Güncelleme Tarihi:
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, Suriye’deki yeni dönemin lojistik ve ticaret açısından Türkiye için yeni fırsatların kapısını aralayacağına dikkat çekti. Antalya’da düzenlenen “Ankara Ticaret Odası 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı” sonrası gazetecilerle bir araya gelen Gürsel Baran, Suriye’deki yeni dönemin Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi. Suriye’de 13 yılı aşkın zamandır süren iç savaş nedeniyle yaklaşık 6-7 milyon insanın topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarına dikkat çeken Baran, “Bu süreçte yaklaşık 3.7 milyon Suriyeli Türkiye’ye sığındı ve Türkiye, dünyada en fazla Suriyeli sığınmacı barındıran ülke oldu. Kayıtlı Suriyelilerin 530 bininin İstanbul’da bulunduğu, Ankara’nın 90 bin kayıtlı Suriyeli ile en çok Suriyeli barındıran 10’uncu il olduğu belirtiliyor” dedi. ATO olarak Suriyeli kadınlara yönelik yürüttükleri projeyi de hatırlatan Gürsel Baran, “Ankara Ticaret Odası olarak biz de Suriyeli kadınların sosyal hayata uyum sağlayabilmeleri ve ekonomide yer almaları için proje hazırladık. ATO İdea Koordinatörlüğü’nde ve AB ile Dünya Bankası desteğiyle hayata geçirilen ANKA projesiyle Suriyeli kadınlara eğitim verildi ve ardından ‘BERİ Kadın Girişim ve Üretim Kooperatifi’ kuruldu. Altındağ Belediyesi desteğiyle de kooperatif faaliyetleri için bir atölye açıldı” bilgisini verdi. Suriye’de yeni dönemle ilgili değerlendirmelerde bulunan Baran özetle şunları söyledi:
Gürsel Baran, Antalya’da düzenlenen “Ankara Ticaret Odası 29. Dönem Meclis Üyeleri Ekonomik İstişare Toplantısı” sonrası gazetecilerle bir araya gelerek değerlendirmelerde bulundu.
TÜRKİYE’NİN AKTİF ROL ALMASI ÖNEMLİ
“Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, Suriye’nin inşasının maliyetinin 400 milyar doları bulacağı belirtiliyor. Bundan sonra siyasi istikrar sağlanır sağlanmaz, ekonomideki aktivitelerin artacağını söylemek yanlış olmaz. Suriye’de yaşanan savaştan, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel olarak en çok etkilenen ülke olan Türkiye’nin, bu süreçte aktif rol alması çok önemli. Biz tabi, her şeyden önce komşu ülkeyiz ve ilişkilerimiz de komşuluk ve insanlık üzerine şekilleniyor. Türkiye, kötü gününde Suriyelilere kapılarını açarak dostluğunu kanıtlamış bir ülke. Türkiye, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde rol üstlenebilecek potansiyele sahip bir ülke. Üstelik, Irak, Afganistan, Bosna ve Kosova’nın savaş sonrası inşa sürecinde aktif yer alan bir ülke olarak, buralardan önemli tecrübeler edindi. Suriye, komşu olması nedeniyle lojistik avantajlara da sahip. Suriye’de yeniden tesis edilecek ekosistemin sağlıklı olarak kurulması, halen ülkemizde yaşayan sığınmacıların geri dönmesini garantilemesi açısından da önem taşıyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin Suriye’yi yeniden inşa eden ülkeler listesinin başında olması gerektiğini ortaya koyuyor. Yani Türkiye’nin eli güçlü. Bu gücü doğru kullanması için doğru stratejilerin ortaya konması gerekiyor.
