SİNEMAYA HAYRAN TÜRKÜLERE TUTKUN

Konyaaltı Belediyesi’nde başlattığınız kitap fuarı Büyükşehir Belediyesi’nde devam edecek mi?
Konyaaltı’nda yıllar önce dönemin emniyet müdüründen Antalya’nın korsan kitap satışında ilk sırada olduğunu öğrendiğimde kitaba ilginin yüksek olduğunu anladım ve kitap fuarı yapmaya karar verdim. 9’uncu yılına gelen kitap fuarını merakla beklenen ve ilgiyle takip edilen bir hale getirdik. Yeni dönemde fuarı 15–21 Ekim tarihleri arasında Büyükşehir’de yapacağız. Adı da 10’uncu Antalya Kitap Fuarı olacak.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin özüne dönmesi seçim vaatleriniz arasındaydı. Bu yıl sinema tutkunlarını nasıl bir festival bekliyor?
Kitap fuarının hemen akabinde 56’ncı Antalya Altın Portakal Film Festivalimiz başlayacak. Hem ulusal hem de uluslararası filmlerle geniş bir program hazırlanacak. Son yıllarda festival özünden biraz koparılmıştı. 1964 yılından beri devam eden festivale Altın Portakal’ı bir sembol haline gelen adına yeniden kavuşturduk. Festivalin heykeline önceki dönemde siyah ve geometrik çizgileri olan bir şekil verilmişti. Heykel de özüne dönerek altın renkli Venüs olarak halkımızın bildiği görüntüsüne kavuşacak. Kimseyle polemiğe girmek istemem ama değerlerimizi gözümüz gibi korumak zorundayız. Kimseyi ötekileştirmeden bütün halkımız ve sanatçılarımızla birlikte bu festivali yapacağız. Bütçemizi de düşünerek, ayağımızı yorganımıza göre uzatarak güzel bir festival için çalışıyoruz.

Festivalin açılış galasının ve ödül töreninin nerede yapılacağı konusunda bir karar alındı mı?
Hava şartları uygun olursa Akdeniz Üniversitesi’nin sahasını kullanmak istiyoruz. Gereken yazışmaları yaptık. Yağmur olursa festivali Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün 10 bin kişilik salonunda yapacağız. Galayı böyle geniş bir alanda yapabilirsek halkımız sanatçılarını yakından görebilecek. Festivalin başlangıç yıllarındaki ruhu yeniden ortaya çıkacak. Altın Portakal dahilindeki organizasyonları, sadece bin 500 kişinin değil herkesin katılabileceği bir ortamda organize edeceğiz. Altın Portakal takviminde Cumhuriyet Bayramı olması sebebiyle de özel programlar düşünüyoruz. Festival süresince 19 ilçemizde filmler oynatacağız.

Altın Portakal’da önceki dönemde kaldırılan Ulusal Film Yarışması’nın devam edip etmeyeceği de merak ediliyor.
Geçtiğimiz yıllarda festivaldeki ulusal yarışma kaldırılınca sanatçılar İstanbul’da alternatif bir yarışma düzenlemişlerdi. Festivalde ülkemizin sanatçılarının katılımı azalmıştı. Biz “Dün dünde kaldı cancağazım” diyen Mevlana’yı örnek alarak önümüze bakacağız. Festivale ulusal kimliğini yeniden kazandırarak Antalya’yı sinemanın kalbinin attığı şehir yapacağız. Festival sonunda insanların organizasyonu değerlendirmelerini isteyeceğiz. Nerede ne eksiğimiz olduğunu görüp özeleştiri yapacağız.

Fazıl Say’ın başından itibaren emek verdiği Piyano Festivali’nde sancılı bir süreç yaşanmıştı. Oluşan gerginliğin ardından Fazıl Say festivali bırakma kararı almış ve yerine Gürer Aykal festival direktörü olmuştu. Fazıl Say’ın yeniden festivalde yer alması için teklif götürecek misiniz?
Piyano Festivali’nde kimler yönetmen olur, ona da ekibimizle karar vereceğiz. Fazıl Say çok değerli bir dünya sanatçısı. Ben kendisini çok severim. Akra Caz’da verdiği konserini izlemeyi çok istemiştim. Programım nedeniyle mümkün olmadı. Umarım kendisini tekrar Antalya’da ağırlarız. Festivalimizde yer almasını tabii ki isteriz. Gereken görüşmeleri yapacağız. “Akaydın şunu yaptı, Türel bunu yaptı” demek yerine başarılı bir festival hazırlamak için çalışacağız.

Antalya’ya sinema platoları yaparak bu kentin filmlerin çekildiği bir merkez olabileceği düşünüldü ve önceki dönemde bu amaçla adımlar atıldı. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Film stüdyolarıyla ilgili süreci değerlendiriyorum. Ancak bu alanda bugüne kadar yapılan ihalelerde çok yüksek fiyatlar, danışmanlık ücretleri ödenmiş. Daha önce Serik Çandır’da yapılan film stüdyolarında GORA ve bir Amerikan filmi çekilmişti. O yıllarda 16 milyon dolara mal olmuştu. Bu paralar sizin, bizim, tüyü bitmemiş çocukların parası. Büyükşehir Belediyesi olarak bazı yatırımları yaparken sanatçılardan, uzmanlardan ve ilgili meslek odalarından görüş almak lazım. Bütçeyi dengeli harcamamız gerekiyor. “Yapıyorum” deyip yapmak olmaz.

