PERGELİ MAGNA HİKÂYEMİZ OLSUN

Güncelleme Tarihi:

PERGELİ MAGNA HİKÂYEMİZ OLSUN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 24, 2021 09:00

Pergeli bir kadın Plancia Magna. O, sıradan bir kadın değil. Kente üç dönem başkanlık etmiş, kentin en üst yöneticisi. İtalya kökenli bir ailenin kızı. Güçlü bir baba ve güçlü bir eşe sahip olmasına rağmen, bu gücü kullanmayı reddetmiş, yazıtlarda da “şehre kendi parasını harcadı” olarak vurgulatmıştır.

Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ hafta, yasakların sona ermesi ile birlikte hepimiz soluğu en çok özlediğimiz yerlerde aldık. Ben de uzun zamandır gidemediğim ve çok sevdiğim Perge Antik Kenti’ni tekrar ziyaret ettim. İlk ziyaretimi 20 yıl önce gerçekleştirdiğim bu kente her gidişimde ilk günkü gibi heyecanlanıyorum.

*
Bildiğiniz gibi Antalya, antik kentlerle örülü yapısıyla adeta bir açık hava müze şehri. Her antik kentinin kendine has dokusu ve tarihi bir değeri var. Eğer bu kentleri gezerken hikâyelerini de dinleme şansınız oluyorsa, siz de en az benim kadar keyif alıyorsunuzdur.

*
Şimdi gelin bu görkemli kenti birlikte keşfedelim.
*
Perge, Antalya şehir merkezine 17 kilometre mesafede olan Aksu ilçesinde yer alıyor. Antik kentin en büyük avantajlarından biri de şehir merkezine olan bu yakınlığı. Kentte ilk kazılar 1946 yılında başlamış ve halen ara vermeksizin devam ediyor. 2012-2019 yılları arasında Antalya Müze Müdürlüğü’nce yürütülmüş olan kazılar, 2020’den beri Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe başkanlığında, Doç. Dr. Aşkım Dizbay ve Arş. Gör. Aytaç Dönmez tarafından sürdürülüyor.
*
2009 yılında UNESCO Geçici Miras Listesi’ne alınan kentin kalıntıları göz dolduruyor. Stadyumu, Türkiye’de en iyi korunmuş olanlardan biri. Kentteki planlı yapılaşma da, bugünün şehirciliğine meydan okuyor adeta. Biraz daha ilerleyince karşınıza görkemli bir yapı olan Kestros Çeşmesi çıkıyor. Adını, bugünkü Aksu Nehri olan antik Kestros Nehri’nden almıştır. Çeşmenin hemen başında güzel su perisi (nymphe) size göz kırpıyor. Çeşme şehri ikiye bölercesine caddenin ortasından uzanıp gidiyor tüm estetiğiyle. Denize kıyısı olmamasına rağmen şehrin ortasından akan bu su, şehre liman kenti havası vermiş. Karşılıklı dükkânların yol boyunca devam ettiği sütunlu caddeleri, antik çağın Şanzelize’si gibi iddialı. Gezinin sonunda ayakta kalmayı başarabilmiş sayısız kalıntılarıyla Perge, kalbinizin bir köşesinde kendine yer açıyor.
*
Ancak tüm bunlar bir yana, kentte beni en çok etkileyen şey Pergeli bir kadın: Plancia Magna. O, sıradan bir kadın değil. Kente üç dönem başkanlık etmiş, kentin en üst yöneticisi. İtalya kökenli bir ailenin kızı. Güçlü bir baba ve güçlü bir eşe sahip olmasına rağmen, bu gücü kullanmayı reddetmiş, yazıtlarda da “şehre kendi parasını harcadı” olarak vurgulatmıştır. Perge’ye önemli katkılar sağlayan kadın başkanın kente bıraktığı en önemli eserlerinden biri, kulelerin iç kısmındaki heykelli avludur.
*
Bugün hala kadının toplumda var olma mücadelesi devam ederken, 2000 yıl önce ataerkil düzene karşı tek başına verdiği bu mücadele ile benim için şehrin en kıymetli hikâyesidir, Plancia Magna..
*
Bu duruma bir de turistik açıdan bakalım. Yeni nesil turistler, turistik destinasyonlarda eşsiz deneyimler ve hikâyeler arayışında. Plancia Magna hikâyesi ilgi çekecektir. Örneğin; kadınlar gününde Perge’de etkinlikler düzenlenebilir. Gerekli finansal destekler sağlanırsa Kestros Çeşmesi faaliyete geçirilerek yaşayan bir kente dönüştürülebilir. Bunun için kazılara destek çok kıymetli. Her desteğin, katlanarak geri döneceği unutulmamalı.
*
Perge, mevcut ilgiden çok daha fazlasını hak ediyor. Siz de henüz görmediyseniz, artık hikâyesini zihninizde canlandırarak keyifle gezebilirsiniz. Bu geziye en az iki saat ayırmanız gerektiğini de hatırlatayım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!