Pandemi günlerinde evdeki zamanı keyifle yönetmek

Güncelleme Tarihi:

Pandemi günlerinde evdeki  zamanı keyifle yönetmek
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2020 09:55

Küresel salgına dönüşen koronavirüs ülkemizde de kendini yoğun şekilde gösteriyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, atlatabilmemiz için birlik ve beraberlik içinde kurallara uyarak hareket etmemiz ve uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Bu zor günlerde Hürriyet Bursa olarak iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle koronavirüslü yaşam hakkında kısa sohbetler gerçekleştirdik ve bir yazı dizisi hazırladık. Birlikte başarmak dileğiyle.

Haberin Devamı

 

DOÇ. DR. NALAN KURU: Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Erken Çocukluk Eğitimi ve Gelişimi Uzmanı

Pandemi günlerinde evdeki  zamanı keyifle yönetmek
Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 nedeni ile yaşanan pandeminin hepimizi evlere kapattığı bu günlerde çocuklarla evde geçirdiğimiz zamanı keyifli ve verimli yönetebilmek gerçekten de çok kolay değil. İşte bu konuda birkaç önerim van sizlere:
1. Panik yapmamaya ve pozitifte kalmaya çalışın;
Sizin pozitif olmanız ve panik yapmayarak sakin kalmanız çocuklarınızı da etkiler. Unutmayın çocuklar sözlerimizden daha çok izlerimizi takip ederler. Sakin ve pozitif bir tutuma sahip olmak, zamanı keyifle ve verimle yönetebilmek için en önemli noktadır. Panik ve stres zaman yönetimimi doğrudan etkileyecektir.
2. Çocuklarla 7/24 birlikte olmak nitelikli vakit geçirmek demek değilidir.
“Nitelikli vakit geçirmek” evde bütün gün çocuklarla etkinlik yapmak oyun oynamak demek değildir. Böyle birşey makul ve işlevsel de olamaz. Evde zaman zaman çocuklarla birlikte, zaman zaman da her çocukla tek başınıza, bazen eşinizle baş başa vb. şekillerde zaman geçirmeye dikkat edin. Okul öncesi ve ilkokul çağı çocukları ile oyun oynamak, ergenlik dönemindeki çocuklarla, onların hoşlandıkları konularda sohbet etmek, birlikte birşeyler pişirmek vb. şeyler etkili aktiviteler arasındadır.
3. Zamanı planlayın ve günlük rurinler oluşturun,
Sabahları o gün içinde yapmanız gerekenleri önem sırasına göre madde madde yazıp gözünüzün önünde bir yere koyun. Her yaptığınız şeyin üzerini çizin. Bu başarma duygusunu yaşamanızı ve motivasyonunuzu arttırmanızı sağlayacaktır. Bu planlamayı yaparken evde birlikte çocuklarla geçirmeyi planladığınız ya da kendinize ayıracağınız zamanları rutin zamanlarda tutmaya çalışın. Bunu çocuklar ve diğer ev halkının da yapmasına destek olun. Böylece hepinize uygun olan bir günlük rutin oluşturabilirsiniz. Rutinler çocuklara güven verir.
4. Erken kalkın, giyinin, ufak egzersizler yapın ve çocuklarınızı da size katılmaya özendirin:
Erken kalkmak ve giyinmek çok basit görünsede pandemi günlerinde kendimizi zinde hissetmek ve pozitifte kalmak için son derece önemlidir. Çocuklarızın da kendilerini şık ve rahat hissedecekleri ‘pijama ve eşorfman dışında’ biçimde giyinmelerini destekleyin. Bunun gün içindeki motivasyonunuza etkisini kısa sürede göreceksiniz. Basit egzersizler yapın ve çocukları da bunlara katılmaya teşvik edin. Bu çocukların fazla enerjilerini boşaltıp rahatlamalarını sağlayacağı gibi, birlikte nitelikli vakit geçirmek için de çok iyi bir fırsat olacaktır.
5. Ebeveyn rolünüze sahip çıkın;
Özellikle uzaktan eğitimin de başladığı bu günlerde çocuklarınızın ders çalıştırma sorumluluğunu üstlenip onların “öğretmeni”, çok fazla bir arada olmaktan dolayı sınırları tamamen kaldırıp “kankası”ı ya da çok fazla üzerlerine düşüp, her hareketini denetleyen “ bekçi” leri olmayın. Ebeveynlik rolünüzü korumanız ilişkileri ve zamanı daha iyi yönetebilmenize oldukça önemli bir destek olacaktır.

