5 yıldızlı iftarlar

Güncelleme Tarihi:

5 yıldızlı iftarlar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2018 10:04

500 yıl kadar geriye gidip o döneme ait ramazan hatıralarını okuduğumuzda, bu yeme-içme faslının bir adabı olduğunu görüyoruz. Günümüz iftarlarında buna pek dikkat edilmiyor. Doğrusunu isterseniz ben orucun bozulduğu yerin değil orucun beş yıldızlı olması taraftarıyım.

Haberin Devamı

Çeşitli iftar menülerini içeren gazete ilanları sizin de gözünüze çarpıyordur. Bir birinden güzel yemeler, çeşit çeşit iftariyeliker. İnsan bu sofralarda ne yiyeceğini şaşırır. Bu ilanlardan en ilginç olanı ise padişah sofralarını çağrıştıracak isimlerle sunulanlar. Oysa padişah sofraları pekte hayal edildiği gibi zengin ve çeşitli değildi. Şöyle rast gele Osmanlı padişahlarına bir göz attığımızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Fatih Sultan Mehmed’in mutfağı ile ilgili en eski belge 11 Haziran ile 9 Temmuz tarihlerine aittir. O sırada İstanbul’da olan padişah, günde iki öğün yemek yer, birincisi ve en önemlisi sabah, ikincisi ise güneş batımındadır. Ne ilginçtir ki ikinci öğün, belli bir perhizin uygulandığı izlenimini verecek kadar sadedir: çorba, etli bir yemek, yoğurt ve genellikle çiğ yenen salata cinsinde otlardır.
Daha ilginci bu söz konusu esas yemek öyle günden güne değişmez. Ne hikmettir bilinmez o koskoca padişah ayın ilk 15 günü her akşam şalgamlı ve yumurtalı kuzu ve geriye kalan 14 gün ise soğanlı tavuk kebabı yer. Bu durum çorba için de geçerlidir. Kuzu yemeğinin yanında her gün sarı erikli bir çorba vardır, ancak bazı günlerde içine maydanoz katılır. Mönüde tavuk kebabı olduğu günler ise koruk ya da sarı erik suyu katılmış balkabağı çorbası eşlik eder. Padişahın çiğ yediği salata cinsinden otlar ise değişkenlik gösterir, gününe göre marul, tarhun, soğan, sarımsak yada tere olabilir. Bu söz konusu otlar zeytinyağı, sirke ve soslarla karışmış bir salata türünde olmayıp sadedir, yediği de birkaç tutamı geçmez. 26 Haziran akşamında ise padişah bu söz konusu otlar yerine hıyar turşusu, 19’unda ise limon turşusu yer. 13’ü ve 15’inde mönüde kiraz vardır, 19 ve 27’sinde ise boza içilir.
Sabah yemekleri ise nispeten daha çeşitlidir. 12 Haziran sabah mönüsünde yumurtalı lapa, mantı ve yoğurtlu erişte vardır. Ertesi gün yeniden mantı, kestaneli bulgur ve muhallebi yenir.
Bayram mönüsü de sade
Fatih mutfağı defterlerinden anladığımız kadarı ile Sultan Fatih’in sefer yemekleri de çok çeşitli değildir. Sözgelimi; Otlukbeli’ne giderken takip ettiği güzergâhta dokuz gün zarfında yediklerinin çeşitleri arasında sadece koruklu ekşili çorba, baş, paça, peynirli tarhana ve börek bulunur. Dikkati çeken diğer bir husus ise Kurban bayramına tekabül eden 20 Haziran ile ilgilidir. O gün kurban edilmek için 20 sığır, Yeniçerilere dağıtılmak üzere 1000 kâse, Divân’a verilmek için dışarıdan 50 okka zülbiye helvası alınır, ne ilginçtir ki o koskoca sultanın mönüsünde hiçbir olağanüstülük gözlenmez.
Fatih Sultan Mehmed, Edirne ve İstanbul’daki o muhteşem saraylarında oldukça sade bir hayat sürer ve onun dönemindeki mutfak giderleri diğer padişah dönemlerine kıyasla hayli az olduğu pek çok eserde dile getirilir. Buna rağmen Sultan Fatih’in mutfağından fakirlere her hafta pazartesi ve perşembe günleri 250 akçe dağıtılır, sultan ise gizli veya aşikâre şehrin varoşlarında dolaşarak şahsi malından fakir kimselere sadaka vermeyi asla ihmal etmez.
Kolay ramazanlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!