Borsada ‘sabır testi’ sürüyor

Borsa İstanbul pandemiden sonraki en uzun düzeltme sürecini yaşıyor. Temmuz 2024’te BIST100 Endeksi 11.250 seviyesini test ettiğinden bu yana yedi ay geçti. Aralık 2024’ten günümüze kadar geçen sürede ise 700 puanlık bir bantta yatay seyir var. Zirveden dolar bazında yüzde 23, TL bazında yaklaşık yüzde 15’lik bir geri çekilme söz konusu. Yön arayışı ve sıkışma, sabırları zorluyor. Piyasayı taşıyacak ve olumlu fiyatlamaya konu olabilecek beklenti ihtiyacı sürerken dış piyasalardan olumsuz ayrışma devam ediyor. Dış borsalardaki çıkış trendlerine BIST100 Endeksi tepki vermiyor.

Sorunun kaynağına bakıldığında para girişindeki yetersizlik, ilk sebep olarak görülüyor. Yerli ve yabancı yatırımcının yüksek faiz nedeniyle hisse senetlerine ilgisi zayıf. Mevduat ve tahvil bonoya yönelmiş durumdalar. Yayınlanan 12/2024 dönem bilançoları ise şimdiye kadar hisse bazlı bir hareketlenmeye neden olmadı. Geçtiğimiz dönem bilançoları için de aynı durum geçerli. Ekonomideki yavaşlama ve enflasyon muhasebesi bilanço kârlılıklarını azalttı. Borsada bu gibi uzun düzeltmeler sonrası hareket, çoğunlukla yukarı ve sert oldu. Ancak süreç uzayınca bu günlerde “Çıkamayan borsa düşer” anlayışı güçlenmeye başladı.

ŞUBAT ENFLASYONU ÖNEMLİ

Borsa nasıl yükselir diye ileriye yönelik projeksiyon yaptığımızda faiz düşüşü ilk sırada yer alıyor. Bunun yolu da enflasyondaki gerileme ve buna bağlı olarak TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesinden geçiyor. Ocak ayında enflasyon (TÜFE) beklentilerin üzerinde geldi. Şubat ayı için de yüzde 3-4’lük enflasyon beklentileri var. Enflasyon yüksek seyrini korurken TCMB faiz indirmeye devam edebilir mi? Veya sonraki aylarda enflasyon hızındaki düşüşü bekler mi? Piyasanın önünde böyle bir ikilem var.

Bir görüş, “TCMB zaten yıl genelinde enflasyonda yavaşlama beklediği için faizi düşürmeye devam edebilir” diyor. Diğer görüş ise “6 Mart toplantısında bekler, sonraki aylarda faiz indirimlerine devam edebilir” tarafında. TCMB Başkanı Fatih Karahan son enflasyon raporu sunumunda renk vermedi ve “Oto pilotta değiliz” dedi.

SON ÇEYREK BİLANÇOLARI UMUT VERDİ

Gündemi gözden geçirdiğimizde borsada mevcut görünüm bir süre daha korunacak gibi. Henüz çok fazla bilanço açıklaması olmadı ama yayınlananlardaki görünüm son çeyrekte bir toparlanmanın olduğu yönünde. Geçen yıla göre performans düşük, ancak 9 aylık bilançolara göre daha iyi. Ayrıca 2025 yılı ara dönemlerde enflasyon düzeltmesi olmayacak. Bu durum bilanço kârlarını artırıcı bir etki yapabilir. Hali hazır açıklanan bilançolar, 28 Şubat’ta açıklanacak Türkiye’nin 2024 yılı 4’üncü çeyrek büyüme verisi (GSYH) için olumlu bir sinyal olabilir. Piyasa beklentisi de biraz yükseldi. 3’üncü çeyrekte büyüme beklentisi yüzde 2.1 idi, 4’üncü çeyrek için piyasa beklentisi yüzde 2.9’a yükselmiş durumda. Ekim ayından bu yana sanayi üretiminde artan bir ivme var. Yine de gerçekleşmeleri görmek gerekir. Borsa üzerindeki baskı azalırsa bilanço sonuçlarına bağlı hisse bazlı hareketlilik artabilir. Gündem ve beklenti ihtiyacına bağlı olarak temkinli görünüm sürüyor.

YABANCILAR TEKRAR ALIMA DÖNDÜ

Hisse senetleri ve tahvil bonoda yabancı işlemlerinin yakın takibi sürüyor. TCMB tarafından açıklanan 14 Şubat ile biten haftadaki verilere göre yabancı yatırımcılar; 108.4 milyon dolarlık hisse senedi, 1.851 milyon dolarlık tahvil bono alımı yaptılar. Bir önceki hafta hem hisse senedi hem de tahvil bonoda satıcı konumundaydılar. Özellikle tahvil bonoda alım satımlarda hacim oldukça büyüdü. Son açıklanan veri, tahvil bonoda son 9 ayın en büyük alımı. 7 Şubat haftasında tahvil bonodaki yaklaşık 1.5 milyar dolarlık satış ise son dört ayın en yüksek satışıydı. Bu ölçüde bir hafta ara ile farklı tavır gerektirecek bir gündem değişikliği yoktu. Hisse senetlerindeki net alım ve satımları rakam olarak kayda değer bir tutar değil. ‘Tahvil satıp hisse alıyorlar’ gibi bir durum da yok. Bu aşamada ‘Yabancılar da trade amaçlı işlemlere yöneldi’ gibi bir yorum getirmek yerinde olacak.

