Rüzgâra karşı üfürmek

DEMOKRATİK çözüm olarak tanımlanan ‘al-ver süreci’ giderek çarşafa dolanıyor.

Haberin Devamı

Türk tarafı (hükümet) Oslo’da, temsil kabiliyeti tartışmalı silahlı unsurlarla, bir üçüncü ülkenin gözetiminde masaya oturarak, sakalı kaptırdı. Derin mahreçler görüşmeleri, kendilerince ‘bazı’ nedenlerle ortaya dökünce, süreç başından itibaren ‘enfeksiyon’a açık hale geldi. Sandık gücünü abartarak, kendini yelkende hisseden hükümet kanadı, görüşme trafiğini İmralı üzerine çevirerek, muhataplar arasındaki rekabetin ateşlenmesinin önünü açtı.
Silahlı unsurlar (Kandil), KCK paraleli, Avrupa’daki yapılanmalar, içerideki sadece oy temsiline dayalı olup, bağımsız iradesi sınırlı parti yetkilileri ve sokaklarda ‘yağmacılığı’ eylem zanneden vasıfsız yığınlar... Bu çeşitlendirilmiş muhataplık, Suriye politikasındaki fahiş hatalar ile birleşince, Rojava, Batı Kürdistan‘ı adı verilen bölgede, özerk, otonom yapılanmaların palazlanmasına ve Türkiye karşısında yeni bir pazarlık bloğunun oluşumuna yol açtı.
Esad tarafından, ‘otonomi ulufe’si verilen Rojava bölgesi, İmralı için önemli, kafasındaki yönetim modelinin mayasını oradan tutturmaya çalışıyor. IŞİD denen, ‘şapkadan çıkan tavşan’ bir anda Kürt bölgesine saldırınca, ezberler bozuldu. ‘Kobani düşerse Türkiye karışır’ tehditleri yağmaya başladı. Türkiye’yi, Kobani üzerinden Suriye’ye çekme hesabı üzerinde eveleme ve gevelemeler devam ediyor.
ABD Genelkurmay Başkanı, hava harekâtından netice alamıyoruz demeye başladı. Kara harekâtının zorunluluğu gündemde... Fransa, Türkiye karadan girsin telkininde bulunuyor. İngiltere, tarihsel aşinalığı gereği, sadece Irak ve Peşmergelerle ilgileniyor. Suriye ılımlı muhalefetini eğitip donatmak ile bir yere varılacağı şüpheli; adı üstünde ‘ılımlı’ muhalefet!... Bıldırcın kafası koparır gibi, insan kafası koparan radikal güçlerle nasıl mücadele edecek? Kobani muhabbeti başını almış giderken, ABD tarafı Irak’ın öncelikli olduğunu, Bağdat’ın Kobani’den öncelikli savunmasına ağırlık vereceklerini dillendirmeye başladı. Suriye’de Türkiye’yi tek başına bırakmak gibi gizli bir gündem söz konusu olabilir mi? Hükümet çözüm sürecinde ısrarlı, bu kadar karışık bir tablodan çözüm çıkarmak, kafasına sürekli kurşun sıkılan bir insanı hayatta tutmaya çalışmaya benzer... Sürekli köpürtülerek gerçek mecrasından çıkarılan bir sorunun bu taraflar ile bırakın bir çözüme ulaşmasını, ‘karakola’ gitmesinden dahi endişe etmek lazım... S.Ö.

