Yasemin Fatih Amato

Evde kendi toniğinizi hazırlamak ister misiniz?

8 Şubat 2022
Temizleme kremleri ve losyonlar, sabunlar veya jeller ciltteki yağı (sebum, yağ, makyaj artıkları) ve suda eriyebilen maddeleri çözdükten sonra, kir ve keratin pulları gibi erimeyen maddeler tonikle silinirken temizlenir.

Tonikler gözenekleri sıkıştırır. Aslında gözeneklerin kas yapısı olmadığı için açılıp kapanması veya sıkışıp gevşemesi söz konusu değildir. Ölü doku artıkları, sabun artıkları ve kir, ciltteki gözenekleri tıkayarak açılmasına neden olur. Toniklerin içinde bulunan maddeler cildi biraz tahriş ettiği için dokular hafifçe şişer. Bu tepki gözenekleri geçici bir süre için sıkıştırır.

Tonik seçimi nasıl yapılmalıdır?

Tonik seçerken dikkatli olmak gerekir. Bazı tonikler alkol içerir. Akneli, genç ve çok yağlı ciltlerde hafif alkollü tonikler tercih edilebilir, ama genelde alkolsüz tonikleri tercih etmek gerekiyor. Kullanımdan sonra hafif bir yanma ve ferahlık hissi oluşur. Bu his kısa sürede etkisini kaybeder. Tonik uyguladıktan sonra cildinizde aşırı yanma, kızarıklık, kuruluk ve kaşıntı meydana geliyorsa kesmelisiniz.

Tonik cilde nasıl uygulanır?

Cildinizi temizledikten sonra (jel, sabun veya losyonla) temiz bir makyaj pamuğunu tonikle ıslatın. Çizmeden ve bastırmadan yavaşça cildinizin üzerinde gezdirin. Pamuğun üzerinde makyaj artıkları görürseniz işlemi tekrarlayın. Cildinizin temiz olduğuna eminseniz artık nemlendiricinizi sürebilirsiniz.

Evde yapabileceğiniz kolay tonik tarifi

Greyfurtu kabuğuyla beraber küçük küçük doğrayın, maydanozları ince ince kıyın. İkisini beraber suyun içine koyun ve 5 dakika kaynatın. Süzgeçten (ya da tülbentten) geçirdikten sonra şişe içinde buzdolabında saklayın. Bu formül lekeli ciltlerde çok etkilidir.

Hassas ciltler için tonik tarifi

Yazının Devamını Oku

Doğal olsa da selülite teslim olmanıza gerek yok!

30 Ocak 2022
Selülitle mücadele, modern kozmetiğin en önde gelen konularından biridir. Çeşitli kremler, cihazlar, selülit masajları, diyet önerileri bunların arasında yer alır. Ama mezoterapinin bu alanda çözümü daha hızlı ve kolaydır.

Mezoterapi ile selülit tedavisi nasıl olur?

Mezoterapi sadece selülitle mücadelede değil, tıbbın birçok alanında oldukça iddialı bir alternatif tedavi tekniğidir. Anavatanı Fransa olan mezoterapi, bugün bütün dünyada kabul görmüştür. Türkiye’de de bir mezoterapi derneği kurulmuştur. Fransa’da birçok hekim, hastalarını bu yöntemle tedavi etmektedir. Daha az ilaçla daha aktif tedavi anlamına geldiği için, Fransız sigorta şirketleri bu yeniliği desteklerken, ilaç sanayi mezoterapiye karşı çıkmaktadır.

Selülit konusunda mezoterapinin nasıl uygulandığına gelince;

Mezoterapi, 4 mm’lik özel iğneler ve bir enjektör yardımıyla, cildin mezoderm tabakasına yağ eriten ve dolaşımı düzenleyen karışımların enjekte edilmesidir. Bu maddeler, selüliti oluşturan bozulmuş yağ hücrelerini parçalar veya rahatlatır. Böylece yağ hücreleri sıkıştıkları yerden kurtulurlar ve tekrar kullanabilir yağ durumuna gelirler. Bu arada diyet desteğiyle de yağlar enerjiye dönüştürülüp tüketilir. Yani vücuttan atılmış olur. Mezoterapi seansları ilerledikçe, selülitli bölgeler incelir ve düzelir. Giderek vücut normal ölçülerine döner ve ciltteki pürüzler kaybolur.

