Din değil, akıl ve fen

Bilim insanlarına göre deprem fizik kanunlarının şaşmaz bir şekilde çalışması sebebiyle oluşan bir doğa olayıdır.

Haberin Devamı

İbrahimi dinlere ait kutsal kitaplara göre ise deprem, güneşin doğup batması, gece-gündüz dahil, olan ve olacak bütün doğa olayları, insanlar arasından peygamberler atayan, onlara vahiy gönderen, neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğini söyleyen, talimatlarına uyanları cennete, uymayanları cehenneme gönderen, gücü sınırsız bir tanrı tarafından oluşturulmakta ve yönetilmektedir.

Çok okuyan ve İbrahimi dinlerin kutsal kitaplarında yazılanları bilen Atatürk 1937 yılında TBMM’yi açarken yaptığı konuşmada, “Bizim prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları (kesin doğru olduğu sanılan bilgileri) ile asla bir tutulmamalıdır. Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil doğrudan doğruya hayatın içinden almış bulunuyoruz” diyerek, kutsal kitaplardaki dogmalardan ilham almadığını açıklamış ve bu sözüyle laikliğin tanımını da yapmış, laikliğin din ve vicdan özgürlüğünden ibaret olmadığını, devlet işlerinin, herhangi bir dinin kutsal kitabındaki kurallara göre düzenlenmemesi demek olduğunu açıklamış, yani, egemenliği gökten indiği sanılan kutsal kitapların elinden alıp Türk milletine vermiştir. Atatürk’ün rehberimiz olması gereken diğer sözü şudur:

Haberin Devamı

“Dünyada her şey için; medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit (en gerçek yol gösterici) ilimdir, fendir (pozitif bilimdir). İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir”.

Demek ki eğer ‘Atatürkçüyüm’ diyorsak, dünyaya bakışımız ve davranışımız, akıl ve fen olmalıdır.

Tuncay ERCİYES

GÜNÜN SÖZÜ
“Depremin imtihan olduğu doğrudur. Ama din imtihanı değil, mühendislik imtihanıdır.” Nietzsche

HAREM-SELAMLIK

CUMHURBAŞKANI’nın Japonya’dan dönüşünde oradaki 800 üniversiteden 80’inin kadın üniversitesi olmasından esinlenerek verdiği talimat doğrusunda 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda kadın üniversitesi kurulmasının öngörülmesi üzerine eski bakan Prof. Dr. Hikmet Sami Türk bir açıklama yaparak şöyle dedi:

“Anayasa ve yasalarda belirtilen eğitim-öğretim ilkelerine aykırı olarak sadece kadınlar için ayrı bir üniversite kurmanın ne yararı, yükseköğretim düzeyinde bir harem-selamlık yaratmaktan başka ne anlamı olabilir?”

Haberin Devamı

ALMANYA’DA İMAR İŞLERİ

ALMANYA’da imar işleri nasıl mı? Belediye ve diğer kamu kurumları tüm altyapıyı kuruyor, yeşil alan, metro, okul, hastane, postane kuruyor. Sonra ‘Burada şu tür evlerin yapımına izin vardır’ diye kesin ve net imar planı ilan ediliyor ve herkes ona göre arazi satın alıyor.

NE EKEN NE DİKEN KALIR

SOSYAL Güvenlik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de son 12 yılda kayıtlı çiftçi sayısı yüzde 49 düştü. 2008’de Türkiye’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2020 Ağustos ayında 577 bine geriledi.

Bereketli topraklarıyla ünlü Amik Ovası’nda 2011’de 35 bin 400 sigortalı çiftçi vardı, Ağustos 2020’de bu sayı 11 bine düştü. Yani, 9 yılda Hataylı çiftçilerin yüzde 69’u tarımsal üretimden koptu. Bu gidişle 5 yıl sonra ne Türkiye’de, ne Hatay’da, ne eken ne de diken çiftçi kalacak!

Haberin Devamı

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, haftalarca sular altında kalan Amik Ovası’ndaki çiftçilerin zararlarının karşılanması için verdiği kanun teklifi üzerine TBMM’de böyle konuştu.

Din değil, akıl ve fen

ZEKÂ DEĞİL ÇALIŞMAK

NOBEL ödüllü Mardinli bilim adamı Aziz Sancar’ın bu çok anlamlı “Çoğu insan zekâya inanır, ben inanmıyorum, bizi birbirimizden ayıran emektir, ben çalışmaya inanıyorum” sözünü bir dershane öğrencileri her gün görüyor ve okuyor. Yeni Aziz Sancarlar dileğiyle.Musa ALİOĞLU

İNADINA YAŞAMAK!..

SİZ hiç enkaz altında taşlar arasına sıkışmış 3 yaşında bir çocuğun kıpırdayan küçücük parmağını gördünüz mü?

Ve o parmağa uzanınca, hayata sarılırcasına parmağınızı yakalayan o minicik elin sıcaklığını hiç hissettiniz mi?

Haberin Devamı

Ve anne-baba ve yakınlarını depremde kaybeden bu minik yavruların ‘yaşamak’ zorunda olduklarını bilerek onlara seslenip dediniz mi:

“Bak, bir kutu dolusu yaşam getirdim sana, sade bir kurdele ile süslenmiş/ Çöz kurdeleyi, kaldır kutunun kapağını yavaş yavaş/ İçine kocaman bir fırça ve bin bir renk koydum/ Kendine bir cennet yapıp giresin diye...”

İlkini, 18 Ağustos 1999’da Yalova’da, ikincisini de bugün İzmir, Bayraklı’da...

Hoş geldin Elif bebek, hoş geldin Aydan bebek!

Bu bebeler yaşayacak, yaşamalı hem de inadına! İdris AKYÜZ

MESAJ PANOSU

BİR kanal benim mezhebimi, meşrebimi sürekli soruyor. Aleviyim. Sol gelenekten geliyorum. Ama mesele bu değil. Ezilen kimse onun yanındayım. Başörtüsü çekilen kadınla yan yanayım. Şehit babasıyım. Ben yurtseverim. Atatürkçüyüm. Ya siz kimsiniz. Cafer MAHİROĞLU

Haberin Devamı

BİR ulus onur günlerini kutlamayacak da neyi kutlayacak? Osmanlı’nın ortaçağ zaferlerini mi? Siz hiç İtalyanların bin yıl yaşayan Roma İmparatorluğu’nun zaferlerini ya da fetihlerini kutladığını gördünüz mü?

Merdan YANARDAĞ

Yazarın Tüm Yazıları