Paylaş
İlkinde Trump çıkıp demişti ki... “Gazze’yi biz devralacağız. Filistinlileri süreceğiz. Gazze’yi Akdeniz’in incisi yapacağız.”
Hemen sonrasında İsrail, ateşkesi bozdu.
Az da olsa artan gıda, içecek, ilaç akışı durdu.
Katliam daha da şiddetli devam etti.
Gazze davası da Filistin’in geleceği de hiç bu kadar karanlık görünmemişti.
*
Aradan aylar geçti...
Ve bu sefer kendimi Netanyahu’nun karşısında bulduğumda işler daha farklıydı.
Acıyı, kanı, gözyaşını dayanılamayacak noktalara getiren Netanyahu, dünyanın gözünde artık bir paryaydı.
BM’de boş koltuklara konuşan Bibi, İngiltere, Fransa, Kanada ve daha birçok Batılı destekçisini de kaybetmişti.
Kendi ağzından duyun bir de... “7 Ekim’den sonra pek çok lider İsrail’e destek vermişti ama bu destek artık buharlaştı.”
İşte o buharlaşan destek, Bibi’yi 8 ayda 4’üncü kez buraya getirmişti.
*
Bu sefer Gazzelileri sürecek, İran’ı bombalayacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şikâyet edecek yüzü yoktu.
Tek bir şey kabul görecekti...
O da Trump’ın barış planını kabul etmek.
Başkan daha birkaç gün önce Türkiye ile birlikte 8 Müslüman lideri toplamış, planını anlatmış, destek almıştı.
Bibi’nin “kabul ediyorum” demekten başka lüksü yoktu.
Öyle de oldu.

*
Şimdi...
Trump’ın 20 maddesine bakınca canı sıkılanlar, morali bozulanlar, “pes mi ettik” diye isyan edenler çok var.
Duygu durumunu, hisleri, tepkiyi anlamamak mümkün değil.
O zaman Gazzeliler açısından bir bakalım...
Bu plan müspet midir?
*
-Gazze ve Filistin’in ilhakının reddedilmesi.
-Derhal çatışmaların bitmesi ve yardım geçişlerinin hızlandırılması.
-Zorla göçün tarihe karışması.
-Müslüman ülke askerlerinin güvence sağlaması.
- Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının tanınması.
Şayet bu maddeler kayda geçirilecek ve uygulanacaksa benim tek itirazım yok.
Ters gelen maddeler yok mu?
Var.
Her ne kadar Gazze’nin yerel yönetimi Gazzelilere verilecek dense de Barış Kurulu adında bir çatı yönetim ve kurul başkanının Trump olması can sıkabilir.
Hele hele Irak’taki katliamın baş sorumlularından Tony Blair’in Gazze Valisi gibi takılacağı bir senaryo kabul edilemez.
*
Peki bu katliama “son” veren bir anlaşmanın tamamen Hamas tarafından dikte ettirilme şansı?
Sıfıra yakın.
Hamas’ın Gazze yönetiminde yer alma şansı?
Onun da çok farklı olduğunu söyleyemem.
Bu ihtimalin arkasında duran Arap ülkesi yok.
*
Peki...
Bu plan reddedilirse ufukta Gazzelileri kurtaracak bir çözüm görünüyor mu?
O da yok.
İsrail ve ABD ile savaş kapıda mı?
Onun da ihtimalli olduğunu sanmıyorum.
*
Bu noktada bakmak gereken şey eldeki güç ve kozla en fazla ne kadar taviz elde edilebilir?
Bana öyle geliyor ki...
İsrail askeri gerçekten de plandaki gibi tamamen Gazze’den çıkacaksa, Gazze ve Batı Şeria ilhak edilmeyecekse, Gazzeli çocuklar artık ölmeyecek ve yemek yiyebilecekse, Gazze’nin yönetimi bu süreçten sonra Gazzelilere dönecekse...
Gidilecek yol artık belli gibi.
*
Bir de şunu söylemek lazım: Gazze’de barış, burada alacağımız aktif rol, Trump’ın ödülüne kavuşması ve Washington’daki İsrail gerginliğinin yatışması...
Şu “Hani n’oldu o iş” denilen birçok kapıyı açar.
Yoksa bu halde yüzüp yüzüp İsrail engeline takılacağız.

DİKKAT DEVLET KAPANABİLİR
AMERİKA’yı yakından izleyen ya da burada yaşayan gazeteciler için gelenek haline gelmiştir “devletin kapanması” haberleri.
Yine o büyük gün
geldi çattı.
Eğer Trump ve Demokratlar anlaşamazsa bugünden itibaren hükümetin bütçesi bitiyor.
Devlet, çalışanlarına maaş ödeyemiyor.
Yani aciliyet dışındaki tüm hizmetler duruyor.
Kadrolu memurlar ücretli, kadrosuzlar ücretsiz eve dönüyor.
Kaos demek, zarar demek, ekonomiye
risk demek.
“Aman canım yine son anda çözerler” dediğinizi duyar gibiyim.
Ama ben Başkan Yardımcısı Vance’in yalancısıyım...
O da dedi ki... “Kapanmaya doğru gidiyoruz.”
Ben bu satırları yazdığım anlarda hâlâ ortada bir çözüm yok.
Siz bu satırları okuduğunuzda ise Trump’a çözmesi gereken yepyeni bir savaş daha çıkmış olacak.
Cumhuriyetçi-Demokrat savaşını çözse 8’inci barış sayılır mı dersiniz?

YARGILAMALAR BAŞLASIN
Hatırlıyor musunuz?
Daha geçen hafta ne okumuştunuz?
Trump, Adalet Bakanı Pam’e veryansın ediyor.
Benim canımı yakan rakiplerim hala elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Nerede bu iddianameler demişti.
Hah...
İşte ilk iddianame geldi.
Eski FBI Direktörü James Comey.
Kimdir Comey, necidir, ne günahı vardır?
Comey, Trump’a karşı 2017’de Rusya soruşturmasını açan kişiydi.
Bu soruşturmadan Trump’ın ilk dönemi heba olmuştu.
İddianame “Senato oturumunda yalan ifade verme ve adaleti engelleme” suçlarından.
Çok büyük bir dava mı?
Değil ama sembolik.
Trump’a dokunana dokunulacak gibi duruyor.
Nereden mi biliyorum?
Kendi söyledi de oradan: “Sırada başkaları var.”

BEN NE YANGINLAR GÖRDÜM
Trump-Netanyahu basın toplantısı Beyaz Saray’ın ana binasındaki Devlet Yemek Odası’nda yapıldı.
Odadan çıktım, ana kapıya yürüyordum.
Bir de sağımdaki duvarda ne göreyim?
Trump’ın geçen sene suikast girişimine uğradıktan sonra ortaya çıkan “FIGHT, FIGHT, FIGHT” pozu.
Ne yalan söyleyeyim...
Tam “ben ne yangınlar gördüm” havası, “buralara kolay gelmedik” anlamı veriyor.
Mücadeleyi hatırlatmak iyidir.
Benden geçer not aldı.

Paylaş