Haberin Devamı

AOÇ sorunu şimdi de AYM’ye taşınıyor

Haberin Devamı

29 Ekim davetiyesinde adres ‘Yeni Türkiye’yi işaret ediyor. Atatürk ve Çankaya özenle yok edilmiş. AOÇ, Beştepe olmuş!”
CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Erdoğan’ın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu davetiyesini gönderirken böyle demiş.
Peki bu yerle ilgili olarak TMMOB’nin açtığı iptal davası sürürken bu davet nasıl veriliyor.
Çünkü ortada hukuki bir durum var; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, yürütmenin durdurulması kararı var. ‘Kaçak değil’ ama hukuki anlaşmazlık var. Devletin zirvesinin bu inadı nedir?
Ankara Barosu Avukatı Sedat Vural, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çankaya Köşkü yerine kamuoyunda ‘Ak Saray’ olarak adlandırılan AOÇ’deki yeni Başbakanlık binasına taşınması konusundaki tartışmaları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Avukat Vural, AYM’ye yaptığı bireysel başvuruda, Çankaya Köşkü’nün tarihi önemine dikkat çekerken, “ABD Beyazsaray, Rusya Kremlin ve Fransa Elysee sarayları gibi tarihsel öneme sahip “Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü” ifadeleri kullandı.
Vural dilekçesinde, “Anayasal Görev ve idari usule uygun bulunmayan, bir oldu bitti ile fiili bir eylem ve söyleme dayalı olarak, hukuka aykırılığı mahkeme kararları ile tescilli yeni Başbakanlık yerleşkesine taşınacak olması Anayasa’ya olduğu kadar hukuk devletine ve hukukun üstünlüğü ilkesine de aykırıdır” dedi.
Vural diyor ki: “Hukuk devleti yönetiminin karşıtı, keyfi devlet yönetimidir.”

Haberin Devamı

Şer’i uygulamaların acısını babam çekmiş

BABAMIN annesi, yani büyükannem, 12 yaşındaki oyun çocuğu, 25 yaşındaki büyükbabamla evlendirilmiş, hemen gebe kalmış ve dokuz ay sonra babamı doğururken ölmüştür.
12 yaşındaki çocuk ne demektir? Açıklamaya gerek yok... Nasıl evlendirilir!?
12 yaşındaki çocuk nasıl evli bir hanım olarak ev ve koca idare eder? Erkeklerin “nefsine hizmet eden”, ancak hayvani değerde olan bu şer’i izin nasıl kanun diye kabul edilebilir? Mecelleciler buna cevap verebilirler mi?
Ana sevgisi ve sıcaklığından uzak büyüyen ve daima kendini -biz 3 erkek çocuk ve kocasına bağlı anneme rağmen- yalnız hissetmiş olan babam, kimseye, hiçbir şeye itimat edememiştir. Bu yalnızlığını ve itimatsızlığını çeşitli şekilde biz çocukları ve annemiz çeşitli şekillerde yaşamışızdır, ‘Mecelle’ sayesinde!
Cumhuriyet kadınları, İsviçre Medeni Kanun başta olmak üzere öteki, dünyanın her alanda örnek aldığı Atatürk’ün emirleriyle TBMM’de tartışılarak çıkan, insani değerdeki kanunlarla, Cenab-ı Hakkın, ulu Tanrı’nın yaratığı olma mutluluğuna layık kılınmıştır. Önce babam ıstırap çekmiştir, sonra da ailemiz.
Halûk TARCAN-CNRS-Paris

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

- İBB CHP meclis üyesi Hasan Tapan’ın, Kadir Topbaş’a “Florya’da -İstanbul Akvaryum’un bitişiğindeki parselde büyük bir alanı kapsayan ve kıyı şeridine 20 metre mesafedeki otel inşaatının yapımının büyük bir gizlilikle sürdüğünü belirterek, “İnşaat ruhsatı var mıdır? Varsa neden görünür bir yerde bulunmamaktadır” diye sorduğunu...
- ESENLER Kazım Karabekir İlköğretim Okulu bahçesinde bulunan ve parçalanan Atatürk büstünün yerine yenisini yaptıran işadamı Cem Haydar Bektaş’ın “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu M. Kemal Atatürk’ün heykellerine yapılan saldırılar devletimize ve halkımıza karşı yapılmıştır” dediğini...