Haberin Devamı

MELİKE ERKUŞ: BKM KİTAP MÜŞTERİ İLİŞKİLERİ YÖNETİCİSİ

Haberin Devamı

Pandemi günlerinde evdeki  zamanı keyifle yönetmek
Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs hayatımıza girdiği günden beri alışkanlıklarımız, yaşam biçimimiz, iş hayatımız, alışveriş eğilimlerimiz de oldukça değişime uğradı. Kısıtlı yaşam bize bir yandan bir şeyler öğretirken diğer yandan alışkanlıklarımız da değiştiği için kişisel olarak zorlandığımız bir sürecin içinde bulduk kendimizi. Her alanda mesafeler girdi aramıza, sosyal hayatımız kısıtlandı, etkinlikler, eş-dost buluşmaları, toplantılar, seyahatler sanki daha önce böyle şeyler hayatımızda yokmuş gibi yaşamaya başladık hatta buna alıştık bile denebilir. Beni bu süreçte en çok sıkıntıya sokan sevdiklerimle arama koymak zorunda olduğum mesafe oldu sanırım, teknoloji bu kadar gelişmiş olmasa sevdiklerimizin yüzünü göremeyecek hatta seslerini bile duyamayacaktık belki de.

Haberin Devamı

‘ALIŞKANLIKLARIMIZ DEĞİŞİYOR’

Bir yandan bu virüs salgınının ilerde tüm dünyada dijitalleşme sürecinin en önemli tarihi olaylarından biri sayılabileceği gerçeğini de atlamamak gerekir. İnsanların alışveriş eğilimleri de gitgide e-ticaret kanallarına kaydı ve artık dokunarak, görerek alışveriş yapma alışkanlıkları geride kalmaya başladı. İhtiyaçlarını sanal ortamda bulabilen tüketici mağazalara gitmeye ihtiyaç duyamayacak belkide. Şirketlerin de öngörmediği bu süreç aslında şirket sahiplerini de dijitalleşme için bundan sonraki süreçte şirket içinde yapılabilecek yeni yatırımlar üzerine düşünmeye teşvik edecektir.

‘GELECEK NE GÖSTERECEK?’

Koronavirüs salgını kontrol altına alındıktan sonra birçok insan için hayatın daha farklı olacağını düşünüyorum. Belki apartman dairelerinden çıkıp müstakil evlere taşınacağız, eskisi gibi seyahatlerimizde otelleri değil de daha butik işletmeleri veya kamp hayatını tercih edeceğiz. Tiyatro ve sinema gibi etkinlikler planlarımızın içinde olmayacak belki de, yemeklerimizi her zaman evimizde yiyip sevdiklerimizle, çocuklarımızla evde vakit geçireceğiz fırsat bulduğumuzda da doğanın kollarına koşacağız belki kim bilir. Benim için bu süreç kendi içime döndüğüm, gelecekten beklentilerimi azalttığım, sadeleştiğim, daha çok ürettiğim, ertelediğim şeylere vakit ayırdığım, yabancı dil pratiği yapabildiğim, daha sağlıklı beslendiğim ve daha çok okuduğum bir süreç oldu kesinlikle. Herkese tavsiyem hayatınızın her alanında sadeleşmeyi deneyin, kendinizi hafiflemiş hissedeceksiniz.

