Bazen aşk bazen hüzün...

KAYAHAN, ‘Kiracıyız’ dediği dünyadan göçtü, arkasında bir ömre sığdırılması zor ezgiler, besteler bıraktı.

Haberin Devamı

Sevgi, hasret, fedakârlık, tutku, zaman, yaşam ve diğer bir sürü “hayati hissedişler” hakkında derin duygulara ses verdi.
Parçalanmış zamanları, ayrı düşülmüş, unutulmaya yüz tutmuş hasletleri; bazen aşk, bazen hasret, bazen hüzün, bazen asil vazgeçişler olarak, ama hep sevgi parantezinde anlattı.
Kırmızı çizgisi sevgi olan bir ozan, besteci olarak tavizsiz, kendi müziğini yaptı. Dünya ölçeğinde, yaptığı her şarkı zirve yapmış besteci yorumcu sayısı çok değil. Kayahan kısa sayılabilecek hayatında bunu başardı.
Bugünlerde giderek ayrıştırılmaya çalışılan toplumsal duygu dünyamızı sevgi ortak paydasında bir arada tutmaya çalıştı.
Güce yaranma kaygısı taşımadı, telif hakkının, yani sanatçının alınterinin peşinden gitti. Milyonlarca aşkın, ayrılığın unutulmaz müziği oldu, oluyor, olacak..
Her zaman, yolu sevgiden geçenlerle bir gün buluşacağına inandı ve zamanı arkasında bırakarak, buluşma yerine doğru yola çıktı... Sevgül ŞEN

Haberin Devamı

Transseksüelin seçim başarısı

CHP İstanbul 3. bölge önseçiminde; LGBT aktivisti, transseksüel Niler Albayrak’ın yüksek oranda oy alması birçok partiliyi şaşırttı. Avcılar’da 55. sırada 559 oyla listeye girdi. Aldığı oy için Albayrak “Ben siyasetçiyim” diyen güçlü isimleri geride bıraktı. Kimleri mi bıraktı? Avcılar’da ilçesinde oylamaya göre, eski Silivri Belediye Başkanı Selami Değirmenci’yi 610 oyla, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse’yi 590 oyla geçti. Bakırköy İlçe Başkanı M. Sait Yücel 577, eski CHP İstanbul İl Sekreteri Muhittin Tığlı 373, Yakup Akyüz 283, eski ANAP’lı Feyzi İşbaşaran 159 oyla onu izledi.


MHP’DEN YENİ ADAY İSİMLERİ


ESKİ Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, muhtemelen Uşak’tan, Prof. Dr. Ümit Özdağ İstanbul 1. bölge veya Gaziantep’ten, eski İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, bu kez İstanbul 2. bölgeden, eski ANAP Milletvekili Prof. Dr. Ahad Andican 2. bölgeden, eski İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey İstanbul 3. bölgeden başvuruda bulundular...

Haberin Devamı


LDP’nin umudu!..


CUMHURBAŞKANI, Harran Üniversitesi rektörlüğüne 6. sırada oy alan zatı atadıysa, bakarsınız seçimden sonra iktidarı kurma görevini de bize, Liberal Demokrat Parti’ye verir! Umudumuzu yitirmedik!

Cem TOKER


ÇYDD göçmen kuşların izinde


ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), İstanbul’da yapımı planlanan 3. köprü. 3. havaalanı ve Kanal İstanbul’un, kuşların göç yolları için oluşturduğu tehditlere dikkat çekmek amacıyla bugün Sarıyer Belediyesi Kültür Merkezi’nde ‘Göçmen Kuşların İstanbul Serüveni’ konulu bir panel düzenliyor. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel’le Prof. Dr. Ünal Akkemik, Doç. Dr. Zeynel Aslangündoğdu ve Akdoğan Özkan’ın konuşmalarından sonra Garipçe köyüne kuş gözlemlemeye gidilecek. ÇYDD Çevre Komisyonu Başkanı Olcay Ekinci, “Bütün duyarlı insanları, yaşadıkları gezegene ve üzerindeki ormanlara, kuşlara ve tüm canlılara sahip çıkmak için panelimize ve göçmen kuş gözlemine davet ediyoruz” diyor.