Merkezimizde onlarca hastaya bu şekilde uygulamalara sunarak çözüm olmaya çalışıyoruz.

Selülite karşı beslenme önerileri

 

Yazının Devamını Oku

Doğru beslenmenin bazı püf noktaları

25 Ocak 2022
Doğru beslenme ile kastettiğimiz; insanın yapısına, cinsiyetine, çalışma ve özel durumu ile genetik özelliğine göre bedenin gerektirdiği tüm besin öğelerini, gerektiren miktarlarda alması olarak söyleyebiliriz. Bu durumda yeterli ve dengeli beslenmek için besin öğeleri ve değerlerini bilmenin çok faydası vardır.
  • Vücudumuzun proteine, esansiyel yağ asidine (omega 3 ve omega 6), minerallere, vitaminlere ihtiyacı vardır. Yeteri kadar tükettiğinizden emin değilseniz haftada en az 2-3 omega 3, multivitamin ve mineral tabletlerini almayı unutmayın.
  • İnsülin direncine dikkat etmek önemlidir. İnsülini fazla yükseltmemek için tarçın, limon, elma sirkesi tüketmek gerekir.
  • Genetiğimize göre beslenmek için yöreye uygun ve ailemizin beslendiği gibi beslenmeliyiz (dede ve ninelerimiz nasıl besleniyorsa öyle beslenin).
  • İki ana öğün bir ara öğün olarak beslenmeniz yeterlidir. Ancak kas kitleniz az ise ve normal kilonun altındaysanız bir öğün daha eklenebilir.
  • İki öğün arasında 10-12 saat ara olması uygundur. Örneğin sabah 8’de kahvaltı yaptıysanız, akşam yemeğinizi 6- 8 arasında yemelisiniz. Bu tip beslenen kişilerde safra taşı olma olasılığı daha azdır.
  • 70 yaşın altında olanlar da, herhangi bir sağlık problemleri yoksa, 5 günlük aralıklı oruçla birçok sağlık sorunlarını çözerler.
  • Sabah karnınızda şişlikle uyanmak istemiyorsanız, protein alımını daha erken saatlere alın. Uykuda sindirim sistemi çalışmaz ve proteini sindiremez.
  • Yetersiz yağ alımı hormon sentezini yok eder. Yeteri kadar kaliteli yağ almanız gerekir.
  • Doğru beslenme demek mutlaka her çeşit besinden yeteri kadar almak demektir.
  • Baharatlar ve otlardan mutlaka yararlanın. Salatalarınızda ve yemeklerinizde fesleğen, defne, dereotu, nane, kekik, biberiye, kimyon, tarçın, kişniş, zencefil, paprika, pul biber ve safranı doğal antioksidan olarak kullanın.
  • Sebzeler ve otlar doğal antioksidandır. Brokoli, kuşkonmaz, avokado, dolmalık biber, semizotu, kabak, kırmızı biber, yeşil fasulye, karnabahar, kereviz, salatalık, patlıcan, börülce, sarımsak, soğan, mantar, lahana, domates, enginar, pırasa, ıspanak, pazı, soya filizi, tere, maydanoz, turp otu, arapsaçı, radika, marul... tümünü mevsiminde almaya çalışın. Bu sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler, salatalar ve çorbalar o kadar faydalıdır ki, her porsiyonu bir antioksidan tableti yerine geçer.
  • Baklagiller ve tahıllar Türk mutfağının vazgeçilmezlerindendir. İyi ki öyledirler. Mercimek, kuru fasulye, barbunya, bakla, nohut, bezelye gibi tahılların tümü çok güçlü antioksidanlardır. Soya fasulyesinin yeri daha özeldir. Doğal buğday, yulaf ezmesi gibi tahıllar da sayısız yararı olan harika gıdalardır. Süt ve yoğurtla tüketildiği zaman tok tutarlar. Dolayısıyla diyet yapanlar için de besleyici bir kahvaltı alternatifi olabilirler.
  • Yemişler ve kuru meyveler. Evinizde bol bol ceviz, fıstık, badem, susam, kabak çekirdeği, hindistancevizi, ayrıca kuru erik, incir ve kuru kayısı bulundurmanızı tavsiye ederim. Ara öğünlerde ya da atıştırmalarda ve ikramlarda bunları kullanın.
Yazının Devamını Oku

