Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz

Güncelleme Tarihi:

Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2020 17:34

Küresel salgına dönüşen koronavirüs ülkemizde de kendini yoğun şekilde gösteriyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, atlatabilmemiz için birlik ve beraberlik içinde kurallara uyarak hareket etmemiz ve uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Bu zor günlerde Hürriyet Bursa olarak iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle koronavirüslü yaşam hakkında kısa sohbetler gerçekleştirdik ve bir yazı dizisi hazırladık. Birlikte başarmak dileğiyle.

Haberin Devamı

SELCAN EROĞLU: Seramik mühendisi ve Çini tasarımcısı (İznik Çini Eşref Eroğlu Sanat Evi)

Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz
Pandeminin Çin’de ortaya çıkmasının ardından Avrupa’ya kısa sürede yayılmasıyla, Covid-19 virüsünün ülkemizi de etkileyeceğinden emindik. Hayal etmesi zor fakat salgın bir hastalığın yaşadığım yıllarda ortaya çıkıp, hayatımızı bu kadar etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Geçtiğimiz yıl bu ay çekilen fotoğraflarımıza baktığımda, İznik’te aile yadigarı çini atölyemizde ablam Aslıhan ve kardeşim Şule ile beraber geleneksel üslupla çini üretiminin farklı aşamalarında çalışıyorduk. Bu yıl ise Covid-19 diye adlandırılan henüz aşısı bulunamayan bir virüs ile karşı karşıya, olan bitene müdahale edemeden maskelerimiz ve dezenfektanlarımızla evlerimizdeyiz. Yaşadığımız bu izole süreçte hayatta kalmak dışında neler yapabileceğimi sıklıkta kendime soruyorum. Sevdiklerimle vakit geçirip, kitap okuyor ve sanat dünyası ile ilgilli gelişmeleri merakla takip ediyorum.

Haberin Devamı

‘BİZDEN SONRAKİ JENERASYONLAR’

Doğa ona karşı verdiğimiz tahribatın sonuçlarını, bizlere artık fazlasıyla hissettiriyor. Onun iyileşip güzelleşmesine zamana ihtiyacı olduğu gibi, çini ve seramik sanatçılarının da bu süreci atölyelerinde yeni projeler üretmek için değerlendirebileceklerine inanıyorum. Eserlerimizi sanatseverlere nasıl ulaştıracağımızın yollarını düşünmemiz gerekiyor. Bu sürecin sonucu, doğal olarak yaptığımız eserlerimize yansıyacak. En etkileyici sanat eserlerinin de pandemi ve savaş sırasında üretildiğini bilmek, bakış açımızı ve motivasyonumuzu pozitif tutmaya yardımcı oluyor. Bizden sonraki jenerasyonlar İznik Çini Eşref Eroğlu Atölyesi’nde, Osmanlı döneminden sonra kaybolmuş İznik çini sanatını yeniden canlandıran ustaların kızları tarafından yapılan eserlere baktığında; umutlarımızı, hayallerimizi ve bu zor zamanda vermek istediğimiz mesajları daha iyi anlayacaktır. Umarım gelecek geçmişin tekrarı olmaz.

Haberin Devamı

‘VİRÜSÜN PİSKOLOJİK ETKİLERİ’

Pandemiden önce ülkemiz ekonomik bakımdan zor bir süreçten geçiyordu. Kültür ve sanata sağlanan kolaylıklar, virüsün ortaya çıkmasıyla daha da azaldı. Ekonomik olarak ayakta kalmak zorlaştı. Faturalar ve vergi ödemeleri devam ederken, bir çok işletme kapılarını bir süreliğine kapatmak zorunda kaldı. Bizde bu süreçte maddi ve manevi sıkıntılardan geçiyoruz . Atölyemiz , atölye gezilerine, atölye çalışmalarına , belgesel ve televizyon çekimlerine bir süre daha kapalı olacak. Ziyaretçilerimizle iletişimimizi kesintisiz sürdürmek için, dijital platformlardaki sosyal medya hesaplarımızda, yeni ve yaratıcı yöntemlerle buluşmaya gayret ediyoruz. Virüsün psikolojik etkilerini pozitife çevirmek için, kültür ve sanatın iyileştirici gücünün çok büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz.