Haberin Devamı


Bursa Üniversitesi’ne de ‘ikinci aday’ atandı


“CUMHURBAŞKANI Erdoğan, Uludağ Üniversitesi’nde (UÜ) de sandığa saygı göstermedi. ilk sırada çıkan mevcut rektör Prof. Dr. Kamil Dilek’i, YÖK ikinci sıraya koymuştu. Erdoğan da bunu onadı. UÜ’nün yeni rektörü Prof.Dr. Yusuf Ulcay; dinci... Antilaik tutumları nedeniyle uzun süre (Mustafa Yurtkuran Hocanın rektörlüğünde) idari görev verilmedi. Kız çocuğu bile çarçaflı... Birlik Vakfı’nın desteğini aldı. Üniversitedeki seçimde Kamil Dilek 676, Yusuf Ulcay 265 oy almıştı....
Bu arada Erdoğan, daha önceki grupta liste önünde olmasına karşın atama yapmamıştı. İstanbul Üniversitesi’ndeki sonuçtan sonra UÜ’nün de ikinci sırasını atadı.
Yandaşlar, YÖK’e, hükümete ve cumhurbaşkanına ihbar üstüne ihbar göndermişler. Bu belgeleri herkes görmeli, okunduğunda mutlaka şaşırılacaktır. En çok oy alan rektör Kamil Dilek, Ergenekon’dan yargılanan ve sevilen bir öğretim üyesi olan Prof.Dr. Mustafa Yurtkuran’ın öğrencisiydi...
Kamil Dilek’in suçları (!) çok fazla; Atatürk fotoğrafını üniversitede barındırmak, Kubilay, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı fotoğraflarına izin vermek, anmaları engellememek, Yurtkuran’ın çalışma arkadaşlarını kızağa almamak, Gezi’ye destek veren öğretim üyelerini cezalandırmamak...
İhbar mektuplarına ‘paralelci’ de eklemişler. İhbar mektupları YÖK’ün arşivinden bizim elimize geldi. Atanmayan Rektör’ün açıklaması eşliğinde öğretim üyelerine ve öğrencilere de gönderildi.
Haberi DHA da yaptı. Lütfen okuyunuz.”
Bu konudaki bilgileri gazeteci bir dostumuz gönderdi; bizde özetleyerek bu yazıyı kaleme aldık.

Haberin Devamı

Ali Gümüş ilgisizlikten vefat etti


Güreş ve Kırkpınar öksüz kaldı


DUAYEN güreş yazarı ve eski milli sporcu Ali Gümüş (75) dün sabaha karşı 05.00’te kalp krizinden vefat etti. Çarşamba günü öğleden sonra evinde rahatsızlık geçirince Şişli Etfal’e götürülüp orada saatlerce tutulduktan sonra gece yarısı ‘diyaliz’e bağlanmak üzere Özel Güngören Hastanesi’ne kaldırıldı. Bu süre içinde Gümüş’ün kızı ve grafiker oğlu New York’tan İstanbul’a yetişti, ancak ‘ilgisizlik’ ve ‘özensizlik’ sonucu babalarının kaybedilmesine isyan ettiler. Ali Gümüş’ün cenazesi bugün Levent Camisi’nde ikindi namazından sonra kaldırılacak ve Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. New York Manhattan’daki Mount Sinai Üniversitesi Genetik Bölümü’nde çalışan; yine Cornell Tıp Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapan Zeynep Gümüş, “Kalp krizi geçiren bir hasta, diyaliz bölümüne yatırılmak için saatlerce bekletilmez. Kalp krizinden sonra öldüğünde ‘Amca gitti, gelin morgdan alın’ denmez. Her yerde cami var, mezarlıklarda süper yardım yapılıyor, ilgili tıp cihazları var, oda var, ama yetişmiş insan yok. İstanbul’da böyleyse Anadolu ne halde acaba” diye sitem etti.
Ali Gümüş’ün yakın dostu işadamı Mehmet Diktaş, “Ali Abi Türkiye’nin vücut kralıydı; aralıksız bilek şampiyonuydu. Dünyada 53 yıl aralıksız olarak hem Avrupa şampiyonalarını, hem de dünya şampiyonalarını izleyen tek insandı. Güreş ve felsefe ile ilgili 17 kitap yazmıştı; Sokrat âşığıydı. Ne yazık ki güreş ve Kırkpınar öksüz kaldı” dedi.

