Marmara Denizi ve Havzası özel korumaya alınmalı

Güncelleme Tarihi:

Marmara Denizi ve Havzası özel korumaya alınmalı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2021 14:52

Marmara Denizi’nde yeterli arıtmanın olmadığını söyleyen Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Efsun Dindar ise Marmara Denizi ve Havzası’nın özel korumaya ve izlenmeye alınması gerektiğinin vurgulayarak, “Marmara Denizi için tüm paydaşlar elini taşın altına koymalıdır” diye konuştu.

Haberin Devamı

Marmara Denizi’nin yaşadığı ve diğer denizlerde de görülmeye başlayan müsilaj salgınının devam ettiğini söyleyen Bursa Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Efsun Dindar, buz dağının görünen kısmı olarak nitelendirdiği yüzeyde ölen fitoplanktonların yükselmesinden dolayı tabaka oluştuğunu kaydetti. Dindar, aşırı çoğalmanın halen dipte devam ettiğine işaret etti.

FAKTÖRLER YOK OLMADAN KALICI ÇÖZÜM OLMAZ

Deniz ekosistemindeki doğal dengelerin olumsuz yönde etkilendiği ve sinerjistik etkilerin müsilaj vakalarının görülmesinde ve popülasyonunun artmasında rol oynadığını belirten Dindar, “İklim değişimi kaynaklı deniz suyu sıcaklık anomalileri ve tabakalaşma, su hareketliliğinin kısıtlı olduğu durgun su kütlelerinde, üst su tabakasının sıcaklığının artması ve termal tabakalaşma, kıyı şeritlerinde artan kentleşme ve sanayileşme sonucu kara kökenli kirleticilerin deniz ortamına verilmesi, ötrofikasyon, aşırı balıkçılık faaliyetleri rol oynamaktadır. Müsilaj oluştuktan sonra, çeşitli deniz vasıtaları ve sistemleri ile sınırlı şekilde denizden toplanmaktadır. Ancak müsilajın oluşumuna neden olan faktörleri yok etmedikten sonra kalıcı bir çözüm elde etmek imkansızdır.”

Haberin Devamı

YETERLİ ARITMA YOK

Müsilaj oluşumuna neden olan kirlilik kaynaklarının; evsel atıklar, sanayi atıkları, tarımsal atıklar, gemi atıkları, diğer denizlerden taşınan atık ve kirlilikler olduğunu belirten Dindar, “Başlatılan çalışmalarla, 22 maddelik eylem planında temizleme çalışmaları başlatılmış olup, Koordinasyon Kurulu; Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde ise Bilim ve Teknik Kurulu oluşturuldu. Eylem planına göre, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘Alıcı ortama deşarj yapan atık su arıtma tesislerinin tamamı 7/24 online izlenecek ve Marmara Denizi’ndeki 91 izleme noktası 150’ye çıkarılacaktır. Kısaca bir değerlendirme yapmak gerekirse; göze çarpan en önemli hususlardan biri de arıtılmadan deşarj edilen atık suların önüne geçilebilmesi için arıtma tesislerinin iyileştirilmesi ve deşarj kriterlerinin tekrar revize edilecek olması geliyor. Çünkü Marmara Bölgesi’ndeki atık suların yüzde 53’ü ön arıtım, yüzde 42’si ileri biyolojik arıtım ve yüzde 5’i biyolojik olarak arıtılmaktadır. Bu durum yeterli arıtmanın olmadığını gözler önüne seriyor” dedi.