Haberin Devamı

‘SAĞLIKLI VE GÜZEL GÜNLER'

Özellikle sosyal mesafe döneminde oluşturulan, sanat üretimine yönelik teşviklerin artmasının, sanatçıları daha yaratıcı bir sürece taşıyacağını düşünüyorum. Eskiden gözümüze aynı gelen alışkanlıklarımızın, dostlarımızın, ailemizin, işimizin, doğanın ve sonsuz sayıda sayabileceğim evrende var olan herşeyin, pandeminin ortaya çıkmasıyla kıymetini daha da iyi anladım. Bendeki bu değişimin sonucunun, atölyemizdeki çini üretimine katkısı olacağı kuşkusuz. Hepinize sanatın bizi daha özgür kılacağı, sağlıklı ve güzel günler diliyorum.

MAKBULE ÇETİN: MAVİ YEŞİL DANIŞMANLIK KOORDİNATÖRÜ

Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz
Yeni normalin kendisi çevreci bir yaşam olacak. Yeni normal sadece hayatımıza gelmedi. Yeni normal çevremize de geldi hava toprak su bambaşka oldu. Covid-19 hayatımızın önceliklerini değiştirdi; sevdiklerimiz ile geçirdiğimiz zamanın kıymetini öğretti bizlere. Günü koşturarak yaşadığımız anlarda nasıl hayatın hızlı akıp gittiğini ve bu akışda nasıl kaybolduğumuzu da bize göstermiş oldu. Hızlı akan bu hayat durunca doğamız nefes aldı. Dünyanın bir çok ülkesinde görülen salgın yaşamı adeta durdurdu...

Haberin Devamı

‘ETKİSİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ’

Birçok ülkede sokağa çıkma yasağı ve kısıtlama getirilirken, fabrikaların kapasitelerini azaltmaları, kapatmaları ve trafiğin azalması, insanlığın doğa üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne serdi... Turistik şehir Venedik’in kanallarındaki su adeta temizlenirken, Çin ve İtalya’da hava kalitesi arttı. İstanbul’da da hava kirliliği yüzde 30 azaldı. Bursa da ise hava kirliliğinin yıl başından bu yana yüzde 80 azaldığı belirlendi. şimdi uzmanlar iyileşen bu koşulları nasıl sürdürülebilir kılınır bunun için çalışıyorlar.

‘VİRÜS YÖNETMELİĞİ HAZIRLANIYOR’

Mümkün mü elbetteki mümkün, yeni normal beraberinde yeni yönetmelikleri de getiriyor. Özellikle sanayiyi yakından ilgilendirecek olan virüs yönetmeliği hazırlanıyor. Bu yönetmelik çalışma hayatında önemli değişiklikler getirecek . Yeni normalin içinde en sevindirici olan ise yaşanabilir bir çevre için yapılan çalışma ve uygulamaların bulunuyor olması.

Haberin Devamı

‘SANILDIĞI KADAR KOLAY DEĞİL’

Çevreci sanayi kavramı ile çevreye olan duyarlılık artırılmaya çalışırken şimdi ise yeni normalin kendisi çevreci bir yaşam olacak. Özellikle küresel ısınma ve iklim kirliğinin salgın hastalıkları artırıyor olması bir daha böyle bir durum yaşamamak için insanın çevreyi kirletmeme duygusunu içselleştirdiği bir davranış halini alacaktır. Çevre kirliliğinin önlenmesi ve davranış halini alması için verilen emek zaman eğitimler bu güne kadar istenilen sonuca götürmedi. Çünkü davranışların değişimi sanıldığı kadar kolay değil.

‘YENİ ÇEVRE, YENİ DOĞA DÜZENİ’

Ancak insan bir tehdit ile karşılaştığında davranışlar hızla değişir. Bu gün işte tam o tehditi almış ve davranışlarımızı değiştirmeye en yakın olduğumuz zamandır. Yeni normal, yeni çevre, yeni doğa, hoş geldin yeni hayat...