Haberin Devamı

GÜREŞ DÜNYASINA VASİYET

NOT: Ali Gümüş’e bundan bir süre önceki görüşmemizde, “Milli sporumuz güreş neden bu hallere düştü?” diye sormuş, bize uzun uzun yanıtlar vermişti. Türk güreşinin tarihini, hatta lügatini yazmış,
3 kez FILA tarafından ‘Dünya Güreşi’ne hizmet madalyasıyla ödüllendirilmiş ve 1990 yılında ‘bütün zamanların’ en iyi güreş yazarı seçilmişti. Gümüş’e ayrıca, ‘seyircisi giderek azalan milli sporumuz güreşin geleceğini sormuş; güreşin kuralları neden bu kadar değiştirildi, güreş olimpiyatlardan çıkarılabilir mi?’ diye sormuştuk... O da “Güreş sporunu hareketli hale getiremedik. Yakında olimpiyatlardan çıkarılırsa şaşırmam...” demişti. Bu ilginç yazıyı internet köşemizde okuyabilirsiniz.
Bunun güreş dünyasına Gümüş’ün
bir ‘vasiyeti’ olduğunu söylememiz gerekiyor.

Kendisiyle yaptığımız söyleşiyi okuduğunuzda bunun güreş dünyasına bir vasiyeti olduğunu anlayabilirsiniz.

İşte Ali Gümüş’ün bizimle yaptığı son söyleşi:

MİLLİ SPORUMUZ GÜREŞ, OLİMPİYATLARDAN ÇIKARILABİLİR


GAZETECİ Ünal Sakman’ın ‘Babıâli Hatıraları’ adlı kitabında ‘Yaşayan Efsane’ olarak bahsettiği Ali Gümüş’ü dün sabah kaybettik. Princeton Üniversitesi’nde güreş konusunda konferans veren Türk güreşinin tarihini, hatta lügatını yazan, 3 kez FILA tarafından ‘Dünya Güreşi’ne hizmet madalyasıyla ödüllendirilen ve 1990 yılında ‘bütün zamanların’ en iyi güreş yazarı seçilen Ali Gümüş’e, karşılaştığımızda seyircisi giderek azalan milli sporumuz güreşin geleceğini sorduk.
Güreş’in kuralları neden bu kadar değiştirildi? Güreş, Olimpiyatlardan çıkarılabilir mi? Ata sporumuzun bu hallere düşmesine üzüldük... Biz de bu söyleşiyi önümüzdeki günlerde yayınlayacaktık.

Kısmet ölümünden sonraymış!

Birlesik Amerika’da Mr. Wrestling [Bay Güneş] adıyla hayatı kitaplatırılmış…
Şimdi bakınız Ali Gümüş’un sorduğumuz sorulara verdiği yanıtlara:

FUTBOLDA OLMADI, GÜREŞTE OLDU


- 100 yılı aşkın bir zamandır futbolda önemli değişiklikler olmazken, güneşte son 20 yılda tam bine yakın kural değişiklikleri oldu. Greko Romen kapışmalarında kafakol, salto, suples, tekkol…gibi oyunlar ortadan kalktı. Şimdiki kapışmalarda yarışmacılar birbirlerinin bileklerini tutarak güreşir gibi yapıyor ve ihtar ya da tek puanla galibiyete gidiyorlar. Bu alışkanlık seyircileri kaybettirdi. Sikletler, hemen hemen her şey değiştirildi. Sanıyorum önce Greko-Romen, ardından da serbest ve bayanlar güreşleri Olimpiyatlardan çıkartılacak. Bir de insan sağlığı açısından güreş çok tehlikeli…


İNSAN SAĞLIĞI ÖNEMLİ


- İnsan sağlığı bakımından güreş de nasıl bir tehlike var?
- Dünyanın en tanınmış üniversitelerinden biri olan Princeton’da yağlı güreşle ilgili olarak bir konferans verdiğimde geçip yerime oturmuştum ki profesörlerin kendi aralarında yüksek sesle tartıştıklarını görünce dayanamayıp ayağa kalkip gene ne var? Anlaşılamayan nokta nedir, diye sorduğumda şu cevabı almıştım.
‘Atalarınız insan anatomisini ne kadar iyi biliyorlarmış. Sizi dinleyince anlayıp şaşırdik. Dediniz ki yağlı güreşte köprü kuran yenik sayılır. Evet kafa ile oyun olmaz. Çünkü insan vücudundaki hücreler 7 yılda bir yenilenir. Kafa tasasının sallantı halinde olan beyin ise cidara çarptığında hücrelerinin bir bölümünü kaybeder.Ve vücutta sadece beyin hücresi yenilenmez.Yağlı güreşte köprü kurmak yasak dediğinizde bunu hatırlayıp şaşırdık ve atalarınızın insan anatomisini ne kadar iyi bildiklerini öğrenmiş olduk…