Haberin Devamı

‘DAHA FAZLA KİTAP OKUNDU’

Bir kitabevinde çalışmanın en güzel yanı kişiyi okumaya daha çok teşvik etmesi diyebilirim. İşim gereği her gün binlerce kitapla iç içeyim ve bu durum daha fazla okumalıyım hissi uyandırıyor bende. BKM Kitap olarak müşterilerimizin de bu süreçte daha çok kitap satın almaları insanların bu dönemde okumaya daha çok yöneldiğini kanıtlıyor. Biz de departman olarak herkes daha çok okuyabilsin diye çeşitli kampanyalar yaparak tüm Türkiye’ye en uygun fiyatlı kitapları ulaştırmaya çalışıyoruz.

‘YENİ KAHRAMANLARIMIZ OLDU’

Yaşadığımız bu dönemin tartışmasız en önemli kahramanlarının sağlık, kargo, temizlik, operasyon birimi, basın-medya ve de hava yolu çalışanları olduğunu düşünüyorum. İnsanların hayatını kurtarmak pahasına hayatını tehlikeye atmak, ülke ekonomisinin devamı için ürün üretmeye devam etmek, üretilen ürünlerin tüketicisine ulaştırılıp yine ülke ekonomisine katkıda bulunmak, tüm dünyanın yaşadığı bu süreci detaylarıyla araştırarak gerekirse sokaklara çıkıp ülkenin nabzını tutarak ve de evde ekranlarımıza taşıyarak herkesin bilinçlenmesini sağlamak, yurt dışında veya ülkemizde mahsur kalan kişileri evlerine taşımak sadece meslek gereklilikleri değil aynı zamanda çok büyük bir fedakârlık örneği bence.

Haberin Devamı

‘EVDE KALMAYA DEVAM EDELİM’

Ülkesi ve vatandaşları için canla başla görevini yapan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Son olarak mesajım aslında çok net; bundan sonra hayatımızdaki tüm anların sağlıkla ve sıhhatle tadını daha çok çıkarabilmemiz, sevdiklerimize daha fazla vakit ayırıp sevgiyle kucaklaşabilmemiz için lütfen bir süre daha kurallara uyalım, uzmanların üzerinde durduğu kişisel korunma yöntemlerini uygulayalım ve evde kalmaya devam edelim.

Elif DÖRTER: İş Mükemmelliği Uzmanı Kurumsal Gelişim Danışmanı ve Eğitmen

Pandemi günlerinde evdeki  zamanı keyifle yönetmek
Yaşamlarımıza bir mola verdiren bu küresel pandemi döneminde, aslında bir dönüşümün başındayız dünyaca… Değişim diyemiyorum çünkü değişim sizin isteğiniz doğrultusunda gerçekleşir ve her zaman eskiye dönmek için bir açık kapı bırakırken, dönüşüm bir dayatma ve zorlama ile oluşan geri dönüşü olmayan bir değişim dönemidir. Bu Covid-19 pandemisi sırasında insanlık; korku, öğrenme ve büyüme olmak üzere 3 dönemden geçiyor. Bizler de bir bakıma bu tarihi dönüşümüne tanıklık ediyoruz…

‘ÖDEVİMİZİ İYİ YAPMADIK’

Tarihte kolera, veba, aids, sars gibi birçok pandemi sürecini tecrübe etmiş, günümüz dijital ve teknolojik fırsatların artması ile daha da küçülüp yakınlaşmış olan dünyamız; dijitalleşmenin avantaj ve dezavantajlarını da bu süreçte ilk kez tecrübe ediyor. Nadella’nın dediği gibi; Geçmişten ders almak ve geleceği yönlendirecek yolda ilerlememiz gerekir. 2016 yılında Türkiye Kalite Derneği’nin 25. Kalite Kongresinde ana tema idi “YENİ NORMAL” ve akıllı sistemlerin dünyayı global bir köy haline getirmesi, ekonomi ve para piyasalarındaki gelişmeler, teknolojinin hızla gelişimi, dünyadaki güç dengelerinin değişmesi, ülkelerin büyüme oranlarının düşmesi, milyonlarca seçenek arasında farklılaşmanın hayati hale gelmesi, tüm kavram, ürün, hizmet vb.’nin son kullanım tarihinin git gide kısaldığı bu ‘yeni dünya’nın bir ‘yeni normal’i olması kaçınılmaz denmişti… Ancak biz ödevimizi yapmadık, ve kulak ardı ettik… Şimdi küresel bir telafi dersindeyiz.

