Müziğin naif grubu İncesaz

Güncelleme Tarihi:

Müziğin naif grubu İncesaz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2019 11:12

1997 yılından bu yana kendilerine özgü tarzlarıyla kitlelere seslenen İncesaz grubu, 22 yıllık gelişim serüvenini Hürriyet’e anlattı.

Haberin Devamı

 ŞARKILAR 22 YILDIR BİTMİYOR
İncesaz, uzun bir aradan sonra Antalya’da verdikleri ilk konsere Antalyalı bir şairin dizeleriyle başladı... “Mandalina/ Güzel kokan bir kelimedir/ Kapısı bahçeye açılan bir evde/ Senin üzerine kurulmuş/ İhtimali düşük hayaller de...” diyen grup şiirin ardından bir Akdeniz bestesi çalmaya başladı. Yeşilçam filmlerinin şarkılarını, Türk Müziği’nin unutulmaz eserlerini, ‘İkinci Bahar’, ‘Baba Evi’, ‘Süper Baba’ gibi gönüllerde yer eden diziler için yaptıkları sevilen besteleri kendilerine özgü tarzda seslendiren İncesaz’la, sürekli yeni besteler üreterek 22 yıldır birlikte yürüdükleri yolun hikayesini konuştuk.
Nasıl başladı İncesaz serüveni?
Cengiz Onural ve Murat Aydemir olarak biz grubun kurucularıyız. Üçüncü isim de Derya Türkan. Üçümüz 1996’da bir kayıt yaptık. Fikir de oradan çıktı. Bir sene sonra da grubu kurduk. 22 yıldır şarkılar bitmiyor, projeler bitmiyor, içimizdeki heyecan bitmiyor.
Yıllardır grup olarak tarzınızı koruyarak bu birlikteliği sürdürüyorsunuz. Geriye dönüp bu uzun yolculuğa baktığınızda ne görüyorsunuz?
20 yıldan daha uzun süredir bir aradayız. 10 tane albüm yaptık. Değişik solistlerle çalıştık. Albümlerin dışında da pek çok değerli solistle ve müzisyenle birlikte çalıştık. Gün saymadık, keyifle müzik ürettik. Şimdi 22 yıl geriye dönüp bakınca hafızamızda güzel anılar var. İnsanlar bize hep bu birlikteliğin bozulmayışını hayran olduklarını söylüyorlar. Bu kadar uzun süre bir grubun bir arada olması ve onun ivmesini hep yukarıda tutmaya çalışmak zor bir şey. Türkiye’deki sanata bakışın içinde müzik üretmaye çalışmak da zor bir süreç. Galiba en çok şundan motive olduk. Biz birlikte bir şey yapmak istiyorduk ve fikirlerimiz hiç bitmedi. Her albüm çıktığında bir dahaki albümle ilgili fikirlerimiz aklımızda dönmeye başladı. Şunu da yapalım, bunu da deneyelim derken bugüne geldik.
Egolar hiç çatışmıyor mu?
Çatışmaz olur mu? Dünyanın en zor şeyi geniş bir grupla müzik yapmak. 2 kişinin evliliği zorken biz 8 kişi evli gibiyiz. Ama şöyle anahtar kavramlar var. Birbirimizi çok seviyoruz ve birbirimize çok değer veriyoruz. Bazen birimizin söylediği şeye diğerimizin hiç katılmadığı oluyor. O zaman saygıyla dinlemeyi ve o yönden bakıp değerlendirmeyi bildik. Yoksa 22 sene değil 22 gün bile devam ettiremezdik.
‘Peşindeyim’ albümünüzde nostaljik şarkılardan çok yeni besteleriniz vardı. Bundan sonra da böyle mi devam edeceksiniz?
Başından beri Türk Müziği repertuvarından kendimize uygun şarkıları alıp söylemeyi seviyoruz. Zaman zaman cover denilen daha popüler olmuş ama İncesaz’ın söyleyebileceği şarkıları sahnede seslendiriyorduk. Seyircinin de hoşuna gidiyor o şarkıları bizimle beraber söylemek. Haklısınız, bundan önceki albümlerde daha çok vardı o şarkılardan. Son albümde biraz daha kendi bestelerimize ağırlık verdik. İlk yıllarda bütün şarkılarımızı herkes söylemiyordu tabii. Ama şimdi öğrendi insanlar. Bizim şarkılarımıza da eşlik ediyorlar.