Estetik hakkında aklınıza gelen sorulara bazı cevaplarım var!

15 Ocak 2022
Belirli periyotlarla polikliniğe gelip danışan hastalarımın sorularını derleyerek, ana fikri onların soruları olan kitaplar yazarak cevaplamaya çalışıyorum. Geçen sene yayınladığım son kitabım da yine böyle sorulara verilen cevaplardan oluşuyordu. “Doğal Olsun, Sağlık Olsun, Güzellik Olsun” da evde yapılabilecek basit çözümleri de tarifleri ile ekledim. Bu yazımda da içinde “estetik” geçen sorulara verdiğim cevapları paylaşmak istiyorum.

Estetik sonrası pişman olur muyum?

Kendinden emin olmayan hastalarımıza kökten çözümleri önermeyip, daha çok hafif ve geçici işlemleri yaptırmalarını öneriyoruz.

Estetikte moda olur mu?

Olur ama bunu abartmamak gerekir. Size yakışan şeyi çok demode olmadığı sürece yapmanızda bir sakınca yoktur. Ve en önemlisi geçici şeyler yapmak faydanıza olacaktır.

Yüzüme müdahale ettirmek yerine pahalı kremler sürsem yeterli olmaz mı?

Öncelikle şunu iyi bilmelisiniz ki, hiç bir krem deriden emilmez. Kozmetik alanında çalışmalar, kremlerin deri altına nasıl yayılacağı üzerinedir. Zaten bugün kullandığımız ultrason, radyofrekans, dermaroller gibi cihazlar bu çözüm için vardırlar. Nano teknolojiyle üretilen kremler dahil bugün henüz derinin alt tabakasına geçebilecek bir çözüm yoktur. Sonuçta bugün ne kadar pahalı bir krem de alıp uygulasanız, yaptığımız işlemlerin yerine hiçbirisi geçemez.

Çevremdekiler estetik yaptırırsam ne der?

Kendinizden emin değilseniz işlemleri yavaş yavaş yaptırmanızda yarar vardır. Siz kendinizden emin ve mutlu olursanız, çevreniz pekte umrunuzda olmayacaktır.

Yazının Devamını Oku

Günde 3 litre su içerseniz, cildinizde neler olur?

7 Ocak 2022
Gerçekten günde 3 litre su içerek gençleşmek ve güzelleşmek mümkün müdür? Yoksa bu bir efsane midir? Ya gerçekse…Bu soruyla ilgili yapılan çalışmalarda bazı ortak sonuçlara varılmış.

Enerjik olma ve kendini iyi hissetme

Su alımını artırdıktan sonra enerji seviyesi gözle görülür şekilde insanlarda artmaya başlamış. Ayrıca su içenler sabahları daha dinlemiş ve kendini daha iyi hissederek uyanmışlar.

Daha nemli cilt ve tokluk hissi

Dudaklar, eller ve ağız etrafındaki deri normalde kuruyken, günlük su tüketimi sayesinde daha nemli bir görüntüye kavuşmuş. Ayrıca mide dolu olduğu için daha az açlık çeker duruma gelmiş.

Görmede netlik ve göz kuruluğunda azalma

Günde en az 3 litre su içen kişilerin görmelerinde netlik kazandıkları da görülmüş. Lasik göz ameliyatı sonrası göz kuruluğu ve arada görüşünde bulanıklık yaşayanlarda ilginç şekilde göz kuruluğu azalmış, görüşlerinde netlik artmış.

