DEĞMEZ...

Bölge, tarihi ve doğal sit alanına yakın. Tescil edilmeyen arkeolojik kalıntılar var ancak tescil için müzeden yetkililer bekleniyor.
2018 yılında mermer ocağı firmasının 12.23 hektar alanla ilgili izin başvurusunda bulunmuş ve Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı her nasılsa doğa harikası yerde mermer ocağını onaylamış.
Bölge halkının haberi yok, iddia o ki muhtar, halkı zamanında bilgilendirmemiş.
Halk iş işten geçip, hukuki yollar kapanıktan sonra durumdan haberdar olmuş.
Ancak Antalya Beşkonaklılar Birlik ve Beraberlik Derneği, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş, Kent Konseyi ve Antalya Barosu bu işin takipçisi…
Şimdi Beşkonak bizim vicdanımıza sığınmış durumda, yeterli kamuoyu yaratılır ve kamuoyu baskısı olursa yetkililer attığı imzadan geri dönebilir, yoksa bir çok güzelliğimiz gibi Beşkonak da elimizden kayıp gider.

BÖLGE NEDEN ÖNEMLİ?
Çünkü;
Antalya’da mermer ocağı olmayan tek bölge Beşkonak. Eğer bölgede bir ocağa dahi izin verilirse gerisi çorap söküğü gibi gelir ve dilimlenmiş peynir görüntüsünün dışında başka manzara göremeyiz. Turizmin merkezi, mermer ocağının merkezine dönebilir.
Bölgede hayvancılıkla geçimini sağlayan halk, mermer ocağı açılırsa geçim kaynağını kaybedecek.
Birçok endemik bitkiye ev sahipliği yapan Beşkonak aynı zamanda kızıl akbaba, dağ keçisi, Anadolu sıvacısı, kara semenderi gibi hayvanların doğal yaşam ve üreme alanı. Dünyanın en kaliteli kekiğinin yetiştiği, ihracata gönderilen defnenin köklerinin bulunduğu dağlar, 400 hektarlık doğal servi ormanına ev sahipliği yapıyor.
Antalya’ya gelen turistin üçte biri Beşkonak'ı görmeden gitmiyor. Bölge raftingin merkezi. Pandemi öncesinde yılda 3 milyon turisti ağırlayan Beşkonak, 2 milyar dolarlık turizm geliriyle ülke bütçesine katkı sağlamış.
Peki mermerden bırakın Antalya’yı, ülke olarak elde ettiğimiz ihracat geliri ne biliyor musunuz? 2021 rakamıyla 2.1 milyar dolar.
Alan mermer ocağına döndürülürse, bölge en büyük gücü turizmini yitirir. Değer mi, değmez…

***
ŞAMPİYON KABAK MI, BİBER Mİ, PATLICAN MI OLUR?

Antalya hava koşullarında tarihi günlerini yaşıyor. Antalya kent merkezine 29 yıl aradan sonra kar yağdı. Tabii çocuklar ve bazı büyükler için romantik olan ve eğlence anlamına gelen kar yağışı, üretici için don nöbeti, daha fazla yakıt harcayarak örtü altı ürünleri dondurmadan korumak, hasat etmek demek.

Nitekim daha soğuk Antalya’yı terk etmeden artan ısıtma maliyeti ve telef olan ürün fiyatlara yansıdı. Üretici ürünü donmasın diye serada yaktığı kömürün tonunu geçen yıl 1.200 TL’den alırken, bu yıl 5 bin TL’ye aldı. Odunun fiyatı hakeza. Soğukta, aldığı önlemlere rağmen ürünlerini tamamen kaybeden üretici de oldu, yarısını kurtarıp şükreden üretici de…

Bu soğuk ve ürün kaybı sadece üreticinin cebini değil, hepimizin cebini yakacak gibi duruyor.

Her enflasyonda haksız yere günah keçisi ilan edilen sebze, ocak ayı enflasyon rakamları açıklandığında bu sefer gerçekten zam şampiyonu olabilir.

Sivri biberin Antalya Hal’inden çıkış fiyatı 25 TL evet yanlış okumadınız, kilogramı 25 TL. Tüketiciye kaç liradan arz olunur siz hesaplayın. Kabak kendi sınırlarını aştı Antalya Hal’inden çıkış fiyatı 16 TL, salatalığın hal çıkış fiyatı 12 TL, sıkı durun patlıcanın hal çıkış fiyatı 25 TL’yi geçti.

Sizce bu ürünler pazara gelen kadar kaç aşamadan geçer, hangi girdi maliyetleri üzerine biner ve biz kaç liradan alıp evimize götürüp yemeğimize katık yaparız…