GÖKHAN TEMOTAŞ: İŞ İNSANI

Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz
Son dönemde çok duyduğumuz cümleler “yeni dünya düzeni” ya da “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”. Evet dünya bugüne kadar hiç görmediği bir salgınla baş etmek zorunda ve bu salgının hayatımıza etkileri gerçekten hepimizi değiştirecek, evrimleştirecek. Birçok şey değişecek, yaşam tarzımız, yeme içme alışkanlıklarımız, seyahat tercihlerimiz, çalışma düzenimiz, eğitim hayatımız hatta ve hatta yeni meslekler bile hayatımıza girecek ve bizler bu yeni düzende yaşamak zorunda kalan bireyler olacağız. Tabii ki bu sürece en hızlı şekilde adapte olabilenler yani değişime uyum sağlayabilenler, ister sadece 1 kişi isterse binlerce kişinin çalıştığı bir firma ya da eğitim aldığı eğitim kurumu olsun ayakta kalabilecek, uyum sağlayamayan, değişime direnç gösterenler ise kaybolup gidecek.

‘YAŞAYACAĞIZ VE GÖRECEĞİZ’

Bu değişimi hayatın her alanında yaşayacağız. Artık kapı kolunu tutarak açtığımız kapılar ya da vanasını çevirdiğimiz musluklar olmayacak. Beraber birçok kişinin aynı ortamda oturduğu toplantılar ya da etkinlikler olmayacak. Lokantalar, süpermarketler, hastaneler aklınıza gelecek her yerde hijyen kuralları olacak ve sertifikası olmayan bu işletmeleri açamayacak işletemeyecek. Öyle binlerce kişinin beraber tatil yaptığı oteller tatil köyleri tercih edilmeyecek, yurtdışı seyahatlerimizde vize belgesinin yanında sağlık karnesi bile istenebilecek. Çok şey değişecek. Yaşayacağız ve göreceğiz. Belki hemen bugün değil ama kesinlikle göreceğiz.

‘ARKADAŞLARIMIZDAN UZAĞIZ’

Aslında bugün için en önemli konumuz evde kaldığımız bugünlerdeki psikolojimiz. Artık evimiz yeni ofisimiz. Birçok firma çalışanlarını evden çalıştırmakta. Okullar kapalı öğrenciler evlerinden uzaktan erişim programlarıyla ders yapmaya yapıyor. Hepimiz yalnız ve tek başımızayız. İşyerimizde çalıştıramadığımız o bilgisayar programını bizim için çalıştıran ‘Ali’ yanımızda değil, hedeflerimizi tutturduğumuz zaman yöneticimizin sırtımızı sıvazlaması mümkün değil, okulumuzda teneffüslerde beraber hayatı paylaştığımız arkadaşlarımızdan uzağız.

‘KENDİMİZİ NE KADAR TANIYORUZ’

Kendi başımıza kaldığımız bu dönemde bireysel yetkinliklerimizin hiç olmadığı kadar önemli olduğu bir döneme giriyoruz. Birçok şeyi kendimiz yapmak zorundayız ya da yapmak zorunda kalacağız. Peki kendimizi ne kadar tanıyoruz? Yeteneklerimizin, yetkinliklerimizin ne kadar farkındayız? Hangi yönlerimizi geliştirmemiz gerekiyor, hangi potansiyel risklerimiz hedeflerimize ulaşmamıza engel oluyor bilmeliyiz.

‘YEPYENİ BİR GELECEK VAR KARŞIMIZDA’

Bugüne kadar neredeyse hiç önemsemediğimiz, eğitim müfredatı içinde bile olmayan pek çok yetkinlik önümüzdeki dönemde çok önemli olacak. Bu yetkinliklerini geliştiren öğrenciler, çalışanlar hep bir adım önde tercih edilir olacak. İşte bu sebeple biz ‘Characterix kişilik analiz envanteri’ ailesi olarak 10 yılı aşkın bir süredir, ülkemizin yerli ve milli kişilik analiz envanterini geliştirmeye çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki önümüzdeki gelecek, yepyeni bir gelecek, kendisinin farkında olan, özelliklerini bilen ve tabii ki bu özellikleri doğru şekilde kullanan insanların olacak. Sağlıklı günler.

