Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor

Güncelleme Tarihi:

Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2020 16:21

 Göksal Noca son birkaç haftadır sosyal medya kanallarının yeni gözdesi, öyle ki “Böyle muhtar olur mu?” başlığı altında paylaşılan birçok gönderide onu Gemlik’in Karacaali köyü sokaklarında yürürken ve köylülere hâl hatır sorarken izliyoruz. Muhtar Noca alışık olduğumuz muhtarlara hiç benzemiyor; viral videoda mor tişörtü, beyaz pantolonu ve lila tonlarında maskesiyle gülerek söylüyor, “Beyaz [maske] herkes takıyor! O sıradan!”. Hatta internet üzerinden gerçekleştirdiğimiz röportaj sırasında Karacaali Köyü’nü bize telefonunun kamerasıyla gezdiriyor. Bir fotoğraf çektirelim dediğimde, “Hay Allah bugün de siyah giymiştim!” diye sitem ediyor. Aynı zamanda köyündeki kadınh derneğine de bir erkek olarak başkanlık ediyor. TV programı yapıyor. Buradan kazandığı parayla kimsesiz çocukları giydiriyor İşte Muhtar Göksal Noca böyle sıra dışı bir kişilik.

Haberin Devamı

Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor
İnternette sizinle ilgili izlediğimiz, okuduklarımızı bir yana koyarsak, sizce Göksal Noca kimdir?
Göksal Noca 11.16.1967’de Bursa, Gemlik, Karacaali’de doğmuş bir adam. Evli, iki çocuk babası, bir damat sahibi. 29 yaşında bir kızı, 20 yaşında bir oğlu var. Ben Karacaali köyünde doğdum, büyüdüm ve hala buradayım. Muhtarlıkta 6. yılım ve 2. Dönemim.
16 Kasım olduğuna göre akrep burcu musunuz?
Hem de baş akrep! Dörtdörtlük bir akrep! Sevdiğini çok sever, sevmediğini de bir kalemde siler.
Doğma büyüme Karacaali’lisiniz. Ailenizde göçmenlik var mı?
Karacaali köyünde zeytin ağaçları çok.1000 yıllık zeytin ağaçları var. Bunlar da İtalyanlardan kalmış. Hatta annemle bu konunun sürekli tartışmasını yapıyoruz. Ben İtalya’lıyım diyorum, beni İtalyanlara benzetiyorlar. Kızıyor, “sen Osmanlı’lısın!” diyor bana. İşin doğrusu benim soy ismim Noca. Hakikaten köklerimiz İtalya’dan, çok enteresan… Orada da Nocalar var. Soyadım yerli toplum, büyük topluluk demek. Türkiye’de bizden başka Noca yok. Nereden geldiğimizle ilgili Manav Türkleri, Selanik göçmeni de deniyor. Anne tarafım Batum’dan Öz Gürcü, baba tarafım da Bilecik, Söğüt, Osmanlı’ya dayanıyor herhalde.
Gerçekten enteresan! Göksal ismi de çok rastlamadığımız bir isim.
Babamın askerdeki komutanının çocuklarının ismi Gökay ve Göksel’miş. Annem ismim Göksel olsun istemiş. Ama köy için Göksel ismi biraz kibara kaçmış (gülüyor), sonra Göksal demişler. Ben de hiç beğenmiyorum ismimi. Gün olsaydı, Rüzgâr olsaydı, Deniz olsaydı… ben öyle şeyleri seviyorum!
Muhtarlık nereden çıktı? Hep kafanızda var mıydı?
Kafamda hiç yoktu.Muhtarlığın “M” si yoktu! Beni yıllarca bu köyde beğenip aza bile yazmadılar. Ama ben köy meydanında otururken herkesle ilgilenirim. Birisi gelir, adres sorulur, hemen ben kalkarım. Gemlik’te Karacaali’lilerin bir kahvesi var (Karacaali’li olup da Gemlik’te oturanların), o dönemde kahvedekiler Göksal’ı Karacaali’ye muhtar yapalım demişler. Sonra bana dayım geldi, teklif etti. Ondan sonra olduk, girdik bu işe, güzel de bir oy potansiyeli yarattık. Çok da çalıştım, köyü de cennet yaptık. Herkes memnun, memnun olmayanlar da var ama memnun olanlar bize yetiyor.

