Yeni Lira

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Dört - beş yıl var, bir enflasyon çocuğu olan ve şimdilerde yirmi yaşına gelen Yeğenim Batu'yla konuşurken kuruştan bahsetmek gafletine düştüm.

Liranın yüzde birlik ünitesiyle asla tanışmamış olan delikanlı acaip acaip yüzüme baktı ve ‘adını duydum ama ne olduğunu tam çıkartamıyorum’ dedi.

Nerede eski karpuzlar nostaljiyasından nefret ederim, fazla üstelemedim.

Onun çağındayken, harçlığım suyu çektiğinde, tramvay pasosu on beş, otobüs pasosu da yirmi kuruş olduğu için birincisiyle Kadıköy'e indiğimi söylemedim.

Bahriye kolağası maaşının çil ‘Mecidiye’lerini anlata anlata bitiremeyen ve sözü daima ‘para pul oldu’ diye bağlayan Büyükbabam'a benzemek istemedim.

Ebedi gençlik iksirini içmek hırsıyla avunuyorum ya, bir ebedi enflasyon çocuğu olan Yeğenime kuruş hakkında diskur çekmeyi kendime yediremedim.

* * *

BUNLARI hatırladım, çünkü dünkü ‘Radikal’de bir haber yayınlandı.

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel liradan beş sıfır atılarak TL'nin AB tek para birimi ‘avro’ya eşitlenmesi için kanun taslağı hazırlandığını ve enflasyonun yüzde 20 - 30'lara düşmesi durumunda da söz konusu işlemin fiilen uygulanacağını açıklamış.

Erçel açıklamasını ‘inşallah hepimiz kağıt 1 Türk lirasını kullanmak imkanı buluruz’ sözleriyle noktalamış.

* * *

KAĞIT 1 Türk lirası mı ? Bunu ben de görmedim...

Banknot olarak hatırladığım en küçük birim iki buçuk liraydı.

Sonra beş, on, elli, yüz ve beş yüzlükler vardı. Galiba altmışların ikinci yarısında da yirmilikler çıktı. Binliklerin de mevcut olduğu rivayeti ortada dolaşsa bile ben enflasyon yıllarına kadar bu efsanevi paraya hiç rastlamadım.

Ama fi tarihinde ben binliğe rastlamış veya rastlamamışım ne farkeder, bugün esas önemli olan noktayı Merkez Bankası Guvernörü'nün Türkiye'nin ciddi ciddi bir para operasyonuna hazırlandığını duyurması oluşturuyor.

Şimdi ben de Erçel'in temennisi doğrultusunda bir ‘inşallah’ diyeyim !

* * *

EKONOMİST değilim ve Cihan Harbi ertesinin o inanılmaz enflasyon Almanya'sını Erich Maria Remarque romanlarından bilsem bile, paranın değeri akşama kadar tekrar düşmeden ekmek alabilmeleri için memurlarına günde iki defa maaş dağıtan Weimar Cumhuriyeti'nin bir gecelik bir operasyonla Reich Mark'ı aniden nasıl rayına oturttuğunu açıklayabilecek maliye uzmanlığım yok.

Arjantin'de, Brezilya'da, Rusya'da sıfırları atılan birimlerin orta - uzun vadede ne tür sonuç getirdiğini tahlil edebilecek iktisat dağarcığım da yok.

Fakat yine de inanıyorum ki Türkiye'nin Gazi Erçel'in sözünü ettiği türden bir yeni liraya geçmesi mutlaka gerekli, zorunlu ve elzemdir.

Böylesine bir işlem en azından siyasi ve ruhi planda yararlı olacaktır.

Siyasi planda yararlı olacaktır, çünkü Türk lirasının doları değil ‘avro’ yu temel alması ülkemizi aidiyetini talep ettiği coğrafyaya yaklaştıracaktır.

Bu mali yakınlaşma da zincirleme bir süreçte politikaya yansıyacaktır.

Öte yandan, Büyükbabamın ‘pul’ diye küçümsediği parayı bile projektörle aratan ve artık tuvalet kağıdına dönüşen banknotlarımızın tedavülden kalkıp yerine ‘okkalı’ bir birimin cüzdanlara yerleşmesi psikolojik etki yapacaktır.

‘Avro’ya eşit bir TL ahalide bu TL'ye değer verme dürtüsünü geliştirecek ve söz konusu değerlendirme de anti enflasyonist reflekslere hizmet edecektir.

Yeğenim Batu kuruşu öğrendiği takdirde tramvay pasosuyla otobüs pasosu arasındaki beş kuruşluk fark karikatüral bir hikaye olmaktan çıkacak ve ekonominin ruhi parametresi olarak tekrar kolektif hafızaya yerleşecektir.

Kuruşu bilen ve kullanan bir halk lirayı önemseyecek, önemsenen bir lira da yeniden ‘p - a - r - a’ niteliğini kazanacaktır.













Yazarın Tüm Yazıları