‘DÖNÜŞÜME AYAK UYDURMAMIZ GEREKİYOR’

‘Normal’ bizim için yaşamsal anlamı olan ve vazgeçilmez alışkanlıklarımız; içinde bulunduğumuz toplumca kanıksanmış, öğretilmiş, katma değer sağlayan ve zarar vermeyen kurallar bütünü ile yaşıyoruz. Bu dönüşüm sürecinde hepimiz ‘Yeni Normaller’ tanıyıp, öğrenip, dönüşüme ayak uydurmamız gerekiyor. Dönüşen dünya sürecinde; bazı belirleyici faktörleri, belirsiz olan bu yeni dönemde hayatımıza alacağız ve üstünde düşünerek, farkına varmamız gereken yeni kavramlara alışacağız. 5 senedir ‘Dünya Ekonomi Forumu’ bu kavramları konuşuyor. Özgüveni yüksek, özgür ruhlu, izleyen ve muhakeme yeteneği yüksek “fikri hür, vicdanı hür” nesiller uzlaşmacı ortak akıl yaklaşımından mahrum edilmemeli.

‘TEMEL FAKTER TEKNOLOJİ’

Bizim, Türk insanı olarak; savaşta kaybetmeyi kabullenmeyen ve kazanmak için mücadeleden yüksünmeyen milli bir özyapımız var. Yeni kabiliyetler ve yetkinlikler edinmek, yenileşim ve gelişime dayalı bir sistem kurmak, gelişim potansiyellerimize, fırsatlarımıza odaklanmak, strateji-organizasyon-operasyon temeline “insan” faktörünü koymak zamanı. Değerlerimizi kültürümüzün taşıyıcısı olarak tanımlamak bu mücadelede ‘Yeni Normal’e dönüşmemize ve küresel ekonomide büyüme fırsatlarını yakalamamıza olanak sağlayacaktır. Bu süreçte STK’ların ve birliklerin de önemini daha iyi özümseyeceğiz. Henüz daha yeni başlıyoruz… Bilişim sektöründe gerçekleşecek ilerlemeler ile esneklik, yakınsama, sosyal ağ yapıları gibi kavramları belirleyici olacak gelecekte. Ekonomide yakınsama eşitliliğe, ıraksama eşitsizliğe doğru gidiştir; ayırt edici temel faktör ise teknolojidir. Teknoloji sayesinde üretimin sınırı yoktur, her daim büyüyebilir siniz.

‘ÜRETMEYE DEVAM EDİYORUZ’

Yaşadığımız bu salgın evde kalmak demek; üretmek ve geliştirmek için fırsat demek… Sağlıklı ve güzel gelecek günler için sosyal sorumluluk projeleri geliştirerek ve üreterek evde kaliteli ve tabii ki ev kazalarına da dikkat ederek zaman geçirebiliriz. Bu hizmet döneminde başkanı olduğum Balat Lions Kulübü üyelerimiz ile sağlık ocaklarına ikram ziyaretleri gerçekleştiriyor, sanal ortamda buluşup, hizmet alternatifleri geliştiriyoruz.
‘BİREYSEL YAŞAMAYI ÖĞRENİYORUZ’
En değerli 3 yetenek olan empati, uyku düzeni ve zaman yönetiminin anlamını daha iyi kavradık… Karşılaştığımız her şeye kendimiz bir anlam yüklüyoruz; Olumlu ya da olumsuz. Olduğu gibi kabul etmeyi başarabilmeliyiz. Bencilce değil, bireysel yaşamayı öğreniyoruz. Sağduyu ve tevekkül ile birbirimize yetmeye alışıyor, özümüze ve doğaya dönüyoruz. Eskiyi terk etmiyoruz aslında; sadece alışkanlıklarımız biraz dönüşecek; randevu ile markete gitmek, para yerine jeton kullanmak gibi yeni normallerimiz olabilir gelecekte... Kalın sağlıcakla.

