'nin sekreterliğini yeğledi. Koltuk skandalının ilk kurbanı Vecdi Gönül oldu; Kalemli'ye yardımcı denetim elemanı göndermekle kuşkular doğdu ve yeniden Sayıştay Başkanlığı'na aday gösterilmedi. Kalemli manevi bir ceza daha görmeli ve bizzat Mesut Yılmaz tarafından ihraç istemiyle ANAP Haysiyet Divanı'na sevk edilmelidir. Ayrıca Kalemli, kendisini Tavşanlı'dan alıp okutan Eskişehirli Zeytinoğlu ailesine burs parasını bugünkü değerinden ödemelidir. Basa da, ders verdiği üniversiteden uzaklaştırılmalıdır.’’

Dostun dosta ettiğini kimse etmezmiş, derler.

Yağcılığın da bu kadarı olmaz

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Derviş Günday beceriklidir, işini bilir. Genel kurullarını izleyen liderlere ‘‘İki gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru’’ diye övgüler yağdırır. Menfaat görmediği konuları görmezlikten gelir. Hükümet, millet adına görev yapar. Tabii ki sel felaketinde mağdur olan esnaf ve sanatkârın kredileri ertelenir, esnafın sorunlarına çözümler getirilir. Günday bunu bilir de, yanlış strateji izleyip kontrolü elinden kaçırdığında aklı başına gelir. Sonra da zat-ı devletlerine onur duyar, gönüllerde taht kurdurur, yüksek bilgi ve takdir duygularıyla şükran ve saygılar sunar.

Devlet ciddiyetinde bunların hiç yeri yoktur. Ama Türkiye'de yağcılığın suyu çıkmıştır. Aslında yapılacak şey; trilyonlara hükmeden bir kurum olarak, zarar gören esnaf ve sanatkârına katkı sağlamaktır. Hem övgü yağdırmak, hem de devlete asılmak uygun bir davranış değildir. Eğitim gezisi altında yapılan milyarlarca liralık dış harcamalar esnafa aktarılırsa, en büyük plaket budur. Dış geziler bir yıl ertelenirse, Bartın yeniden kurulur. Bu yağcılığın yapılmasına gerek kalmaz. Zaten dürüst devlet adamının da buna ihtiyacı yoktur.

ÇANAKKALE Seramik ve Kalebodur Seramik Fabrikaları, Çan İlçesi'nden geçen Granikos (Kacaba) çayı dolayısıyla Ege Denizi'ni 40 yıldır seramik boyaları ile zehirlemektedir. Çevre Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri ilgilensin lütfen...

Ali PULLUK-Çan/ÇANAKKALE

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Ecevit, geçmişte savunduğu çizginin çok dışında. Onunla arkadaşım, fakat anlaşamıyorum.’’

(Danimarka eski Başbakanı Anker Jorgensen)













Yazarın Tüm Yazıları