14 Şubat haftası için diğer önemli gelişme TCMB rezervlerinde görüldü. TCMB net ve brüt rezervleri rekorlar kırmaya devam ediyor. Brüt rezerv haftalık bazda 5.6 milyar dolarlık artışla 173 milyar doları geçerken swap hariç net rezerv 71 milyar dolar oldu. Rezerv artışında altın fiyatlarındaki yükselişi de dikkate almak gerekir. Bankalar yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 1.6 milyar dolarlık artışla 170 milyar dolara ulaştı.

Kur korumalı mevduattaki düşüş ise hızlandı ve 919 milyar TL’ye geriledi. Kur korumalı mevduatta düşüş sürdükçe bankaların döviz mevduatını artıyor olması önemli bir ayrıntı. KKM bu yıl sonlanacak, uzun vade ve tüzel kişilere kapatıldı. Bu açıdan burada dövizde tutulan tasarrufların bir kısmının bankalara döviz mevduatı olarak geçtiği gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Döviz kurlarında ise tedrici bir yükseliş var. Ancak yüksek faiz ortamının korunuyor olması ve TCMB rezervlerinin hiç olmadığı kadar yüksek noktalarda bulunması, olağandışı bir gelişme olmadığı sürece kurlar üzerinde baskılayıcı bir etken olarak duruyor. Rezervlerin ve kurların bu görünümde olmasında ana etkenlerden biri yüksek faiz ve TL’ye olan ilgi elbette.  

DIŞARIDA TRUMP RÜZGÂRI DEVAM EDİYOR

Dış piyasalarda Trump etkisi sürüyor. 5 Kasım’dan bu yana hep gündemde kaldı. Açıklamaları ve icraatlarıyla piyasalar açısından öngörülmesi zor bir risk olarak ‘başrol’ oynamaya devam ediyor. Açıklamaları bazen iyimserlik verse de ağırlıklı olarak gerilimi artırıcı yönde.

Trump; Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski için diktatör derken Ukrayna’da seçim kazanmanın vaktinin geldiğini söyledi. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı bitirmekten söz ederken Zelenski’yi dışarıda tuttu. Ayrıca otomobil ve ilaç için yeni gümrük tarifelerinden söz etti. AB de buna karşılık vereceğini söyledi. Trump politikalarıyla ABD ve Avrupa’da enflasyon beklentileri yükselmeye başladı. Bu durum merkez bankaları faiz kararları üzerinde etkisini gösterebilir. St. Louis Fed Başkanı Alberto Musalem, enflasyon hedefe ulaştığına emin olana dek faizlerin kısıtlayıcı alanda kalması gerektiğini belirtti. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise ABD Merkez Bankası’nın 2025’te faiz oranlarını iki kez düşürmesini beklediğini ancak bu tahmine ilişkin belirsizliğin arttığını söyledi.

Özellikle faiz indirimi konusundaki tavrı net olan Avrupa Merkez Bankası için de bir tereddüt oluşmaya başladı. Bu durum Euro’da hafif bir değerlenmeye neden oldu. Borsalara ise kâr satışları geldi ve biraz da derinlik kazanmaya başladı. Avrupa ve ABD’de açıklanan bilançolar borsalar üzerinde etkili oluyor. Ayrıca Çin ve Hong Kong borsalarındaki cuma günkü çıkışta Alibaba’nın beklentilerin üzerinde kâr ve gelir artışı açıklaması etkili oldu. Japonya’da ise enflasyonun (TÜFE) yükselerek yüzde 4’e ulaşması faiz artırım beklentilerini artırdığı için Tokyo Borsa’sında daha zayıf bir görünüm hakim.

Diğer piyasa parametrelerine bakıldığında düşen petrol ve yükselişini sürdüren altın fiyatları dışında çok belirgin bir hareket görülmüyor. ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4.42, Euro/dolar paritesi 1.0460, dolar endeksi 106.61, brent petrol 73.90 seviyelerinde seyrediyor. Bugünkü Almanya seçimleriyle önümüzdeki hafta Euro Bölgesi, Almanya, Tokyo enflasyon verileri yakından takip edilecek gelişmeler arasında olacak.

BORSA DESTEKLERE YÖNELDİ

Borsada çıkış denemeleri güç kazanamayınca destek noktalarına yönelim başladı. İlk destekler 9.470-9.450 seviyelerinde bulunurken sonraki destekler 9.200 ve 9.000 bandında. Olası tepki alımlarında ilk dirençler 9.900-9.950 ve 10.100 seviyelerinde. Endekste sert düşüşe bağlı olarak destek seviyelerinde tepki alımları gelse de yükseliş denemelerinin güç kazanma olasılığı zayıf görülüyor.

ALTINDA KÂR SATIŞLARI SIKLAŞTI

Yeni zirve denemeleriyle çıkışını sürdüren altın fiyatları Trump menşeili politika ve söylemlerle “güvenli liman” ihtiyacından besleniyor. Ancak son günlerde sıklaşan kâr satış denemeleri direnç seviyelerinin geçilmekte zorlanıldığı izlenimi veriyor. Çıkış trendi gücünü korumakla birlikte bu görünümde kısa ve orta dönem primli bir yatırım aracı olmasının da etkisi var. Yabancı yatırım bankaları 2025 yılı altın fiyat hedeflerini 3.000 doların üzerine çekmiş durumda. Goldman Sachs, merkez bankası talebindeki büyümenin devam etmesi nedeniyle 2025 sonu için altın fiyatı tahminini ons başına 2.890 dolardan 3.100 dolara yükseltti. Diğer yandan merkez bankalarının altın alımlarını sürdürdüklerine dair haber akışları devam ediyor. Teknik olarak bakıldığında uzun dönem için; ons/dolar bazında 2.970-2.980 seviyeleri ilk dirençler olarak görülürken gram/TL bazında ilk dirençler 3.600-3.650 seviyelerinde bulunuyor. Çıkışın devamı için bu seviyelerin aşılması önemli olacak. 

Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.