Yeni yıl kararları geyiği

ÂDETTENDİR.

Yeni yılın ilk günlerinde böyle yazılar yazılır. Kararlar alınır.

Haberin Devamı

Kimi manalı, kimi manasız.
Kimi tutulur, kimi unutulur.
Alışkanlık işte...
Almışım kalemi elime, döktürmüşüm listemi yine...

1 2012’de ‘Yarım Kalan Hayatlar’ı uçuracağım. Şu an 26’dayız. Daha bir sürü insana dokunacağım. Sonra kendimce kurumsallaştıracağım. Nasıl yapacağımı henüz bilmiyorum. Ama onu bir bebek gibi büyüteceğim.

2 Daha teknolojik bir tip olacağım. Kendime bir site yapacağım. Sponsorlu ya da sponsorsuz. Tekliflere açığım. O sitede de son derece özgürce takılacağım. Şahane fikirlerim var.

3 Eve koşu bandı aldım. Birincisini babama vermiştim. Bir süre sonra elbise askısı oluyorlar, ikincisini Yonca’ya. Bu üçüncüsü. Ama bu sefer daha amaca yönelik davrandım. Tam karşısına flat screen televizyon aldım ve DVD. Her gün film izleyip yürümeyeni vursunlar! Başladım bile. Havalar ısınınca tekrar orman teftişlerine geri döneceğim.

Pilatese Gerda’ya gidiyorum, haftada ikiyi sabitleyeceğim. Daha fazlasına yetişemiyorum. Mümkün olanı yapacağım.

5 Evin içi bitti. Gayet iyi. İçi beni yakar, dışı sizi. Bahçe henüz istediğim gibi değil. Havalar bir ısınsın, sevgimi ve şefkatimi bahçeye de vereceğim.

6
 7 yıl sigara içmedim. Bir şekilde tekrar başladım. Henüz 4-5 tane. Ama ben kendimi biliyorum. Tıpkı hamilelikte olduğu gibi, yeniden bırakacağım. Arası yokmuş, bağımlı her zaman bağımlı. Dudağına götürdüğün anda başlıyor.

7 Ailemi ön planda tutacağım, daha fazla vakit ayıracağım. 20-29 Ocak arası mesela, 20 kişi maaile, cruise seyahatine çıkıyoruz. Miami’den kalkıyor Meksika, Jamaika, Karayipler. Hiç bu kadar uzun gidemezdim, kopamazdım, beni işten atarlar diye korkardım, böyle manyağım, artık adam gibi yıllık izinlerimi kullanacağım.

8 Doğum günü partisi yaptığımdan beri, sevgilim beni daha çok seviyor. Ayıp böyle söylemek ama yemin ederim öyle. Bu yıl daha da fazlasını yapacağım. Hediyelerle ve yaratıcı fikirlerimle onu taçlandıracağım. Doğduğuna pişman edeceğim!

Siz bu satırları okurken ben farklı ve çok bilinmeyen biriyle Paris’te röportajda olacağım. Artık her ismi ince eleyip sık dokumak istiyorum. Bana enteresan bulduğunuz ya da okumak istediğiniz insanların isimlerini yollayın. Hikâyeleri sağlam olsun, ünlü olup olmamaları çok önemli değil.

10 Mail’lerinize yanıt veremiyorum diye suçluluktan ölüyorum. Bende arası yok, ya destan yazıyorum ya hiç yazamıyorum. O kadar çok mail alıyorum ki, bunu da övünmek için değil, vicdanım rahatsız olduğu için söylüyorum. Herkese en az bir satır yazabilir miyim? Söz vermeye de korkuyorum. Ama gayret edeceğim.

11 Sizlerle daha sık karşı karşıya kalmak istiyorum. Bunun için okasyonları değerlendireceğim, birkaç ay önce Kanyon’da okurlarla buluştuğum gibi.

12 Alya’yla İstanbul keşfine daha fazla çıkacağız.

13 Aktivitelerinde de yanında olmaya çalışacağım. Ara ara okuluna da gidebilmek istiyorum.

14
 Tabii ki bir kısmını yapamayacağım. Ama bu yıl, “Yapamıyorum, yetişemiyorum, otuz bin parçaya bölünemiyorum” diye saçımı başımı yolmayacağım. Biraz daha sakin olmaya çalışacağım. Nasıl? Henüz bilmiyorum.

15 Arada “Sess” yapacağım. Bir gece gittik, o neydi öyle, inanılmaz eğlendik. Bünyenin “kopma geceleri”ne de ihtiyacı olduğunu anladım. Bu sene ruhumu gezdireceğim.

16 Şahane bir salsa hocası buldum kendime. Ders alacağım. Dans edemiyorum kompleksinden kurtulacağım. Sorun, sevgilimi nasıl ikna edeceğimde. Hiç istemiyor, ama yılmayacağım.

17 Başka da bir şey gelmiyor aklıma. Aynen devam. Herkes için 2012’nin dişi ve şefkatli bir yıl olmasını diliyorum.

Haberin Devamı

Nusret sanatçı değil zanaatkâr/images/100/0x0/55ea545df018fbb8f878d571

Haberin Devamı

NUSRET’in hikâyesini hayranlıkla okudum. İşinin erbabı insanlar, beni nedense hep mutlu etmiştir. Ama ne yalan söyleyeyim, şu ‘sanat’ kısmına takıldım. Belki o, sanat ve zanaat arasındaki farkı bilmiyor, siz neden bu yanlışı düzeltmiyorsunuz? Baklava ustası, aşçı, hattat vesaire gibi meslek adamları için kullanılır ‘zanaat’. Sanat bambaşka bir duygu ve dışavurumdur. Bunun entelektüel seviyeyle falan da ilgisi yok, ilkokul mezunuymuş diye demiyorum. Okuma-yazma bilmeyen bir ressam da sanatçıdır. Ama et ustası olmak zanaatkâr olmaktır. (İlkay E.)

- İlkay, İlkay! Vazgeç böyle kategorik ayrımlardan. İşini iyi yapan herkes, kendisini sanatçı gibi hissedebilir. Bu bir benzetme. Bizim de onlara bu hakkı tanımak ya da tanımamak gibi bir hakkımız yok. Zaten kendisinin kasap olduğunu söylüyor. Sanatçıyım demiyor, gibiyim diyor. Nasıl tutkuyla yaklaşıyorsa ressam, ben de ete benzer bir tutkuyla yaklaşıyorum diyor, demek istiyor. Bırak desin.

Yazarın Tüm Yazıları