GÜLSÜN YILMAZ: Sosyal Çalışmacı-Masal Terapisti ve Eğitmen

Umarız gelecek geçmişin tekrarı olmaz
Hepimizin evde olduğu bu günlerde eminim hepimizin temennisi sağlıklı bir şekilde bu süreci atlatabilmek. Koronavirüs dünyayı istila etmeden önce birçoğumuzun sevdiklerine hatta kendine bile zaman ayıramadığını ve bundan sürekli şikayet ettiğini biliyoruz. Dilimizde çok yoğunum hiçbirşeyi yetiştiremiyorum cümlesi bozuk plak gibi dönüp duruyordu. Salgın sürecinde en yoğun çalışanlar şüphesiz sağlık çalışanları ve eski bir sağlık çalışanı olarak onların ne hissettiğini gerçekten anlayabiliyorum. Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastenesi Reanimasyon Bölümü’nde çalışırken sars gibi bulaşıcı yada enfekte hastalara tedavi uygularken, resisütasyon esnasında gözümün içine hepatit C taşıyıcısı birinin kanı girdiği zaman hissettiklerimi, yine bir sağlık çalışanı anlıyordu. Tüm sağlık çalışanlarına minnettar olduğumuzu ve halkımızın desteğini onlara göstermeleri beni sevindiriyor.

‘MASALLARLA BÜYÜYEN KIZIM’

Bu günleri yarının değerlendiremediğimiz geçmişi olarak değilde, farkındalığımızı anda kalmaya yönlendirdiğimiz zamanı verimli kullandığımız günler olarak değerlendirsek nasıl olur? Şu anda aslında ihtiyacımız olan zamanı kendi lehimize çevirmek değil midir? Hep kaçıp giden şimdi... Peki bu süreci ben nasıl değerlendirdim birazda onlardan bahsetmek istiyorum. 3 yaşında, yazdığım masallarla büyüyen ve konuşmayı çok seven sevgi dolu Defne adında bir kızım var. Bu süreçte en çokta sevdiğim insanların varlığına bir kez daha şükrettiğim doğrudur. Kızımla bol etkinlikli günler geçiriyoruz. Onun her anını içselleştirerek doyasıya eğleniyoruz diyebilirim.

‘OLUMSUZ DÜŞÜNCELER BİZİ YORAR’

Eşimle de birbirimizi dah yakından tanıma şansı bulduk. Mesela eşim belki de evlendiğimizden beri ilk defa mutfakta birşeyler yapmak için vakit ayırdı. Böylece bu sayede farklı lezzetler tatmış olduk. Onu evin içinde görmeyi de onunla evde zaman geçirmeyi de çok sevdim. Kayınvalidem bu sürece bizde yakalandığı için 3 ay birlikte zaman geçirme şansı bulduk. Akşamları beraber aynı sofrada buluştuk beraber olmanın tadını çıkardık. İş kısmına gelince. Evet sektör olarak eşim güzellik salonu işlettiği ve işi bölgesel zayıflama olduğu için ofisi kapatmak zorunda kaldık. Evet bir gelirimiz yoktu ama hiçbir zaman olumsuz düşüncelere kapılmadık.

‘ONLINE ÖĞRENME YOLCULUĞU’

Eşimle birlikte süreç bitiminde beraber yapabileceğimiz güzel işlere konsantre olmayı seçtik ve ofisimiz için büyüme kararı aldık. bu süreci çok iyi değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Kendi adıma çalışmalarımı gerçekleştireceğim kocaman bir odam ve çocuklarla masal atölyesi yapabileceğim içeri giren çocukların kendilerini bir masal diyarında hissedecekleri çok güzel bir oda yaratma şansı buldum. Adını Masal Diyarı koydum. Online öğrenme yolculuğuna devam ettik. Danışanlarımızla bu süreci dolu dolu geçirdiğimize inanıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!