Cilt renginde ton farklılıkları ve göz altı torbalarında ufalma

Cilt renginde ton farkları görülürken, su alımı ile birlikte göz altlarındaki torbalarda da sönmeler görülmeye başlanmış. Ayrıca rosace (Gül Hastalığı) kızarıklarında gözle görülür açılmalar meydana gelmiş.

Yazının Devamını Oku

Doğru beslenerek saçınıza en iyi bakımı yapabileceğinizi biliyor musunuz?

29 Aralık 2021
Saç vücudumuzun yaşayan bir organıdır. Bu nedenle de bütün organlarımız gibi doğru beslenmeye, temizliğe ve solumaya ihtiyacı vardır. Yetersiz beslenme, hızlı ve dengesiz diyetler, B, Çinko, magnezyum, demir eksikliği, kabızlık, psikolojik stresler, anksiyete, ishal, çok yağlı ya da çok kuru saç, ameliyat veya diğer hastalıklar, hormonal bozukluklar saçı döker. Mevsim değişikliğinde doğal bir saç dökülmesi olur, ancak bu normaldir. Saç dökülmesinin tedavisi hem içten hem dıştan olmalı.

Saç bakımında beslenme önemlidir

İçten takviye için doğru beslenmeye özen gösterin. Sofranızda yumurta, ciğer, balık, hindi, et, yoğurt gibi besinlere yer vermeye çalışın. Kullandığınız yağları çeşitlendirin, hem bitkisel hem hayvansal yağları kullanın. Ancak bitkisel yağları artırın, hayvansal yağlar azaltın. Kızartmalardan uzak durun. Yüksek kolesterol ve yüksek kan şekeri saçı olumsuz etkiler.

Üzüm, tam buğday ekmekleri, arpa ürünleri, haftada bir bardak maydanoz suyu, turp, alkolsüz bira da tüketebilirsiniz.

Not: İran’da bol B vitamini içerdiği için, çok yaygın olarak pirincin ve buğdayın kabuğunu kaynatıp içerler. Haftada bir bardak tüketebilirsiniz.

Dışarıdan saçınızı nasıl besleyeceksiniz?

Dıştan takviyede ise en temel unsur temizlik. Saçınızı sık sık sağlıklı yağlarla (hint yağı, zeytinyağı, kuyruk yağı vb.) ve papatya, yumurta sarısı, elma sirkesi içeren maskelerle besleyebilirsiniz.

Saç düşmanları

Konserveler, paketlenmiş gıdalar, sosis, yağlı etler, kızartma, ızgarada yanmış yiyecekler (buharda, tencerede, fırında hazırlanmış yemekler tavsiye ediliyor), işlenmiş gıdalar, şekerli yiyecek ve içecekler, gazlı içecekler.

Yazının Devamını Oku

Kış aylarında cilt bakımında sıkça yapılan hatalar!

15 Aralık 2021
Küresel iklim nedeniyle artık kışlar tam kış gibi, yazlar da tam yaz gibi geçmiyor. Özellikle yazların daha sıcak olmaya başlaması ve mevsimsel olarak kayması vücudumuzu etkiliyor. Özellikle kış aylarında ani değişimleri sıkça görüyoruz. Uzun süren yağışlar kadar kısa ama şiddetli soğuklar cildimizde gözle görülebilir sorunların yaşanmasına sebep oluyor. Peki cilt bakımı sırasında neleri yanlış yapıyoruz?

Dudak bakımını yapmama ya da yanlış yapmak

Soğuk ve rüzgarlı hava dudaklarımıza doğrudan zarar verir. Ayrıca ani sıcak - soğuk farkları da çatlamasına ve derinin soyulmasına neden olur. Kendi kendini yağlayıp, koruyamayan dudaklarımız yardıma her zaman açıktır. Dudak koruyucu balmlar, nemlendiriciler ya da lipstickler sürmeden dışarı çıkmak.

