“Beni köyüme kömün”

O.I. 12 yaşında... Köyden kente göçüyor, ailesiyle.

Haberin Devamı

Ama ilişemiyor kentin koynuna.

Kent onu bağrına basmıyor.

Kaldığı gecekondunun odunluğunda buluyorlar onu.

Kirişe bağladığı iple soldurmuş, küçük bedenini.

* * *

Sağ ayağıyla duvarın arasındaki eski okul çantası, toplumsal bir idamın sehpası gibi.

Diğer tarafta bir gaz tenekesi…

Üstüne, ilkokul defterinden kopardığı kağıdı bırakmış.

12 yıllık biyografisi, üç kelimeyle, o küçük, yarısı yırtık kağıda sığmış:

“Beni köyüme kömün...”

* * *

Yukarıda anlattığım hazin hikaye, Çetin Yetkin’in “Belgelerle 17 İntihar Olayı” kitabından.

Yıllar önce okuduğum bu satırlar, bir arkadaşımızın kayınvalidesiyle ilgili anlattıklarının ardından yeniden aklıma yerleşti.

Kayınvalidesi 86 yaşında... O da Karadenizli.

Alzheimer’ın ilk safhalarında...

Buğulu belleğini, her geçen gün daha koyu bir sis örtüyormuş.

* * *

Haberin Devamı

Hastalanınca çocukları, gelinleri onu köyden getirmiş bakmaya başlamış sırayla...

Sabahları kalkıyormuş, erkenden.

Başındaki yemenisini, bir güzel bohça yapıyormuş.

Bohçasına terliklerini, üzerinden çıkardığı geceliğini, çorabını, mendilini özenle katlayıp yerleştiriyormuş.

Ardından düğümünü atıp geliyormuş, arkadaşımızın yanına:

“Bugün köye gidecek miyiz?”

Aklına gelse, o da vasiyet edecek:

“Beni köyüme kömün...”

* * *

Çocukluğu, ilk gençliği yahut tüm ömrü köyde geçen insanları tanıdığımda hep düşünürüm.

Dört mevsimi, yıllarca orada yaşamış.

Farklı mevsim manzaralarına, diyelim hep köyün aynı çeşmesi, kavakları sahne olmuş. 

Tüm güzellikleri, mutlulukları, çocuklukluğu, gençliği, aşkı o coğrafyanın imkanlarıyla çevrelenmiş. Orda yaşanmış.

Eşi orda, dostu orda, hatıra-hafıza mekanları orda...

Sonra bir anda, ayrılmak zorunda kalmış köyden.

Hiç istemeden...

* * *

İnsanın köyüne, memleketine hasreti, “Orda bir köy var uzakta, gitmesek de, kalmasak da o köy bizim köyümüzdür” makamından Pollyanna türküleriyle, züğürt tesellileriyle dinebilen bir şey değil.

Nâzım Hikmet’in “iki şey var ancak ölümle unutulur /anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü” demesi boşuna değil.

Ne zaman Suriyeli bir “sığınmacı” görsem...

Aklımda, o bohçalar.

Yazarın Tüm Yazıları