BATI ANTALYA’NIN KÜÇÜK İNCİLERİ

Güncelleme Tarihi:

BATI ANTALYA’NIN KÜÇÜK İNCİLERİ
Oluşturulma Tarihi: Şubat 20, 2022 11:55

Çıralı, Olimpos ve Adrasan ve Karaöz. Ne dağlardan koparsınız ne de portakal bahçelerinden. Doğa, tüm cömertliği ile size eşlik eder. Hangisine gitseniz, sizi portakal ağaçları ve yamaçlardan aşağı inen doğal şelaleler karşılar. En sonunda, her daim temiz mavi Akdeniz ile kucaklaşma garantili, Batı Antalya’nın küçük incileri. 

Haberin Devamı

SİZİ alıp biraz Batı Antalya’ya götüreyim istiyorum. Şimdilerde, mor lalelerin yanına beyaz papatyaların eşlik ettiği, çayır çimen içinde seyre doyum olmayan yerlere. Evet, rota önerisi geliyor. Hepsi birbirinden ayrıcalıklı sırasıyla dört koy.

Çıralı, Olimpos ve Adrasan sonrası Karaöz diye uzanır gider. Ne dağlardan koparsınız ne de portakal bahçelerinden. Doğa, tüm cömertliği ile size eşlik eder. Hangisine gitseniz, sizi portakal ağaçları ve yamaçlardan aşağı inen doğal şelaleler karşılar. En sonunda, her daim temiz mavi Akdeniz ile kucaklaşma garantili, Batı Antalya’nın küçük incileri. 

ÇIRALI
D-400 Karayolu’nun Tekirova Ulupınar kavşağından sonra sizi ilk olarak Çıralı karşılayacaktır. Bu dörtlü içinde iniş yolunu en çok sevdiğim Çıralı’dır. Yeşiline doyum olmaz hele de yağmur hafif toprağı ıslatmışsa... Muhteşem kıvrımları olan bir doğa ziyafeti sonrası bir köprü sizi köyün içine taşır. Sol kolunuzda meşhur Yanartaş; sağ kolunuzda ise derenin büyük olasılık size izin vermeyeceği lakin dereyi aşarsanız da Olimpos Antik Kenti vardır. Yanartaş tarafında top çamlar ve o çamların altında yaptığımız piknikler, oynadığımız yakan topların sayısını hatırlamıyorum. Ama hazzını hala anımsıyorum. Yanartaş’a yıllarca çıkmışlığım var ama bir keresinde geçmiş dönem valimiz Münir Karaoğlu önderliğinde turizm haftasında, Likya Yolu’nun Ulupınar-Yanartaş etabını yürüyerek bir kere de Ulupınar tarafından gelerek  inmişliğim var. eğer hala görmediyseniz; Yanartaş, ‘mutlaka gör’ listesinizde olmalı.

Haberin Devamı

Elbette, bir başka özelliği, caretta caretta kaplumbağaların doğal yumurtlama alanı da yine bu top çamların olduğu bölgede. Kış ve ilkbaharını daha çok severim Çıralı’nın. Sakinliğini, dinginliğini, yeşilini, insansızlığını, yalnızlığını... Kimi yerlere ‘yalnızlık’ çok yakışır; Çıralı bence bu yerlerden birisi. 

OLİMPOS
Çıralı’dan deniz kenarından yürüyerek Olimpos Antik Kenti’nin içinden ulaşabilir ya da D-400 Karayolu’ndan Olimpos sapağından yine yeşiller içinde inebilirsiniz Olimpos’a. Daha mistik, daha hipi, daha farklı, ilginç bir yer sizi karşılar. Denize kavuşmak için biraz yürümek gerekli, öyle Çıralı gibi denizi kucaklamak kolay değildir. Antik kentin içinden geçen dere ve onun deniz ile kavuşması ise açık ara tüm güzellikleri döver geçer! ‘Mutlaka gör’ listenize eklenecek bir yer daha.

Haberin Devamı

Bu bahsi geçen yerler ile ilgili yazabileceğim bilgi çok ama onları arama motorlarında da bulabilirsiniz. Ben sizi harekete geçirmek için buradayım. :) Olimpos Antik Kenti’nin deniz tarafındaki kapısından girer girmez hemen sağınızdan derenin kenarından yürüyerek ulaşacağınız mozaik ve bir ağaç kökünden doğal oluşum köprüde bir resminiz olmalı derim. 

ADRASAN
Çocukluğumun ailece gidilesi mekânı, hiç yoksa kışı bahara bağlayan zamanlarda mutlaka gidilirdi. Koyun en köşesinde bir tek balık yiyebileceğiniz mekân vardı bilen bilir. Tüm koyu izlersiniz oturduğunuz yerden. Ah canım Adrasan.

En bakir hallerini biliyor ve eski görüntüsünü özlüyorum. Maalesef beton ve derme çatma yapılanmalardan Adrasan nasibini aldı. Çayın kenarındaki ahşap köprüler ve o köprülerin ucundaki küçük pansiyonlar... Nasıl güzeldir, anlatamam. En dipte kalan koyun bitişinde denize girmek veya da oturup Adrasan’ı izlemek... Hele de bir yağmur var ise ben size diyeyim akla zarar güzellikte. Buraların yağmuru şiddetli ve gök gürültülü olur, ürkütür ilk gelenleri. Adrasan’da denize inmeden yol kenarlarında duraksayıp sandviçlerinizi yiyebileceğiniz küçük alanlar bulabilirsiniz. Lale ve papatyaya doyarsınız, garanti veriyorum. 

Haberin Devamı

KARAÖZ
Belki en bakiri bu koyların, çok sonraları yapılar başladı. Yolu bile çok düzgün değildi. Ama kendine has ve bilenin gittiği bir yer olmuştur hep. Adrasan ile bu sırt sırtalığı aralardan arazi araçları ile sağlanabilecek ulaşım ve tabiki denizden geçişlerde müthiş güzel minik koyları buradan ne kadar anlatsam kâfi gelmez güzellikte. Gitmelisiniz, mutlaka. Şu mevsimde dahi, açık işletme bulur ve karnınızı hepsinde doyurursunuz hatta en iyi balığı yeme ihtimaliniz bile var. 

Her daim, fırsatımız olsa gitsem dediğim bu rotaları umarım sizlerde yaparken bir fazla güzellik yaşarsınız. 

Sevgiyle Kalın.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!