Haberin Devamı

MİKROORGANİZMA SAYISI NORMALİN 1000-1500 KATI

Marmara Denizi ve Havzası özel korumaya alınmalı

Başlatılan çalışmalarda ilk yapılan Marmara Denizi analiz sonuçlarında kirlilik yükü göstergesi olan KOI değerinin 500 mg/L, mikroorganizma sayısı normalin 1000-1500 katı, çözünmüş oksijen 2,5-4 mg/L tespit edildiğini hatırlatan Dindar, “Ortaya çıkan bu tablo neticesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 22 Haziran 2021 tarihli 2021/13 sayılı genelge ile deşarj standartlarına sınırlama getirilmiştir. Genelge ile, Boğazlar ve Susurluk Havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzası’nda ve bu havzada yer alan illerden İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında, sanayi ve evsel atık su arıtma tesisleri için Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ekinde yer alan ve kirliliğin göstergesi olan Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOI) parametresinde Kentsel Atık Sularda yüzde 20 oranında, endüstriyel atık sularda ise her bir sektör için yeni bir deşarj standardı düzenlemesi yapılarak yaklaşık yüzde 50’ye kadar kısıtlamalar yapılmıştır. Ayrıca, genelge ekinde yer alan alıcı ortam deşarj standartlarına uyum için bir süre verilmiştir. Mevcut atık su arıtma tesislerinden kapasitesi yeterli olanların 3 ay, revizyon ihtiyacı olanların 1 yıl içerisinde uyum sağlaması gerekmektedir” diye konuştu.

Haberin Devamı

5 SU HAVZASI BULUNUYOR

Marmara Bölgesi’nde Meriç-Ergene, Marmara, Susurluk, Kuzey Ege ve Sakarya olmak üzere 5 su koruma havzası bulunduğunu söyleyen Dindar, sularını Marmara Denizi’ne ulaştıran illeri ise; Balıkesir, Bursa, Çanakkale, İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova olduğunu hatırlattı. Marmara Denizi ile İlişkili Atık Su Altyapı Durumu ve Deşarjları Raporu’na (MBB, 2021) göre Marmara Denizi’ne yapılan deşarj miktarının şehirlere göre dağılımına (m3/gün) bakıldığında en yüksek oranın yüzde 76,53 ile İstanbul olduğunu belirten Dindar, Kocaeli’nin yüzde 8,33, Bursa’nın yüzde 7,21 ile takip ettiğini açıkladı.

KENTSEL KİRLİLİK YÜKÜ FAZLA

Yapılan deşarjların yarısından fazlasının sadece fiziksel bir arıtmayı içeren ön arıtım proseslerinden geçirilerek, Marmara Denizi’ne verilmesinin denizdeki kentsel kirlilik yükünün önemli bir kısmını oluşturduğunu ifade eden Dindar, “Raporda, Marmara Denizi’ne Kocaeli tarafından yapılan toplam deşarjın yaklaşık 388 bin m3, Bursa’nın ise 336 bin m3 olduğu belirtilmiştir. Kocaeli tarafından Marmara Denizi’ne hiç ön arıtım atık suyu deşarj edilmediği ancak Bursa’nın 336 bin m3’lük atık suyunun sadece ön arıtımdan geçirilerek, herhangi bir azot, fosfor giderimi yapılmaksızın deşarj edildiği vurgulanmıştır. Bu durum Marmara Denizi’nde önemli bir kirlilik kaynağı olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Haberin Devamı

MARMARA DENİZİ VE HAVZASI ÖZEL KORUMAYA ALINMALI

Marmara Denizi ve Havzası özel korumaya alınmalı

Sonuç olarak Marmara Denizi ve Havzası’nın özel korumaya ve izlenmeye alınması gerektiğinin altını çizen Dindar, “Kapasitesi yetersiz olan atık su arıtma tesislerinin büyütülmesi, belediye ve OSB’lerin ileri biyolojik arıtma teknolojileri ile atık sularını arıtarak azot ve fosfor giderimini yeterli oranda sağlaması, arıtılan atık suların denize deşarj edilmesi yerine geri kullanımın sağlanması, sürekli su kalitesi izlemesi ve sıkı denetimlerle sürecin yönetilmesi gerekmektedir. Aksi taktirde deniz altındaki canlılık ve Marmara Denizi’nin ekosistemi hızla yok olmaya devam edecektir. Eylem planında ve yayınlanan genelgelerde öngörülen sürelere riayet edilmesi, herhangi bir direnç karşısında ertelenmemesi çok büyük önem arz etmektedir. Marmara Denizi için tüm paydaşlar elini taşın altına koymalıdır” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!