ARKEOLOJİ SEVGİ, PATARA AŞK

Güncelleme Tarihi:

ARKEOLOJİ SEVGİ, PATARA AŞK
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2019 10:54

Ömrünü Likya’yı dünyaya anlatmaya adayan Prof. Dr. Havva İşkan Işık için arkeoloji sevgi, Patara ise aşk. Tarihi, kültürü, Antalya’yı konuştuğumuz İşkan, en büyük hayalinin Patara’daki antik Deniz Feneri’nin ışığının yeniden parladığını görebilmek olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

LİSE yıllarında Alzanoi antik kentinde gördüğü Zeus Tapınağı’nın uzun saçlı figürünün gözlerine bakınca vuruldu. Bu aşk onu İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne götürdü. Oradan Almanya Merburg’daki Philips Üniversitesi’ne geçti. Doktorasını tamamladıktan sonra 1987’de geri döndü. Önce Erzurum Atatürk Üniversitesi, ardından da 1990’da kurucu hocalarından biri olduğu Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü… Yüzlerce öğrenci yetiştiren Prof. Dr. Havva İşkan Işık, arkeoloji bilimine ve özellikle de Patara’ya harcanmış 30 yılı, yani neredeyse bir ömrü geride bıraktı.

Bir arkeoloğun gözünden Antalya nasıl görünüyor?
Batısında Likya, kuzeyinde Pisidya, doğusunda Pamfilya ve Kilikya olan Antalya, Atatürk’ün de söylediği gibi hiç kuşkusuz dünyanın en güzel yerlerinden biri. Birbirinden farklı pek çok antik kültür coğrafyasını barındıran özel bir şehir, arkeolojik açıdan bir cennet dediğimiz Antalya, henüz kültürün başkenti olamadı. Çünkü turizm sektörü bu kültürel değerlerin daha yeni yeni farkına varıyor. Her sene bir antik kenti, yılın kenti olarak belirleme geleneğinin başlatılması çok önemli bir adım.

Haberin Devamı

Neredeyse bütün meslek hayatınızı Patara kazılarında geçirdiniz. Geriye dönüp baktığınızda içinizden ne geçiyor?
Patara’daki kazı çalışmaları eşim Fahri Işık tarafından 1988’de başlatıldı. Patara neredeyse çocuğumla yaşıt. Öğrencilerimizle birlikte orada önemli başarılar elde ettik. Bir ömür orada geçti ama iyi geçti. Yaşadığımız toprakların kıymetini bilmek ve topluma bunu anlatabilmek adına Antalya’da, 30 yıldan beri bir mücadele sürdürüyoruz.

ARKEOLOJİ SEVGİ, PATARA AŞK

Kazılara başlayıp ilk elde ettiğiniz eserlerde ne hissettiniz?

Tarihi değiştiren buluntuları her seferinde yeni bir heyecanla karşıladık. Bulduğumuz yazıtların sayısı bile 900’e ulaştı. Restorasyon için sıra bekleyen Deniz Feneri bütün ihtişamıyla orada duruyor. Bütün Likya’nın topografyasını yeniden yazan Yol Kılavuz Anıtı gibi çok özgün yapılara ulaştık. İnsanlar arkeolojiyi, Indiana Jones filmlerindeki gibi define avcılığı sanıyorlar. Oysa öyle küçük bir buluntu geliyor ki elinize, tarihi yeniden yazıyorsunuz. Patara’da bulduğumuz bir minicik figürinimiz var. 5 bin yıllık geçmişiyle tarih yazdı. Arkeolojide esas olan arazide bulduğunuz bir taş yapı değil; esas olan o taşa değen insan eli. O eli görmek önemli.

Haberin Devamı

Sizi en çok heyecanlandıran keşif hangisiydi?
Patara’da bir yeraltı mezarının kapısını açtığımızda bir ağacın kökleri girişi perde gibi kapatmıştı. Perdeyi araladığımda ise içerde kaya oyulmuş bir nişin üzerinde 7-8 tane iskelet başı sıralanmış vaziyette duruyordu. Her yeni defin olduğunda öncekinin iskelet haline gelmiş olan başını o nişe koymuşlar. Beni en çok etkileyen anlardan biri oldu o Patara’da. Arkeologlara 10 bin yılda bir kez nasip olabilecek değerdeki Deniz Feneri’ni bulduğumda da kendimi çok şanslı hissetmiştim. Şimdi bir hayalim var: Deniz Feneri’nin ayağa kalktığını ve ışığının çaktığını görebilmek.

ARKEOLOJİ SEVGİ, PATARA AŞK

İDDİALI MİMARİSİ OLAN BİR MÜZE

Haberin Devamı

Antalya’nın kültürel bakımdan kat ettiği yolu nasıl görüyorsunuz?
Antalya’nın kültür yaşamı 30 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak ölçüde değişti. Burada artık Devlet Tiyatrosu, Opera ve Bale, Devlet Senfoni, Büyükşehir Şehir Tiyatrosu ve ilçe belediyelerinin tiyatroları, kültür merkezleri var. Tek başına köklü bir film festivalinin varlığı bile bir kent için çok önemlidir. Bütün bu doyurucu portföy, Antalya’yı bir kültür etkinliğinden öbürüne taşıyabilecek düzeye erişti. Likya Yolu’muz ve St. Nicolaus gibi bir erenimiz var. Çok iyi biliyorum benim bastığım taşa onun da basmış olduğunu. Antalya Müzesi, Vatikan, British Museum, Louvre kadar zengin. Bu zenginlikte bir koleksiyon için müzeyi Karayolları binasının olduğu alanı da içine alarak iddialı bir mimariyle yeniden inşa etmeliyiz. Eski müzemiz de korunarak büyük müze konseptinin içine entegre edilmeli. Başarıyla dizayn edilmiş ve iyi tanıtılan bir müzeyle çok sayıda ziyaretçiyi Antalya’ya çekebiliriz.

Haberin Devamı

ARKEOLOJİ SEVGİ, PATARA AŞK

KAÇAKÇIYA CEZA ARTMALI

Tarih eser kaçakçılığı büyük boyutlara ulaştı. Bununla nasıl mücadele edilebilir?
Antalya’dan Fethiye’ye kadar dağlara bir çıkın, antik kentlerde kaçak kazı yapılmadık bir metrekare yer kalmamış durumda. O kadar acı manzaralarla karşılaşılıyor ki, ağlarsınız. Eski eser kaçakçılarına verilecek olan cezaların ciddi biçimde arttırılması gerekiyor. Ülkenin kültürel ve doğal mirası ilkokuldan itibaren öğrencilere okutulmalı. Detektörlerin ülkemize girişinin yasaklanması ve satanların cezalandırılması gerek. Arkeoloji, sanat tarihi, antropoloji, eski diller gibi bölümlerden mezun olan gençlerin, ören yerlerinde görevlendirilmesi de çözüm olur.

BAKMADAN GEÇME!