Kenevir harika bir bitki

Nobel Baba Barış Konseyi tarafından Antalya Demre’de 25. Noel Baba ile Dünya Barışına Çağrı Etkinlikleri kapsamında yapılan ‘barış yolunda sağlıklı yaşam’ temalı sempozyumun ana konusu ‘sanayi keneviri’ idi. Bu konudaki konuşmalardan özet bilgiler şöyle:

Haberin Devamı

Eski Sakarya milletvekili Dr. Yalçın Koçak, sanayi kenevirini anlattı. “Sanayi kenevirini inceleyince harika bir bitki olduğunu gördük. 240 hastalığa iyi geliyor. 50 bin sanayi ürününe katkı sağlıyor. Şifa dağıtan Noel Baba’nın şehrinde kanserin çok yüksek olduğunu duydum. Bunun önüne geçmenin tek yolu kenevir üretip tüketmektir. Ama bu mucize bitkinin üretimi ülkemizde yasak. İlk iş olarak bunu aşmamız gerekiyor. Kenevirin ekstrelerinin kullanıldığı ülkelerde sağlık harcamalarının yüzde 50, uyuşturucu kullanımının yüzde 40 azaldığı görülmüştür. Kenevirin ülkemizde yeniden üretimi demek, köye dönüş demektir. Ormandan 25 kat daha fazla oksijen sağlıyor. Aziz Nikolaos’un kenevir ile dağıttığı şifadan niçin yararlanmıyoruz? Hastanız varsa evinizin bahçesine kenevir dikin. Ama karşınıza esrar var diye dikiliniyor değil mi? Bu işi tedavi amaçlı artık kullanmamız gerekiyor. Bütün iş bunu mafyanın elinden almak, SGK’nın bunu ilaç statüsüne almasıdır. Doğru kullanılmayan her şey zararlıdır. Bu işten dünya en çok para kazanan ülke İsrail’dir. Bu da bir tesadüf değildir.”

Haberin Devamı

YASAK KALKMALI

Gazeteci-yazar Abdurahman Dilipak da yaptığı konuşmada şöyle dedi:

“Bir ülkede adalet yoksa, barış olmaz. Bir ülkede kenevir sağlık için kullanılmıyorsa, barış yoksa, sağlık da olmaz. Sağlık olmayınca da barış olmaz. Sanayi keneviri gerçekten mucize bir bitkidir. Ekildiği yerde arılar, domatesler, zeytinler sağlıklı olur. Kenevir ekilen yerde mikrop olmaz. Kenevir sıfır atığı olan bir bitki. Kenevirden yapılan kumaş 700 derecede yanmaz. Uyuşturucu zannettiğimiz keneviri, uyuşturucu ile mücadele de kullanabiliriz. Her türlü iklim koşulunda yetişebilir. Bu nedenle insanlığın geleceği için söyleyecek sözümüz olmalı. Sahip olduğumuz zenginliklerin farkına varmalıyız. 7 bin tür kenevir var. Ben kenevirin Allah’ın bir lütfu olduğunu düşünüyorum. Artık ülkemizdeki bu yasak kalkmalı”.