Haberin Devamı

“MOR GİYDİĞİM İÇİN ÇOK ELEŞTİRİLDİM”

Haberin Devamı

Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor

Her zaman memnun olmayanlar oluyor.

Muhtar olacaktım, annem dedi, “Bu memlekette Atatürk’e, padişahlara, Recep Tayyip Erdoğan’a, Adnan Menderes’e bile laf söyleyen toplum, sana neden söylemesin”. Her şeye hazırlıklı ol demek istedi bana. Yakın zamanda İHA’da röportajım çıktı, mor giydiğimden bahsediyorlar. Ne var? Ne oluyor mor giyince? Takke ve şalvar mı takayım? Hayret bir şey!
Gardırobum o kadar zengin ki, ben 24 saat takım elbise de giyebilirim. Resmi daireye, Ankara, Bursa, Gemlik Belediyesi’ne gidilirken tabii takım elbise giyiliyor. Köyümde de mi böyle gezeyim? Mor giydiğim için çok eleştirildim.
Toplumumuzda erkekler sadece belli bir şekilde giyindiklerinde kabul görüyor. Siz bu önyargıyı hem kendi içinizde hem de çevrenizde kırmışsınız. Bu nasıl oldu?
Benim yerimde olmak, böyle giyinmek isteyen o kadar çok insan var ki. Şimdi GemlikLife ile bir program yapıyoruz. 16-17 bölüm çektik, bir giydiğimi bir daha giymedim. Dediğim gibi gardırobum çok zengin, ben de parayı pulu ona harcıyorum. Bir kombin yapıyorum, ertesi gün başkasının üstünde! Bakma sen, herkes giyinmek istiyor rengarenk de… Herkes de giyinemez işte!
Başka hobileriniz var mı?
22 yıldır köylümü Türkiye’nin her yerine götürdüm. 47 kişilik otobüsü tutuyorum, hem de çengili çalgılı! Bodrum, Antalya, Çanakkale… Geçen sene GAP turu yaptık. Bu sene Karadeniz turu yapacaktık, pandemiden dolayı iptal ettik. Gezmeyi çok seviyorum. Sevgili Cumhurbaşkanımız biz muhtarları İspanya’ya gönderdi, Gemlik’ten bir tek ben gittim! Kaymakamlık beni seçmiş, Türkiye’nin her yerinden seçilmiş 52 muhtar gezdik, tozduk, tatil yaptık.
Bursa Büyükşehir Çalgıcı Roman Orkestrası bir Muhtarlar Korosu kurdu. Solistlik yapıyorum, azıcık kendimi methedeyim (gülüyor). Sahnem çok güzel! Orda da huzurevlerinde konser verdik, ilçeleri gezdik, kültür merkezlerini gezdik. Kimsesiz çocuklar adına verdik bu konserleri.

Haberin Devamı

“BÜRO MUHTARI DEĞİLİM”

Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor

Bir gününüz nasıl geçiyor?

