Yemek öfkeyi bastırır mı?

Özge Pınar Öztekin dört yıl öncesine kadar öfke, hayal kırıklığı gibi her duyguya karşı yemeğe sığındı; ardından da vicdan azabı çekti. Ta ki sorunun gerçek nedenini öğrenene kadar...

Haberin Devamı

Yeme Bozuklukları Destek Derneği Genel Sekreteri Özge Pınar Öztekin (30), sayıları giderek artan yeme bozukluğu hastalarından sadece biri. Dört yıl önce başka sorunları nedeniyle psikolojik destek aldığı sırada aslında yeme bozukluğu yaşadığını keşfeden Öztekin, “Bir yanda tıkanırcasına yemek yemek, diğer yandan da zayıflamak gibi sabit bir fikrim vardı” diyor.
Öztekin, yemeği karnını doyurmak için değil, duygularını bastırmak için bir ilaç gibi görüyordu. Bazen de iyi giden şeyleri kutlamak, kendini ödüllendirmek için yiyordu. Canı her sıkıldığında hemen yemeğe başlıyordu. Kötü geçen bir sınav, ayrılık, anneyle kavga, babayla tartışma, tuttuğu takımın yenilmesi kısacası onu mutsuz eden her şey yemek için ‘iyi bir neden’di. Bu krizlerde lezzet, yemeğin iyi görünmesi vs. umurunda bile değildi. Önemli olan tek şey ağzını doldurup doldurup yutmaktı. Derdi, yedikçe aldığı hazla birlikte içinde bulunduğu duygu durumunu atlatmaktı. Kısacası sorunlarıyla baş etme yöntemiydi.
“Aşırı yediğim için bu kez yaşadığım mide şişkinliği, karın ağrısı, ağızdaki garip his duygularımı unutmama sebep oluyordu. Zaten o kadar yemeği hazmetmek çok zordu. Arkasından gelen ‘neden bu kadar yemek yedim, çok kilo alacağım’ pişmanlığı, vicdan azabı ve utanma da öyle” diyor.
Bir yandan da bu ataklardan utanıyor, tıkanırcasına yerken eski eşi, arkadaşları, anne-babası dahi görsün istemiyordu. Haliyle bu hem sosyal hem de iş hayatını etkiliyor, kilo almaya devam ediyordu. Denediği çeşit çeşit diyet listesi, ilaç vs. 10-15 kilo verdirse de sorunun kökenine inemediği için benzer atakları sürekli yaşıyordu.
Neyse ki Öztekin aldığı terapilerle sorunun büyük oranda üstesinden gelmeyi başardı. Şimdi benzer sıkıntıları yaşayanlara destek oluyor. “Birçok kişi yeme bozukluğunun farkında bile değil. Hoş kendi başına bunu keşfetmesi de kolay değil. Ancak ben destekle başardım. İtiraf edeyim ki hâlâ bazı anları yemekle ödüllendiriyorum. Ancak sosyal hayatımı, duygu durumunu etkileyecek, kendimi kötü, pişman, mutsuz hissettirecek kadar değil” diyor.

Haberin Devamı

Yeme bozukluğu anoreksiyadan ibaret değil
Feyza Bayraktar (Yeme Bozuklukları Destek Derneği Başkanı-Klinik Psikolog):

Haberin Devamı

Yeme bozukluklarında belirleyici faktör ne kişinin kilosu ne de az ya da çok yemesi. Kişinin yemekle olan ilişkisi önemli. Yeme bozukluğu denildiği zaman insanların aklına hep anoreksiya nervoza (aşırı zayıflık hastalığı) geliyor. Oysa yeme bozuklukları bir tek anoreksiya nervozadan ibaret değil ve sanıldığından çok daha fazla sayıda insanın sorunu. Dernek olarak onlara dektek olacağız.

Yazarın Tüm Yazıları