GENÇLİK YILLARIMDA SİNEMACIYDIM
Sinemadan para kazandığınız bir dönem olduğunu biliyoruz. Nasıl başladı o iş?
Lise yıllarımda bana Milli Piyango’dan çıkan parayla gidip sinema makinesi almıştım. Reşit Amca’nın 150 sandalyeli kahvesinde film oynatırdım. Hoparlörü elime alır “Dikkat dikkat siz sinema severlere bu akşam sinemamızda Çeşme filmi var. Başrollerde Ferdi Tayfur ve Necla Nazır’la saat 20.00’de” diye anonslar yapıyordum. Anonslar bitince ineklerimizi otlatmaya gidiyordum. Akşam da filmi oynatıyordum. Bütün sandalyeler dolduğu gibi çul çaput serenler de yerlere oturuyordu. Sinemacı olduğum yıllarda Konyaaltı’nın bütün köylerinde, kahvelerinde ve Boğaçayı Köprüsü’nün altında çok film oynattım. Cüneyt Arkın’ın Baskın ve Deli Yusuf filmlerinden çok etkilenmiştim. Elmalı’da sinemacı İbrahim amca vardı. Bir yandan çalışıp bir yandan okuduğumdan bana destek olmak için elindeki filmleri gönderirdi.

‘Ben bu şehre aşığım’ adını verdiğiniz kitap, Antalya’ya bakınca ne gördüğünüze ve siyasi birikiminize dair anektodlardan oluşuyor. Yılmaz Büyükerşen’in övgüyle bahsettiği bu kitap nasıl ortaya çıktı?
Feslikan Yaylası’nda sabahlara kadar çalışarak 25 yıllık tecrübemi ve yıllar içinde yaşadıklarımı kağıda döktüm. Antalyalılara siyasi hayatımda yaşadığım deneyimleri aktardığım derli toplu bir kaynak bırakmak istedim. Yurdumuzun her yerinden ilgi çok güzeldi. Kitabın gelirini de Türkan Saylan’ın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlayarak çocukların okula gidebilmesine katkıda bulunmuş olduk.

Bağlama çalmaya nasıl başladınız?
Bağlamayı gençlik yıllarımda öğrendim, 5 çok özel türküyü güzel söylüyordum. Uzun İnce Bir Yoldayım, Odam Kireçtir, Sarı Saçlım Mavi Gözlüm, Yüce Dağ Başında Yanar Bir Işık, Yüce Dağ Başında Kar İdim türkülerini çalıp söylerdim. 2005 yılında Feslikan Şenlikleri’nde o türküleri söyleyecektim. O hafta annem rahmetli olunca bağlamayı bir bıraktım. Yıllarca elime almadım. Şimdi arada kendi kendime kaldığımda ruhumu dinlendirmek için çalıp söylüyorum.

En çok kimleri dinlersiniz?
Ruhi Su’ya bayılırım. Aşık Mahsuni, Neşet Ertaş, Erkin Koray, Tanju Okan, Ahmet Kaya, Selda Bağcan, Barış Manço’yu da çok severim.

Kaleiçi’ndeki Kesik Minare ve Aspendos Antik Tiyatrosu gibi bazı tarihi yapılar üzerinde yapılan restorasyon çalışmaları birtakım tartışmalara neden oldu. Bu yapıların özünün korunmadığı eleştirileriyle iligili siz ne düşünüyorsunuz?
Kesik Minare restorasyonu bugün Antalya’da tüm sivil toplum örgütlerinin karşı olduğu bir konudur. Biz de Antalya Büyükşehir Belediyesi olarak bu konuyla özel olarak ilgileniyoruz. Tarihe mal olmuş bu yapıyı korumak gibi bir sorumluluğumuz var. Üstelik bu yapı cami yapılırsa etrafının barlarla dolu bir eğlence merkezi olması nedeniyle resmi sorunlar da yaşayacağız. Civardaki mekanların sahip oldukları ruhsatlarla ilgili problemler çıkacak.

Yeni bir sanat projesi var mı?
Önümüzdeki süreçte bir takvim oluşturacağız. Ödüllü bir ekiple çalışıyoruz. Antalyamızı turizmiyle, sanatıyla ve ekonomisiyle tanıtacak bir web sayfası hazırlığındayız. 2020 yılında Antalya’nın her köşesinde yapılan etkinlikleri ve belediyelerin organizasyonlarını bu takvime gireceğiz. Böylece bütün etkinliklerin bir arada görülebileceği bir şehir portalımız olacak. Akra Caz Festivali, Gran Fondo gibi kente dünyadan önemli sanatçıları ve sporcuları getiren önemli organizasyonları da destekleyeceğiz.