Güncelleme Tarihi:
Bu olumsuzluğu gidermek için ülkede “Doğurganlık Akademisi” konsepti oluşturacaklarını kaydeden Sönmezer, kadınlara “gençken mutlaka yumurta rezervinizi kontrol ettirin. Yanlış beslenmeyle vücudunuzda oluşan ‘hücresel çöp’ gebeliğe engel oluyor. Aman dikkat” uyarısında bulundu. Sönmezer Hürriyet’e şunları söyledi
DÜZENLİ ADETE GÜVENMEYİN
“Doğurganlığın korunması konusunda son yıllarda hastaların yararlanabileceği yöntemler önemli ölçüde artarak bu konu ile ilişkili ileri düzey teknolojiler ortaya çıktı. Bu gelişmeler ile birlikte artık üreme tıbbı ile ilgilenen biz hekimler farklı disiplinleri ilgilendiren başka noktaları da düşünmek durumuna geldik. Örneğin, insanlar sadece gebe kalabilme ile ilişkili sorun yaşadıklarında tüp bebek tedavisinden yararlanmak için ya da genç kadınlar adet düzenliği başladığında tedavi amacı ile bize başvuruyorlar. Ancak şöyle bir gerçek var ki, kadınlar doğduklarında belli sayıda bir yumurta rezervi ile doğuyorlar ve hayatları boyunca bu depodan kullanıyorlar. Bir kadının doğduğunda 1-2 milyon yumurtası varken, bu ergenliğe girdiğinde 300-400 bine, 38 yaşında ise 25 bine iniyor kadar iniyor, menopoza doğru önlenemez bir şekilde sürekli azalıyor. Yumurtalıkların hormon üretmek ve yumurta üretmek gibi birbiri ile bağlantılı iki farklı fonksiyonu olduğunu düşünürsek, ortalama 48 yaşında menopoza giren bir hastada 38 yaşında doğurganlık ile ilgili ciddi problemler yaşamaya başlıyor. Bir başka deyişle düzenli adet görüyor olmak bir kadının gebe kalabileceği ya da doğurganlığının çok iyi olduğu anlamına gelmiyor. Bu konuda hastalarımızın çok ciddi ve kapsamlı bir bilgilendirmeye ihtiyacı olduğunu fark ettik.
DOĞURGANLIK AKADEMİSİ
Sadece üreme tıbbı değil aynı zamanda, beslenme uzmanları, psikologlar, metabolizma uzmanları gibi bir çok farklı disiplin içeren bir yaklaşım ile hastaları daha doğru bilgilendirerek uzun süreçli daha doğru tedavilere yönlendirmek amacı ile “Doğurganlık Akademisi” kavramını oluşturduk. Bu konsepti akademik toplantılar, bilimsel çalışmalar ve konferanslar ile Türkiye ve dünya çapında yerleştirmek için çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Ana amaç ise hastaların çok daha kapsamlı bir şekilde ele alınacağı multidisipliler bir yaklaşımın ötesinde, tedavi şansını yitirmeden yumurtalık rezervini önceden saptayarak, erken tedavi yöntemini sağlayabilmek. Bu amaç doğrultusunda dünyada da bazı ilklerini gerçekleştirdiğimiz yumurtalık dokusunu dondurmak, özel teknikler ile bekar hastalarda yumurta dondurmak, sperm dondurmak ve embriyo dondurmak gibi ileri teknolojik imkanlardan en iyi şekilde hastaların yararlanmasını sağlamak için ileri çalışmalar planlandı. Genital organları ilgilendiren yumurtalık kisti, myom veya rahim cerrahileri geçirecek olan hastalar, kemoterapi ya da radyoterapi alacak hastalar, genetik bazı problemler nedeni ile yumurtalık rezervi düşük doğan hastalar veya herhangi bir neden bağlı olmaksızın yumurtalık rezervi azalmış olarak saptanan hastalar geleceğe yönelik doğurganlıklarını korumak amacı ile ‘Doğurganlık Akademisi’ konseptinden yarar görebilirler.
HÜCRESEL ÇÖPE DİKKAT
Bir başka önemli nokta ise stres ve beslenme. Örneğin, stres en üst düzey kadınlık hormonunu direkt olarak baskılıyor. Endüstriyel gıdalar ile o kadar kötü besleniyoruz ki hücresel düzeyde ciddi oksidatif stres oluşturan bir hücresel çöp oluşturuyoruz ve bunlar da hücresel yaşlanma ve doğurganlığın azalmasına neden oluyor. Modern yaşam tarzı içinde tedavi aşamalarında bu tip problemlerin üzerinde durulması da son derece önemli bir hale geldi.
YUMURTA REZERVİNİ KONTROL ŞART
Kadınları bilinçlendirmek lazım. Özellikle gençken yumurta rezervinin tespit ettirmek şart. Bu çok da kolay bir test. Kadınlar yıllık kontrollerine gittiklerinde kontrolleri yaptırabilirler.
BİLİMSEL DERGİDE YER ALACAK
Dünyanın en önemli bilimsel dergilerinden birine sadece kanser değil, birçok başka hastalıkta da doğurganlık problemleri oluşabileceğini ve bununla ilgili olarak kişiye özel teknolojilerin kullanım alanlarını ilgili bir yazı ile hazırlıyorum. Bu hastalıkları ne kadar erken tespit eder ve dondurma teknolojilerini ne kadar erken kullanırsak o kadar iyi sonuç alırız.”