Nemlendirici kullanmamak

Ellerimiz, topuklarımız, dirsekler, boynumuz ve yüzümüz bu mevsimde en çok kuruyan ve neme ihtiyaç duyan yerlerimizdir.

Fazla parfüm sürmek

Parfüm içerisinde uçucu maddeler ve alkol barındırır. Bu maddeler cildinizin kurumasını hızlandırır. O yüzden cildinize doğrudan temas ettirmek yerine kıyafetlerinize sürmeniz yararınıza olacaktır.

Güneş koruyucu kullanmamak

Güneşin zararlı ışınlarına karşı hava şartları ne olursa olsun 30 SPF'lik bir güneş koruyucu kullanılmalıdır. Doğal mineralli yapısı, vitamin içeriği nedeniyle sprey koruyucuları tercih edebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Cildimiz kışa hazır mı?

6 Aralık 2021
Cildimizin sağlıklı, parlak ve dinç bir görünüm sergilemesinin en önemli koşullarından biri nemli olmasıdır. Nemi hem vücudumuzun içinden hem de dışından sağlamamız mümkündür. Kış ayı işte bu nemli ortamı kurutan, cildimizi kuru bir yaprak hale getiren ortamı sağlar. Cilt sistemimiz; soğuyan havaya karşı, deri, vücut ısısının kaybolmaması, azalmaması için kan dolaşımını azaltır böylece ter ve yağ bezlerimiz daha yavaş çalışmaya başlar. Kan dolaşımının yavaşlaması cilt için gerekli besleyici maddelerin alımının da azalması demektir. İşte tüm bu süreçlerin sonunda cilt giderek hassaslaşır ve dış etkilere karşı kendisini koruyamamaya başlar.

Kışa cildimizi ne zaman ve nasıl hazırlamalıyız?,

Sonbahar ayları kışa hazırlık için en uygun zamandır. Yazın yıpratıcısı etkisi ortadan kalkmış, hava yağmurlu ve nemli olmuştur. Bu mevsimin ayları kışın sert geçecek aylar için bir nevi idman sürecidir. Yemek, içmek ve uyumanın dışında cildimize nemlendirici ürünleri uygulamalıyız. Cildimizi sadece içten canlandırmak değil dıştan canlandırmak da gerekir. Yazın yapamadığınız birçok profesyonel bakımı kış mevsiminde daha güvenli bir şekilde yapabilirsiniz. Kimyasal peeling uygulamaları, leke, akne ve kırışıklık tedavileri, lazerle cilt gençleştirmeleri gibi…

Soğuk havanın dışında cildin kurumasını başka neler etkiliyor?

Listemizden hava şartını çıkardığımızda cildin kurumasına neden olan diğer etmenleri şöyle sayabiliriz:

Cildimizin kuruluğunu hangi belirtilerden anlayabiliriz?

Vücudun genelinde cilt kuruması olan yerlerde kızarma, morarma, deri dökülmesi, deri soyulması, tüylerin dökülmesi, derinin buruşması gibi durumlarla karşılaşılabilir. Ellerinizde cilt kuruluğu oluyorsa, ellerinizin kızarması, morarması, derisinin yıpranması, derin çatlaklar gibi durumlar da oluşacaktır. Deri kuruluğunun ilk belirtisi, deride donuk gri beyaz bir renktir. Kuruluk arttıkça renk değişikliğine ek olarak ciltte gerilme hissi, pul pul soyulmalar, kepeklenme, deri yüzeyinde pürüzlenme, çatlaklar oluşur. Kaşıntı, kuru derinin neden olduğu diğer bir şikayettir. Kuruluk tedavi edilmezse sonunda egzamalar oluşabilir. Vücudumuzu nemlendirmek daima önemlidir. Bunu doğal yoldan yapmakta en önemlisidir. Vücudumuz en basit içten her gün içeceğimiz 2 şişe maden suyu ile cildimiz de mineralli doğal spreyler sayesinde nemli yapıya kavuşabilir.

Yazının Devamını Oku