YEME SİSTEMATİĞİMİZ YANLIŞ

EKONOMİ, tarih ve gıda konularında yazdığı kitaplarla dikkat çeken İsmail Tokalak, “Herkes artık bıktı ‘Şunu ye, bunu yeme’ meselesinden” diyerek başladığı konuşmasında “Aslında sistematik önemli, yeme sistematiği” diyerek şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Sabah kalkıyorsun, gece vücut suyunu kaybetmişsin, su içmeyip çay kahve içince olmuyor. Bizim kahvaltı kültürümüz yanlış: Reçel, beyaz ekmek! Acıkınca mercimek çorbası içmek daha sağlıklı. Su içeceksen belli bir yaştan sonra vücut sinyal vermeden su içeceksin. Yemekle beraber su içmeyin. Mideyi altüst ediyor, hazmedemiyor mide. Yemeklerden 1 saat önce veya sonra için suyu. Meyveyi de yemekten 1.5 saat önce veya sonra yiyeceksiniz. Meyve midede hazmedilmiyor, kalın bağırsakta hazmediliyor çünkü. Su gibi tatlılar falan da yemekte olmayacak. Akşam hava karardıktan sonra ağza sudan başka bir şey konmayacak. Ancak ev yapımı yoğurt olabilir sadece. Mümkün olduğunca şekerden uzak durulacak. Çünkü kanseri iki şey besler: Biri oksijensizlik, diğer şeker! İkisinden de dünyada bol bol var. Son 70 senede yeryüzündeki oksijen de yüzde 50 azaldı zaten”.

Haberin Devamı

‘KANAL İSTANBUL’UN GETİRİSİ NE?

KANAL İstanbul projesi için bir konuya dikkat çekmek isterim. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan fizibilite raporunda ‘finansal fizibilite’ çalışmasına konu olan gelir-gider kalemleri aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır:

Gelirler: Gayrimenkul gelirleri, kanal kullanım kiralama gelirleri ve entegre gelir işletme gelirleri.

Bir başka söylemle, İstanbul’da açılacak kanalın ana getirisinin, kanalın kıyılarında oluşacak arsaların, projeye rant katar adına birilerine satılması ile oluşacağı alenen yayınlanmakta. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bu şehre (İstanbul’a) çok ihanet ettik’ cümlesinin sona ermediğini ifade etmekte” diye bir sözüm geldi, söyledim.

Hem nalına hem mıhına.

Metin ATAMER

Haberin Devamı

FUTBOLA VAR EĞİTİME YOK!

FUTBOL kulüpleri, bankalar, müteahhitler zordayken onlara yardım eden devlet; öğrenciler, öğretmenler, veliler okullar sıkıntı yaşarken nerede?

Bazı özel okullar maaş ödeyemezken herkes konuşuyor, Milli Eğitim Bakanı ise sessiz.

Ne olacak bu okulların hali!

Bu arada kurumsal kimliği ile bir asra yakındır ayakta duran TED benzeri kurumlarımız da yok değil. Eğitimde herkesin herkesten öğreneceği çok şey var.

Zordaki okul mezunları, 2016 TED mezunları gibi bir araya gelerek okulları için ne yapabileceklerine kafa yorabilirler. “TED camiası, öğrencileriyle velisiyle 300 bin kişilik bir camiadır. Bunun farkındayız, farkında olmaya da devam edelim” diyen TED Mezunları Derneği Başkan Yardımcısı Necdet Akdaş  ile öğrenciler Yağız Kutay Işık, Ali Dorukhan Yılmaz, Selen Esen ve Ezgi Ünlü ve 140 arkadaşını  kutluyor ve diğer okullara örnek olmasını diliyoruz.

Haberin Devamı

SİYASETİN KIBLESİ YOKTUR!

AKP döneminde İBB tarafından milyonlar harcanarak yapılan Fatih Terim Stadyumu, bir baktık ki Ekrem İmamoğlu’nun yönettiği İBB meclisinde 25 yıllığına Gençlik ve Spor Bakanlığı’na devredildi.

Güzel tarafı şu: AKP, MHP, CHP, İYİ Parti ile birlikte ‘evet’ oyu kullanarak; yani oybirliğiyle ile devir kararını aldılar.

Tuhaf tarafı ise 2014-2019 döneminde CHP meclis üyeleri olan, CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı ve CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı’nın daha önce İBB’nin kulübe harcadığı paraları eleştirirken, 9 Aralık’taki ‘devir’ oylamasında ‘olumlu oy’ kullanmalarıydı.

Siyasetin ‘kıblesi’ yoktur.

Evet, her şey güzel olacak!

Yazarın Tüm Yazıları