Müziğin naif grubu İncesaz

Haberin Devamı

Bazen şöyle şeyler de oluyor.“Bu şarkıyı biz çok seviyoruz. Seyirci o kadar sevmez ama biz bunu yine de albüme koyalım” diyoruz. Çok tutmaz deyip albüme koyduğumuz enstrümantal şarkılarla ilgili zaman zaman “Niye onları çalmıyorsunuz?” diye mesajlar geliyor. Birkaç kişinin onlara takıldığını fark ediyoruz. Zaten müzik böyle yapılır. Her şarkı hit olacak diye bir kural yok.
Yeni bir albüm çalışması var mı?
Yeni şarkılar yazdık. Şimdi yavaş yavaş onların kayıtlarıyla uğraşıyoruz. Arzumuz sonbahardan itibaren birer birer onları sunmak. Bu kez albüm gibi değil de dijital dünyaya uygun bir yol izleyeceğiz. 2 ya da 3 şarkı yayınlayacağız. Bir albüm yapınca içinden iki şarkı seviliyor, 8 şarkı gölgede kalıyor. Sonra onlar da dinlenip keşfediliyor ama bu zaman alıyor. Şimdi şarkıları 2’şerli 3’erli sununca daha kıymetli olacak, daha çok dinlenecek. İnce Saz hep gündemde olacak. Sonra bir albümlük malzeme çıkınca bir long play yaparız. Böyle daha iyi olacağını düşünüyoruz.
Çağın derinliği olan müziklere karşı hoyratlığına rağmen yaptığınız müzik yıllar içinde karşılığını buldu. Bugün çok geniş bir hayran kitleniz var. Bu kadar sevileceğinizi en başta tahmin ediyor muydunuz?
Popüler olmayacağımızı düşünüyor ama sevileceğimizi biliyorduk. Amaç hasıl oldu sanki. Her yaştan ve çok farklı çevrelerden sevildiğimizi, dinlendiğimizi görmek bize de sürpriz mutluluklar getiriyor.
Yurt dışı konserleri nasıl gidiyor?
Önceki yıllarda yurt dışı konserlerimiz azdı. Geçtiğimiz seneden itibaren yurt dışı turnesine gaz verdik. Çeşitli ülkelerde senede 10 konsere çıkmaya başladık. Bu sene New York’ta çalacağız. Yapınca talep oluyor, talep olunca yapıyoruz. Bir kar topu gibi büyüyüp gidiyor. Daha önce Haris Aleksiu ile bir konser yapmıştık. Onun ‘Dua’ adlı şarkısına Türkçe söz yazdık. Aleksiu da konser sırasında bize bir jest yapıp ‘Çok aşığın var diyorlar’ı Yunanca okudu. Çok özel bir konserdi.
TÜRKAN ŞORAY’I GÖRÜNCE BAYILMIŞ
Muratpaşa Belediyesi’nin Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde olmanın ayrı bir mutluluk getirdiğini söyleyen grup, İkinci Bahar dizisinde birlikte çalıştıkları, Türkay Şoray’la ilgili de hoş bir anıyı anlattı: “Türkan hanımla birlikte ‘Firar’ adlı bir şarkı üzerine çalışıyorduk. Kendisi çok disiplinlidir. Her sözleştiğimizde stüdyoya vaktinden önce ve çalışarak gelirdi. Bir gün söz verdiği saatte gelmeyince meraklandık. Acaba kötü bir şey mi oldu diye endişe ettik. Sonradan öğrendik ki Türkan hanım stüdyonun yerini karıştırıp yan apartmandaki zili çalmış. Kapıyı açan kadın karşısında Türkan Şoray’ı görünce düşüp bayılmış. Türkan hanım uzun uğraşlar sonucu onu ayıltmayı başarmış ama kadın Türkan hanımın kollarında olduğunu görünce bir kez daha bayılmış. Türkan hanım kadının sağlığı normale dönene kadar başında beklemiş. Benzerine az rastlanır naiflikte bir insanın bu kültür merkezinde adının yaşaması çok güzel.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!