Paylaş
O dünyada Trump Putin’i çok seviyor, Putin de onu.
Kendisi defalarca söyledi bunu. Ve dedi ki “İşte bu yüzden ben Ukrayna-Rusya savaşını 24 saatte bitiririm.”
24 saati bırak 24 günden fazla geçti Trump geleli.
Nihayet aradaki karşılıklı sevgiye dayanamayıp telefonda görüştüler geçenlerde.
Trump “3 saat falan konuştuk” dedi. Savaşı bitirmeye karar vermişler. Müzakerelere derhal başlamada mutabık kalmışlar. Ha bir de en kısa zamanda buluşalım demişler.
Muhabbetleri bol olsun olmasına da... 3 yıldır burnundan kıl aldırmayan Putin’in kafasına taş mı düştü?
Taş düşmedi ama talih kuşu kondu.
O kuşun saçları sarı, adı da Trump.
Trump dahiyane stratejisini açıkladı:
1- Ukrayna kaybettiği toprakları geri alamayacak.
2- NATO üyeliği verilmeyecek.
3- Zelenski seçime gidecek.
Nedeni de şuymuş: “Rusya bu topraklar için savaştı. Çok adam kaybetti.” Bunu neden daha önce kimse düşünemedi acaba?
Peki Gürcistan’a giren, Kırım’ı ilhak eden, Ukrayna’yı işgal eden Putin’e güveniyor musunuz?
Ona da cevap verdi: “Putin’in barış istediğine inanıyorum. Bana öyle söyledi.”
Putin öyle söylediyse tamam.
Yahu Sayın Başkan... Toprakları verecek, NATO işini bırakacak, Zelenski’yi gönderecek olduktan sonra Biden’la da gayet anlaşırdı Putin.
Trump, Putin’i ürkütmemeye, yumuşatmaya, yanına çekmeye çalışıyor. Yalnız biri Başkan’a şunu hatırlatmalı...
Ayıyla dansa kalkarsan dansın ne zaman biteceğine ayı karar verir.
Daha ilk günden elindeki bütün kozları harcarsan, psikolojik üstünlüğü karşı tarafa verirsen, yanındakini satarsan nasıl olacak bu işler?
Trump’ın Savunma Bakanı Hegseth diyor ki... “Başkan dama oynamaz satranç oynar.”
Dikkat et Sayın Başkan. Putin ile satranç oynayayım dersin, bir bakmışsın Rus ruletine dönmüş.
OMURGA YOKLAMASI
TRUMP...
-Avrupa’yı umursamayıp Rusya ile yakınlaşıyorken...
-Avrupa’yı Ukrayna barışında yok sayıyorken...
-Avrupa’daki NATO korumasını sorguluyorken...
AVRUPA...
-Trump’a karşı çıkamazsa...
-Kaderini kendi belirlemezse...
-Askeri olarak dişini gösteremezse...
Artık en yakın zamanda bir omurga tomografisi gerekecek.
BİZ AYRILAMAYIZ
GEÇEN hafta bu köşede okumuştunuz...
Elon Musk’ın “Gölge Başkan” gibi görülmesinden, sürekli manşetlerde olmasından, hatta Oval Ofis’teki masasına layık görülmesinden pek bir rahatsız Trump.
Öyle ki Musk en sonunda patlatmıştı bombayı. “Seni heteroseksüel bir erkeğin sevebileceği kadar çok seviyorum” diye.
Washington’da kazan kaynıyor. Kazan kaynadıkça bu ilişkinin dibi de tutmaya başlıyor. Geçenlerde Trump ve Musk yan yana oturmuş röportaj verdiler.
Trump çıkardı ağzındaki baklayı... Biz de öğrenmiş olduk Musk’ın etekleri ne kadar tutuşmuş.
Başkandan dinleyelim: “Elon beni aradı ve dedi ki... Biliyor musun, bizi ayırmaya çalışıyorlar.”
Röportajı dinlerken istemsizce bastım kahkahayı. Bu ilişki iyice liseli aşıklara dönüştü.
Bu Musk, yakında geceleri Beyaz Saray’ın kapısına dayanıp Zeki Müren açmasa bari.
Biz iki çılgın sevgiliyiz / Delicesine sevdalıyız / Öyle büyük ki bu sevgimiz / Biz ayrılamayız biz ayrılamayız...
GİZLİ AŞK AÇIK SKANDAL
ASHLEY St. Clair. 26 yaşında. Trumpçılara hitap eden bir influencer.
Muhafazakâr aile değerlerine oynayan, bekar annelere nefret kusan, her konuda ahlak bekçiliği yapan Ashley, geçenlerde X’te bir açıklama paylaştı: “Beş ay önce dünyaya bir bebek getirdim. Babası Elon Musk.”
Herkes şok tabi.
Olay şu...
Her şey iki yıl önce başlıyor.
Elon, Ashley’e DM’den yürüyor.
Gel zaman git zaman bunlar birlikte takılmaya başlıyor.
Elon, Ashley’e Manhattan’dan aylığı 40 bin dolarlık bir daire tutuyor.
Ama Ashley hamile kalınca güya kimseye söylemesine, hatta evden çıkmasına izin verilmiyor.
Çocuk doğunca Elon, doğum sertifikasına adını bile yazdırmıyor.
Doğumdan sonra 5 ay geçiyor, Elon’dan ne ses var ne seda.
Ashley de Sevgililer Günü’nde yapıştırıyor açıklamayı.
Bir de X’te Elon’ı kovalıyor: “Elon, günlerdir seninle iletişim kurmaya çalışıyoruz. Bize ne zaman cevap vereceksin?”
Of of of... Olaylar fena karışık.
Brezilya dizilerine sesleniyorum. Hiç uzağa gitmeyin. Elon’un maceralarından 10 sezonluk konu çıkar size.
HER DAİM MAĞDUR
ŞAKA değil, fıkra değil, gerçek bir olay anlatacağım.
Olay yeri Miami. Olayın başrolü 27 yaşında, Mordechai Brafman isimli bir Yahudi. Yahudi olmasının ne önemi mi var? Devam edelim...
Aracından çıkıyor, yarı otomatik tüfeğiyle yoldan geçen başka bir araca ateş açmaya başlıyor. Tam 17 kez sıkıyor. Polis gözaltında soruyor: Niye yaptın? Diyor ki: “İki Filistinli gördüm. Vurup öldürdüm.”
Vurduğu Filistinliler falan değil. Baba-oğul İsrailli turist çıkıyor. Bu tatsız fıkra gibi olay daha da devam ediyor. Brafman’ın öldürdüğünü sandığı İsrailliler yaralı kurtuluyor.
Oğul ilk iş hastaneden Facebook paylaşımı yapıyor. “Yahudi karşıtı saldırıya maruz kaldık. Araplara ölüm.”
Vuran siz, vurulan siz, mağdur yine siz.
Pes.
Paylaş