Trump: 0 Şi: 1
GEÇEN hafta yazarken içime bir kurt düşmüştü.
Şu gümrük vergileri meselesi...
“Adam haklı” demiştim.
Sonuçta Amerika’nın borcu almış başını gitmiş, her sene ticaret açığı veriliyor, milyonlarca iş buhar oluyor, en kritik teknolojiler Çin’e kaptırılıyor, dünya Çin’e bağımlı hale geliyor.
Trump’ın teşhisine de attığı adıma da hak vermiştim.
“Müzakere yok” dedikçe, “Ölürüm de dönmem” diye direttikçe, “Dayanın” diye mesajlar verdikçe Trump bu işte ciddi demiştim.
Demez olaydım, hak vermez olaydım.
Önce geçen haftaki yazının çıktığı gün Çin harici tüm ülkelere yönelik ek vergileri dondurdu. Herkese yüzde 10 yazdı.
Sonra da Çin’e yönelik vergilerden akıllı telefonları, bilgisayarları, çipleri ve diğer elektronik ürünleri muaf tutacağı ortaya çıktı.
Ama neden? Birkaç sebep sayabiliriz belki.
- Piyasalar çöktükçe çöktü.
- Trilyon dolarlar eridi.
- Buhran dönemi gibi kayıplar yaşandı.
- Halk politikayı satın almadı.
- Amerikan tahvilleri fırladı.
- Sermaye homurdanmaya başladı.
Tamam iyi de Trump devrim sözü vermemiş miydi?
Vergileri açıkladığı günü “Amerika’nın Kurtuluş Günü” ilan etmemiş miydi?
“Dayanın, zafer bizim olacak, geriye dönüp baktığınızda ‘Adam haklıymış’ diyeceksiniz” dememiş miydi?
Evet demişti...
Yine dönüp dolaşıp aynı yere geldik.
Ya Trump kafasındaki fikirleri altında çok bir temel olmadan, arkasında pek bir destek olmadan, önünde çok bir vizyon olmadan hayata geçiriyor.
Ya da Trump anlaşma sanatının kitabını yazıyor, kıvrak çalımlarla rakip ülkeleri bir sağa bir sola yatırıyor, bizim göremediklerimizi görüp, düşünemediklerimizi düşünüyor.
Beyaz Saray’a göre ülkeler anlaşma yapmak için sıraya giriyor, Trump’a göre liderler birbiri ardına arayıp Trump’ın “ardını” öpüyor.
Herkes Trump’ın peşinde ama Trump ise sadece “o”nun.
Şi beni arasın, Şi bana ulaşsın.
Haftalardır dilinde tüy bitti Trump’ın.
O telefon da bir gelmiyor.
Şi...
- Trump ne yaptıysa karşılığını verdi.
- Kışkırtmaya gelmedi.
- Kendini ağırdan sattı.
Ve sonunda Trump’a geri adımı attırdı.
Sizi bilmem ama... Trump’ın doğru başladığı maçta Şi’nin soğukkanlı futboluyla durum 1-0 olmuştur.
TRUMP MI BÜYÜK ANAYASA MI
TRUMP’ın ABD Anayasası ile imtihanlarını bir süredir yazıyorum.
İnsanların evlerinden, sokaklardan mahkeme kararı olmaksızın toplanması ve apar topar sınır dışı edilmesi vakaları iyice arttı.
Bu işin bir yerde baş ağrısı olacağı açıktı.
Hatırladınız mı...
Trump, El Salvador Devlet Başkanı Bukele ile bir anlaşma yapmıştı.
Cüzi bir miktar karşılığı Trump’ın yolladığı “suçlular” Bukele’nin en azılı katilleri tuttuğu devasa hapisaneye gönderilecekti.
Geçen ay Trump’ın ekipleri Washington yakınlarında oturan Kilmar Armando Abrego Garcia’yı tutukladı, birkaç gün sonra da uçağa koyup ülkesi El Salvador’a yolladı.
Sebep?
Ölüm çetesi MS-13’ün üyesi olmak.
Garcia’nın ABD vatandaşı bir eşi ve 5 yaşında bir çocuğu var.
Trump yönetimini dava ediyor eşi.
Mahkeme “Tutuklama yasadışıdır” diyor ve Trump’a “Garcia’yı geri getir” emri veriyor.
Trump reddediyor.
Bir o temyiz bir bu temyiz derken Anayasa Mahkemesi de 9’a 0 oyla “Garcia’nın geri getirilmesini kolaylaştır” hükmü veriyor.
İki gün önce Bukele, Oval Ofis’teydi.
“Bir teröristi ABD’ye nasıl sokayım” dedi.
Trump yönetimi zaten yanaşmıyor.
Trump, Anayasa Mahkemesi’ni mi dinlemiyor?
Washington’da şu an en hararetli tartışmalardan biri bu.
Daha üç ay dolmadan bir anayasa krizi daha çıktı.
Böyle giderse 4 yıl boyunca iş “Trump mı büyük anayasa mı” meselesine dönecek.
SAĞLIKLI YAŞAMIN SIRLARI
AMERİKA’da başkanlar her sene yıllık sağlık kontrolünden geçer.
Trump da geçenlerde hastaneye gitti. 5 saat falan kaldı.
Tepeden tırnağa kontrol etmişler.
Hastane de askeri hastane. Albay verdi Trump’ın notunu.
“18’lik genç delikanlı gibi” diyor albay.
Bir de raporuna baktım. İnsan kendi kendine diyor ki... Yahu bu başkan turp gibi. En az 100’üne kadar yaşar.
Neymiş peki bunun sebebi Albay’a göre.
- Aktif yaşam tarzı var.
- Çok sayıda toplantıya katılıyor.
- Etkinliklere gidiyor.
- Basının karşısına geçiyor.
...Ve en önemlisi “Golf turnuvalarında sık sık zaferler kazanıyor.”
İşte bu... Sağlam kafa, golf turnuvalarında sık sık zaferler kazanan vücutta bulunurmuş.
IN OUT
ESKİDEN magazin programlarının olmazsa olmazlarındandı...
O haftanın trendleri ve artık havası geçmişleri seçilirdi.
Trump birkaç gün önce Beyaz Saray’a kocaman bir tablo astırmış.
Geçen sene Pensilvanya’da ölümden döndüğü mitingde çekilen “o an”.
Astırdığı yerde kim vardı derseniz...
Trump’ın derin nefret dolu hisler beslediği Obama’nın ta kendisi.
Nostalji değil mi?.. Biz de yapalım: Haftanın In’i Trump / Haftanın Out’u Obama.
GERİ DÖNDÜ
YILLARDIR “çok bozdu” dedirtmişti.
İlk sezonlarındaki o rahatsız edici gerçeklikleri yüze çarpma stili, fütüristik fikirleri, özgünlüğü kalmadı diye hissettirmişti.
Black Mirror’dan bahsediyorum.
Dizinin geçen hafta yeni sezonu yayınlandı.
Harika olmuş.
Her gece bir bölüm izlettiriyor.
Yine insanı alıp “Bu teknoloji insanlığı hangi karanlıklara götürecek” düşüncelerine salıyor.
Özlediğimiz dizi geri dönmüş.