Saatlerden kenar yetmiyor bana! Sabah 7’de kalkıyorum, sporumu yapıyorum, 10-11’de hanım hazırlıyor ben de kahvaltı ediyorum. Şunu söyleyeyim, ben büro muhtarı değilim. Hiçbir zaman da olmadım. Sürekli arazidesin, köy muhtarlığı böyle oluyor. Ormancı geliyor, BUSKİ’den, BUEDAŞ’dan geliyorlar, Gemlik’in bütün birimleri geliyor.
Bak bugün posta günü mesela. Dulların maaş günü bugün. Postaları biz dağıtıyoruz. Postacı az, böyle olunca getiriyor postayı bana. Kapı kapı ben dağıtıyorum.
Görev dışı bir sürü şey de yapıyorsunuz yani?
Evet. Bir postacı 5 köy bakıyor. Pandemide de her şey yavaşladı. 4’te mesai bitiyormuş algısı bende yok. Çalışırsan iş çok. Ben sabah açıyorum, ondan sonra akşama kadar koştur. Günlerim işte böyle geçiyor. Gecenin 12’sinde bile vatandaşlar arıyor, jandarma geliyor.
Sizin gibisi yoktur gerçekten!
İddia ediyorum benim gibisi yok (gülüyor).
Peki siz internette nasıl fenomen olduğunuzu biliyor musunuz?
Evet, biliyorum. GemlikLife’da 17 bölümdür “Muhtar Firarda” adında bir program yapıyorum. Çok keyifli geçiyor. Köy köy gezip bütün köylerin sorunlarını, düğünlerini, cenazelerini, yemeklerini-içmeklerini ekrana taşıyoruz. Ondan başka, 15 gün önce Karacaali’de dolu yağışı oldu. Dolu’yu ben internete koydum. Yağış vurunca televizyonlar görmüş bu videoları, köye geldiler. Aslında kötü bir haber ama bu haber dolayısıyla basın beni tanıdı.
O gün de mor tişört, beyaz pantolon giyiyor muydunuz? Basının ilgisini çeken bu mu oldu sizce?
O gün üzgündüm, siyah giydim, ama üstünde de allı pullu bir detayı vardı. (İnternet şöhretiyle ilgili) Bence Muhtar Firarda programının yardımı oldu. Orkun Işıtmak’ı duydunuz mu? Geçen hafta köyümüze geldi, bir günlüğüne benim yerime muhtar oldu. Orkun’u tanımayan yokmuş, çok da tatlı bir çocuk. Benim zaten kapım herkese açık. O da beni internetten duymuş.

Haberin Devamı

“KİMSESİZ ÇOCUKLARI GİYDİRİYORUM. BUNDAN GÜZEL BİR ŞEY VAR MI?”

Sadece mor giymiyor kadın derneğine de başkanlık ediyor
“Muhtar Firarda” projesi nasıl ortaya çıktı?
Benim içimde vardı. Dediğim gibi ülkenin her yerine tur yapıyorum, açıkçası Türkiye’de gitmedik yer kalmadı. Gittiğim bu yerlerde kısa kısa videolar çekiyordum. Youtube değil ama bu videoları Facebook ve Instagram üzerinden paylaşıyordum.

GemlikLife’da çalışanlar benim çocuklarım gibi, çok yakınız. Köy Köy gezelim de bir program çekelim dedim. Onlar da “Muhtarım çok iyi düşünmüşsün, sende potansiyel var. Tabi yapalım” dediler. Oradan böyle bir yola çıktık. Şimdi Gemlik’te bazı firmaların da reklam yüzü oldum. Bu projelerden para kazanıyoruz. Beş kuruşunu cebime koymuyorum. Kimsesiz çocukları giydiriyorum. Bundan güzel bir şey var mı?

