Aşk memnu, RTÜK memnun

İNSAN teninden, bedeninden arındırılmış/ayıklanmış bir “aşk mevzuatı” dolanıyor ortalıkta... Son örneğini Meltem Özgenç’in “RTÜK uzmanı: Biri alt dudak, biri üst dudak emdi” haberinde yaşadık. “Okuduk” değil “yaşadık” diyorum, çünkü raporda öpüşme öyle etraflı anlatılmış ki... Bence raporun kapağına da “+18” ibaresi eklenmeli.

Haberin Devamı

Raporda “Kara Para Aşk” dizisindeki çiftin “lip-o-suction” stili öpüştüğü (anladığım kadarıyla emme-basma tulumba gibi bir şey) vurgulanıyor. Ve şöyle devam ediliyor:
“Burada erotizm kavramı ile aşktan ziyade çıplaklık ve çıplaklığın ön saflarında gelen öpüşme ve koklaşma ile başlayan cinsel ilişkiye geçişin davranış ritüelleri kastedilmektedir.
Dizideki çocuklara zararlı olabilecek içeriğin (uzun uzadıya gösterilen öpüşme sahnesi) ‘ayıklanması’ gereklidir.
Aşk memnu, RTÜK memnun
Rapordan anladığım kadarıyla (yeni aşk mevzuatı), dizi ve filmlerdeki öpüşme sahnelerinin şöyle olması "arzu" ediliyor:
1- Öpüşme, öpüşme ve koklaşma ile başlayan cinsel ilişkiye geçiş çağrışımına yol açmamalı. O öpüşmeyi seyreden izleyicide “Yok canım, sevişmeyecekler. Azıcık öpüşüyorlar” hissiyatı yaratmalı.
(Şu “öpüşme ve koklaşmayla başlayan cinsel ilişki” meselesi bana daha çok doğa belgesellerini hatırlatıyor, ama o ayrı)
2- Öpüşme uzun uzadıya olmamalı ve “iki adım ötesine geçecek” bir izlenime kapı aralamamalı.
3- Öyle liposuction (vakumla yağ aldırma), french kiss stili filan değil, tercihan yanağa, olmadı dudağa bir an kondurulan “masum buse” niteliği taşımalı. Gerisi, ötesi-berisi ayıklanmalı.
* * *
RTÜK uzmanı raporunda, bu tür sahnelerin senaryoya ne gibi bir katkı sağlayacağının da tartışmalı olduğunu belirtiyor.
Yani “senarist”liği, sinema sanatını da -kendince- sorguluyor.
“Yahu kızla erkeğin birbirine aşık olduğu belli. Bir de kalkıp şe’etmelerine ne gerek var...” demeye getiriyor. (Bence de, yürü kim tutar seni)
* * *
Haberde bunları okuyunca aklıma o meşhur ve meşum Aşk-ı Memnu dizisi geldi.
Tam 115 yıl önce, 1899’da Servet-i Fünûn dergisinde sansürsüz tefrika (dizi) edilen Aşk-ı Memnu dizisini, 21. Yüzyıl'da sansürleye sansürleye helak olmuştu RTÜK.
RTÜK ilk cezasını, dizideki sevişme sahnelerinin “ateşli, uzun, ayrıntılı, ölçüsüz ve Türk aile yapısına aykırı” olduğu gerekçesiyle kesmişti.
Diziye ikinci ceza da “ihanetin onayladığı” babından gelmişti. Ardı da kesilmemişti.
Tuhaf bir yorum da yapıldı o aralar.
“Dizide ihanet rollerini üstlenen sanatçıların halk tarafından sevildiği ve böylelikle de ihanetin toplumda onaylanır hale geldiği, bu durumun da toplumu zedeleyeceği” savunuldu.
Bu uyarının ardından, Tecavüzcü Coşkun ile Kötü Kadın Suzan mı oynasaydı o sahneleri, diye düşünüyor insan...
* * *
Uyarı ve cezalar o kadar çoktu ki, yapımcılar Bihter ile Behlül’ün bedenlerinin arasına, o sahne çekilirken yastık konduğunu filan açıkladı. (Otosansür bazen sansürden beterdir)
Peki RTÜK’ün “aşk mevzuatı”na göre, sevişmek nasıl olmalıydı?
“Ateşsiz/soğuk(kanlı), kısa süren, detaysız/doğrudan, ölçülü ve aile yapısına uygun” mu, mesela?
Yoksa milli eurovision yarışmamızdan, “gelenek” devşirerek tanımlasak da mı saklasak, sevişme denen o memnu/melun meseleyi:
Sevmek bir ömür sürer /Sevişmek bir dakika...”

Yazarın Tüm Yazıları