Hükümet, Ergene’yi kurtarma projesini geciktiriyor

HÜKÜMETİN, Ergene Havzasını kirleten sanayi kuruluşlarına taviz vermesi sonucunda Ergene Havzası Koruma Eylem Planı’nı iki yıl daha ileri attı. Yani Ergene daha da ‘kara’ akmaya devam edecek. Bakanlığın, Ergene’yi kirleten sanayi kuruluşlarına taviz vermesi üzerine CHP’li Çevre Komisyonu üyesi Emre Köprülü,
tepki gösterdi.
“Şu ana kadar hiçbir somut adım atmayan Hükümetin, acil çözüm bekleyen Ergene Havzası’ndaki kirlilik için böyle bir karar alması endişeleri artırmış, hükümetin bu konuda çözümden oldukça uzak olduğunu göstermiştir” diyen Köprülü, Çevre ve Şehircilik Bakanına şu soruları yöneltti:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Ergene Havzası’na atık su bırakan sanayi kuruluşlarına yönelik yayınladığınız 6 Mayıs 2014 tarihli Genelgeyi süresi dolmadan iptal edip bu süreyi iki yıl daha uzatarak 6 Mayıs 2016’ya çıkardığınız genelgenin gerekçesi nedir? Almış olduğunuz bu kararın yüksek kirlilik tehdidiyle karşı karşıya bırakılan Ergene Havzası için büyük bir tehlike olduğunu görmüyor musunuz? Çevre Kirliliği denince ilk akla gelen yerlerden olan ve ülkemiz için önemli tarım ve hayvancılık bölgesi olan Ergene Havzası’nda kirliliği bitirmek adına Hükümetiniz tarafından alınan tedbirler ve şu ana kadar atılan somut adımlar nelerdir? Ergene Havasında ki kirliliğin bölge açısından sosyal, ekonomik, sağlık alanında ki etkileri üzerine Bakanlığınız tarafından hazırladığınız 2014 yılı verileri nelerdir?”

Halk, Ebola virüsu konusunda uyarılmayacak mıdır?

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Sağlık Bakanlığına Afrika’da gözüken Ebola salgını nedeniyle bazı sorular yöneltti. Oran “Batı Afrika’dan yayılmaya başlayan Ebola salgını nedeniyle Batı Afrika genelinde 8376 olguya rastlanmış ve 4024 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetmiştir. İspanya ve ABD’de seyahat ile ilişkili hepsi doğrulanmış toplam 3 olgu, 1 vefat yaşanmıştır” dedikten sonra Bakana şu soruları yöneltti:
“Birçok ülkeyi etkisi altına alan bu ölümcül hastalıkla ilgili Türkiye’de şüpheli veya doğrulanmış olgu var mıdır? Ebola bulaşı konusunda ülkemizde çalışan sağlık personeline eğitim verilmiş midir? Verildiyse bu eğitim ne zaman, nerede ve kimler tarafından verilmiştir? Halkı Ebola virüsü konusunda uyarmayacak mısınız? Sağlık Bakanlığı web sayfasında halkın bilgilendirilmesine yönelik bir açıklama, duyurulan bir kamu spotu var mıdır? Afrika’ya giden, orada bulunan Türk vatandaşları için hangi önlemler alınmış, sözlü veya yazılı uyarı metinleri hazırlanmış mıdır? Salgı olan ülkelerden Türkiye’ye giriş yapan yolculara ne yapılmaktadır?
Uçaklarda bir önlem uygulanmakta mıdır? Hangi sağlık kurumlarının hangi kliniklerine Ebola şüpheli olguların nakli yapılmaktadır, bunların listesi ve illere göre dağılımı nedir? Türk Halk Sağlığı Kurumu Ebola konusunda ne yapmıştır? Yeterli laboratuvar tanısı yapabilecek durumda mıdır? Türkiye’de Kuş gribi, Kırım Kongo hemorajik ateşi olgularının tanısı yapılabilir iken, Ebola tanısı neden yapılmamaktadır? Ebola virüs tanısı için Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kurumlara ödenen bir hizmet başlığı var mıdır? SUT kapsamında mıdır?

Yazarın Tüm Yazıları