Haberin Devamı

SOSYAL KONULAR HAKKINDA MUHTAR NOCA NE SÖYLÜYOR?
Köyünüzde kadınları nasıl destekliyorsunuz?
Karacaali Kadın Girişimciler Derneği’ni kurdum ben bu sene, Mart 2020’de tam da pandemiden önceydi. Muhtarlığımın başından beri bu derneği kurmak istiyordum çünkü bütün köylerde olan bir şey. Ki ben herkesten önce kurmalıydım bu işi. En yırtık, en girişken, en emekçi benim. Fakat bizim burada Karacaali Köy Okulu’muz var. 5 senedir okulu bize tahsis etmelerini bekledim. Baktım Milli Eğitim okulu vermiyor, kızlar kalkın derneğimizi kuruyoruz dedim. Okul olmayınca başka bir yer tuttuk, orada ürünlerimizi yaptık ve sattık. Çiğ börek, mantı, gözleme, yaprak sarma, lokum, baklava, gelin çöreği… Hep yaptık, sattık.
Ben Karacaali Kadın Girişimciler Derneği’nin başkanıyım. Herhalde Türkiye’de ilk ve tek bir kadın girişimci derneğinin erkek başkanı var vallahi! Dernekteki köylü kadınlarımız, “Muhtarım sen bizi bırakma, derneğimizin başkanı ol” dediler. Ben de onlarla derneğin içinde aktif bir şekilde çalışıyorum.
Son videonuzda köy okullarının taşımalı sisteme geçmesine sitem etmiştiniz. Köy okullarının kapatılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Ettim valla, çok yazık. Dikkat ederseniz her köyün okulu köy ortasındadır. Çocuk yok diyorlar. Benim zamanımda sınıflarda 100 kişi ders yapardık. Çok yazık, okulu bir şekilde köylüye kazandırsınlar ya da versinler bir kadın eli değsin, verimli bir şey olsun. Köyün en güzel yeri, niye mezbelelik olsun? Niye tinerci yuvası olsun? Benim okulum köyün dışında fakat en güzel yeri, denize sıfır ama gel gör bir çöplük… Kendi cebimden kilitler aldım, taktım, o gece kilitler kırıldı, yangın çıkarttılar (dışarıdan gelenler).
Köy mezarlıklarında mezar taşı yaptırmayalım diyorsunuz. Neden?
Şahıs olarak en karşı olduğum şey. Köyün en güzel yeri yeşillik olan mezarlıklar… Oraları bari betonlaşmasın! Rezillik… Her taraf taş. Yarın öbür gün gömülmeye yer bulamayacağız. Heyet ile bir karar aldık, biz mezar taşı yaptırmıyoruz. Mezarların başına tek taş yaptırıyoruz. Tabi muhtar bunu yasaklamış fakat muhtarı ve köyü çiğneyen şımarıklar da var…
Mesleki hayatınız boyunca yaşadığınız en ilginç olay nedir?
Valla hangi birini anlatsam! (gülüyor) Bir gün köyde iki genç hırsızı yakaladık, daha bir şey çalınmamıştı. Onlar çalmaya yeltenmiş, köylüler çok saldırdılar bunlara. Merhametliyim, acıyorum. Muhtar olduğum ilk sene oldu bu olay. ‘Yapmayın etmeyin’ diye aralarına girdim. Sonra baktım dudağım patlamış! Çok şükür başka bir olay yok.
Yaptığınız programda gezileriniz sırasında birçok röportaj yapıyorsunuz, çok güzel de sorular soruyorsunuz. Bu söyleşiyi siz yapıyor olsaydınız kendinize ne sorardınız? Cevabınızı da bekliyoruz.
Kendime derdim ki, “Muhtarım! Bu kadar çalışıyorsunuz. Tamam, nankörlük de diz boyu. Ama, Allah katında mutlu musun?”. Ben cebimdeki 10 lirayı paylaşan, ekmeğimi bölüşen bir insanım. Dünyada kimsesiz çocukları sevindirmek kadar güzel bir şey yok. Köyde 65 yaşında bir amcam var, ona her akşam yemek götürüyorum. Bir çorba dahi götürsem o bana gökyüzündeki melekleri indiriyor. Allah’ıma çok şükür vicdanım rahat. Çalmadım, çırpmadım, çok çalıştım. Acaba Türkiye’de tuvalet yıkayan bir muhtar var mı merak ediyorum? Günde belki 3 kere tuvalet yıkıyorum, yerden çöp topluyorum, elimde kürekle toprak atıyorum, dal taşıyorum…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!