Gürsel BARAN-Murat YILMAZ
10 YILLIK SÜREÇTE ÖNEMLİ PAY ALINABİLİR
Suriye’deki yeni dönem, lojistik ve ticaret açısından ülkemiz için yeni fırsatların kapısını da aralayacak. Yeni sınır hatlarının açılması, ticaret kapılarının düzenlenmesi ve hava taşımacılığına yeni rotaların eklenmesi, Türkiye’nin Ortadoğu, Afrika ve Körfez ülkelerine olan erişimini daha da genişletecek. Ülkede, yol, köprü, bina, elektrik şebekesi, su kanalı gibi altyapı projeleri gündeme gelecek. Suriye, petrol ve gazın Avrupa’ya nakil hatlarıyla ulaştırılabilecek en uygun güzergâh. Bu konularla ilgili projeler gündeme gelebilir. Türk müteahhitleri 1972 yılından bu yana, 137 ülkede 522 milyar dolarlık projeye imza atmış durumda. Bu tecrübenin komşumuzun ihtiyaçlarını giderme noktasında önemli olacağına inanıyoruz. Ayrıca, bölgeye yakın konumlanmış çimento ve demir çelik fabrikalarının varlığı, doğal avantaj olarak görülüyor. Suriye’nin yeniden inşası için söz edilen 400 milyar dolardan, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıllık süreçte önemli bir pay alabileceği belirtiliyor. Normalleşmeyle birlikte, ticari ilişkilerimizin de canlanacağı tahmin ediliyor.
Esad rejiminin son bulduğu Suriye, yeni döneme hazırlanıyor.
MOBİLYA VE BEYAZ EŞYA İÇİN ÖNEMLİ PAZAR
2011 öncesi Türkiye ile Suriye arasında ticaret hacmi 2.3 milyar dolara ulaşmış durumdaydı ve kısa vadede 5 milyar dolar düzeyi hedefleniyordu. Ülkemizden gıda ürünleri dışında, çimento, elektrik enerjisi, demir-çelikten inşaat ve aksamı ihracatı yapılıyordu. Suriye’de hayatın normale dönmesiyle birlikte, mobilya ve beyaz eşya ihracatı için de önemli bir pazar olacağı beklentisi hakim. Esasen Suriye, mobilya ihracatında geleneksel pazarımız konumundaydı. Ancak burada yaşanan sıkıntılar nedeniyle, rota Uzakdoğu ülkelerine yönelmişti. Şimdi yeniden komşumuzla alışveriş yapar hale geleceğiz. İç savaştan önce tekstil şirketlerimiz, ucuz ve verimli işgücü nedeniyle işletmelerinin çoğunu Suriye’ye kaydırmışlardı. Bu sürecin yeniden başlaması da mümkün. Yeni dönemde, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması bizim için önemli. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası aktörlerin Suriye halkına el uzatıp, kapsayıcı bir yönetimin oluşmasına destek vermesini bekliyoruz. Bu süreçte, Suriye halkı ve coğrafyamız için yeni fırsatlar ortaya çıkacağına inanıyoruz. Gelecekte, ülkemizde yıllarca ikâmet etmiş milyonlarca Suriyeli komşumuz olacak. Türkiye’yi sevecek, Türkçe bilecek, ülkemizde akrabaları olacak. Bu ikili ilişkilerin gelişmesine ve Suriyelilerin ülkemize turist olarak gelmesine de katkı sağlayacak. İstikrar sağlandığında, Suriye fırsatlar ülkesi olacak ve bu fırsatlara en kolay ulaşacak ülke de biz olacağız.”
AKIN AKIN DÖNECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUZ
ATO Başkanı Gürsel Baran, işgücü açısından Suriyelilerin geri dönüşü ile ilgili ise “Sığınmacılar ancak istikrarlı bir Suriye’ye dönmek ister. Mevcut gelişmeler, PYD kontrolündeki coğrafya dışındaki bölgelerin geri dönüşe müsait olacağını gösteriyor. Tabi Suriyelilerin ülkelerine dönmesiyle birlikte, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere birçok sektör önemli bir iş gücü kaynağını kaybetmiş olacak. Mobilya, tekstil ve tarım sektörlerinin etkileneceği belirtiliyor. Ancak, 13 yıldan bahsediyoruz. Ülkemizde 250 bini aşkın Suriyeli çocuk dünyaya geldi. Aileler ev aldı, işyeri kurdu. Yaklaşık 1 milyon Suriyeli çocuğun eğitim gördüğü belirtiliyor. Çocuğu okula giden aileler var. Burada düzenini kuranlar var. Dönmek istemeyenler de mutlaka olacaktır. Açıkçası, ülkemizdeki Suriyelilerin bir anda akın akın döneceğini düşünmüyoruz. Elbette kendi ülkelerinde aileleri, malları mülkleri olanlar vardır ve onlar da dönüş için harekete geçtiler zaten. Hatta burada vatandaşlık elde etmek için ev alanların, satışa geçmeleri halinde konut piyasasında satılık ve kiralık ev fiyatlarında düşüş olacağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı.