Skandal budur

ON gün önce Tayyip Erdoğan Arnavutluk’ta. Cumhurbaşkanı Nişani ve Başbakan Edi Rama ile görüşme sonrasında, Gülen’in yurtdışındaki okullarıyla ilgili kendisine yöneltilen soruya, muhtemelen çanak soru, şunu söylüyor:

Haberin Devamı

“Bu konuyu kardeşlerim Nişani ve Rama ile görüştük, bu örgütün faaliyetlerini anlattım, inanıyorum ki, onlar da bu konuda gerekeni yapacaktır”.
Buna karşılık Başbakan Rama basın toplantısında çok farklı havada:
“Bu bizim işimiz, buna biz kendimiz karar veririz”. Olayda bir bityeniği var, kokusu nasıl olsa çıkar. Yurda dönerken uçakta aynı soru yine geliyor, Erdoğan:
“Paralel yapıya olumlu yaklaştılar”.
Türkiye’de buna ilişkin haberler burada bitiyor, devamı Arnavutluk basınında.

HEDİYE-TAKAS

Erdoğan’ın ziyareti sonrasında konu Arnavutluk meclisine geliyor. Bir milletvekili kürsüde, aynen:
“Türkiye Cumhurbaşkanı bize iyi bir ziyarette bulundu, bir cami yaptırdı, bize hediye etti. Kendisine teşekkür ederiz”. Normal teşekkür konuşması derken, iş başka yerlere uzanıyor:
“Ancak, Türkiye Cumhurbaşkanı bu hediyeye karşılık takas istedi. Oysa, hediye karşılık istemez”.
O takasın ne olduğu aynı milletvekilinin sözlerinde:
“Kendisine göre, terörist bir örgütten söz etti. Ben Erdoğan’ın terörist dediği örgütü biliyorum, o örgütün insan öldürdüğünü görmedim. Biz ancak Birleşmiş Milletler’in terör listesine göre davranırız. Hiçbir ülkenin lideri bize terörist listesi veremez, bu kabul edilemez, biz Türkiye’nin sömürgesi değiliz”.

Haberin Devamı

‘TARAF DEĞİLİZ’

Devamı daha şenlikli:
“Birkaç okulun kapatılmasını istedi. Bu vasallıktır. Oysa, o okulları birkaç yıl önce Türkiye’nin gururu olarak tanıtmışlardı. Biz bu okulların kapatılmasına karşıyız, çünkü onlar kendisinin siyasi rakibi. Biz o çekişmede taraf değiliz. Kimse bizden kendi rakiplerinin tasfiyesini isteyemez, bu asla kabul edilemez, biz Türkiye’nin sömürgesi değiliz”.
Bu ilk değil, farklı konularda kendisinin açıklaması ile ziyaret ettiği ülkenin açıklamasının birbirini tutmadığı başka örnekler de var. “Her şeyi iyi yaptığı ve herkesin söylediklerini kabul ettiği” algısı yaratmak, model bu. Yurtiçinde bunu gözü kapalı kabul eden ya da kabul etmiş gibi yapan çok. Ama yurtdışında elin oğlu yemiyor, tepkisi de fena oluyor.

‘Bozuğum abiler’

SAĞDA park ettin, solda amuda kalktın, yan baktın, elini saçına götürdün, beline kemer taktın, haydi kavgaya, hem de öldüresiye, daha dün böyle bir cinayet. Sokaklar “psikopat” dolu.
Sağlık Bakanlığı söylüyor, psikolojik rahatsızlık nedeniyle sağlık kurumlarına başvuranların sayısı Türkiye genelinde beş yılda üç kat artıyor. Asabi, huzursuz, saldırgan, kavgaya hazır insan sayısının dünyada en çok arttığı ülkelerden biri Türkiye. “Bozuğum abi” deyip sağlık kurumlarına gidenler 2009’da 3 milyon 21 bin 361, 2010’da 4 milyon 545 bin 666, 2011’e 6 milyon 984 bin 923, 2012’de 7 milyon 906 bin 472 ve 2013’te 9 milyon 163 bin 101. En çok İstanbul’da, 1 milyon 498 bin 340. Bir de gitmeyenler var.
Aç TV’leri, haberleri izle, yeter. Her ölçü bir yana, sadece bu rakamlar bile, nasıl bir ülkede yaşadığımızın kanıtı.

Yazarın Tüm Yazıları