Dr. OĞUZ KÜÇÜKÇAKIR: Dermatoloji Uzmanı

Pandemi günlerinde evdeki  zamanı keyifle yönetmek
Koronavirüs pandemisinin tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2020 yılında, enfeksiyon seyri ülkelere göre değişkenlik gösterse de, genel seyir itibariyle kontrol altına alınmaya başlanmış gözükmektedir. Bu süreç sırasında dünya genelinde müslümanlar, ramazan ayının gelmesiyle yeni tip koronavirüs (SARS-CoV-2) kısıtlamaları gölgesinde oruçlarını tutmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü, Covid-19 ile oruç tutma arasındaki ilişkiye dair bir bilimsel çalışma yapılmadığını söylüyor. Peki, bu dönemde cilt sağlığımızın olumsuz etkilenmemesi için nelere dikkat etmeliyiz?

Öncelikle el yıkamanın çok önemli olduğu bu dönemde ellerimizi saf sabunla ya da nemlendirici etkili, katkı maddesi içermeyen cilt yapınıza uygun dermatoloğunuzun önerdiği el, yüz ve vücut yıkama ürünleri tercih edilmelidir. Özellikle alerjik bünyeli kişilerde uygun olmayan ürünlerle çok sık el yıkamak ve sonrasında cildinize uygun nemlendirici ürün kullanmamak, cillte aşırı kuruluk, kızarıklık, pullanma ve en nihayetinde egzama, sedef, gibi cilt hastalıklarının oluşmasına veya alevlenmesine neden olacaktır. Bir de üzerine uzun saatler boyunca tutulan oruç eklenince cildimizdeki hasarın boyutunda artış olabilir. Aslında tüm bu zararlı etkilerin oluşmaması mümkündür ve bu zorlu süreci cildimizin sağlığı açısında lehimize çevirmek de tabi ki mümkündür. Kişinin yağlı bir cildinin olması, nemlendirici kullanılmasına gerek olmadığı anlamına gelmez. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; her cilt tipi için en uygun ürünü kullanmaktır. Kuru ciltler için kremler, yağlı ciltler için ise yağ oranını dengeleyen nemlendiriciler önerilmektedir. Nemlendirici ürünler; su moleküllerini cildin en alt tabakalarına kadar taşıyarak, derinlemesine nemlendirmeyi sağlamaktadır.

‘BESLENMENİZE DİKKAT EDİN’

Öncelikle sağlıklı ve parlak bir cilde sahip olmak ve cilt, saç ve tırnak hastalıklarından korunmak için ramazan ayında yenilen gıdalara çok dikkat edilmesi gerekiyor.

Protein ağırlıklı gıdalar ve biotinden zengin yumurta, beta karoten, selenyum, C ve E vitaminlerinden zengin beslenilmeli; bolca yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, zencefil kökü, sarımsak kırmızı lahana, ıspanak, pazı, havuç, kırmızı biber, soğan, domates gibi sebzeler; fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar; yulaf ezmesi, kabuklu pirinç gibi tahıllar; böğürtlen, yaban mersini, elma, kiraz, ahududu, kızılcık, çilek, avokado, portakal, kırmızı üzüm gibi meyveler tüketmeliyiz. Omega-3 yağ asitlerinden EPA güneş ışınlarının neden olduğu cilt yaşlanmasını ve var olan yaşlanma izlerini azaltır. En zengin Omega-3 kaynakları ise uskumru, hamsi levrek ve somon balıklarıdır. İftarda zor da olsa (Glikolik asit, AHA gibi) şeker ve şekerli yiyecek ve içecekten uzak durulmalıdır. Tabi ki bu pandemi sürecinde bu ürünlerin tedariki sırasında hijyen kurallarına uymayı unutmamalıyız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!