LEFTER ARNAVUT MU


Demek özellikle Grekocuların çoğu Alzheimer hastalığından rahatsız... Boks da öyle. Bir zamanların demir adamı Muhammed Ali Clay bugün kendinde değil. Futbolda da bu tehlikeyi sezen sporcular asla topa kafa vurmuyorlar. İlk olarak bana Rum değil, Arnavut soylu olduğunu acıklayan Lefter de topa asla kafa vurmazdı.Sebebini sorduğumda bana ‘sağlığa zararlı’ demişti.

-Sizi Tercüman’ın spor sayfalarından tanırız. Dünya çapında bir güreş uzmanı olduğunuz halde Spor Bakanlığı ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’den herhangi bir teklif alıyor musunuz?


SPOR BAKANI BENİ TANIMIYOR


- Geçmiş yıllarda Cemal Gürsel, Süleyman Demirel, Turgut Özal devamlı beni arayıp güreş tefrikalarında son durumun ne olduğunu sorarlardı.Hatta birgün Arnavutluk¹a giderken Cumhurbaskanımız rahmetli Turgut Özal uçakta ayağa kalkmış “Beyler, beyler gazeteci diye kime denir?” dedikten sonra kendi sorusunu yine kendisi şöyle cevaplandırmıştı?

“Gazeteci diye ben Ali Gümüş’e derim. Neden çünkü gazeteci eser vermeli, eser. Bu güne kadar 30’a yakın kitap yazdım. Matbaaya verdiğim 5 kitabımı ise çalıp hırsızlar kendi isimleri altında yayınladilar. Bu çalınan ve benim yazdığım ama başkalarının adı altında yayınlanan kitaplarım arasında şunlar var;

Türk ve Dünya Edebiyatıyla Basınında Eşek, Türk Sporcularının Biyografileri, Prut Savası. Atatürk ve Güreş isimli kitabım ise matbaadan çalındı. Çalanı biliyorum. Telefon ettirdim, kendisini mahkemeye vereceğimi söyledim. Henüz yayınlamadı. Herhalde ölmemi bekliyor. O zaman basacak.


OLİMPİYAT MACERASI


- 1948 Olimpiyatlarında 6 altın madalya kazanan güreşçilerimiz İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ tarafından 20’şer bin lira ile ödüllendirilince profesyonel ilan edildiler. Yıllar sonra yeniden ödüllendirme basladı. Buna ne dersiniz?
- 1959 yılında 1912 Stockholm Olimpiyatları şampiyonlarından Jimmy Thorpi, bir beyzbol oyunundan 60 dolar aldığı için profesyonel sayılmış ve madalyaları elinden alınmıştı. 1959 yılında Thorpi affedildi, madalyaları geri verildi. Aslında bu ithamdan ziyade ırkçılıktı. Thorpe kızılderili asıllıydı ve bundan olmuştu. Ben ,1959 yılından beri bütün güreş şampiyonalarını izliyorum. Her gittiğim yabancı ülkede ev sahibi ülkelerin şampiyonlarının para ile ödüllendirildiğini biliyor ve bunu yazıyordum ama bizim spor teşkilatından çıt çıkmıyordu. Nihayet 1976 yılında dönemin IOC Baskan J.Antonia Samaranj, yüzlerce gazeteci arasında, şampiyonlara para ödülü verilir mi, diye sordum. Toplantı İstanbul’daydı ve Samaranj “Elbette verilir. Bu türlü armağanlar verimi artırır” dedi de bizde de ödüllendirilme başlatıldı.


FİLA’DA GÖREV


- Son Taşkent’teki toplantıda FILA’nın adı IWW diye değiştirildi. Siz hiç FILA’da görev aldınız mı?
- Yıllarca bana görev verildi. 1990 yılında bütün zamanların en iyi güreş yazarı olarak da beni seçtiler. Başkan Milan Ercegan bana sonsuz ilgi gösterirdi.

- Siz güreştiniz mi?
- Fatih Güreş Kulübü’nde güreştim. Kendimi çok kuvvetli hissediyordum ama kulübe ilk geldiğim ayda rakiplerim beni yerden yere vurdular. Bir ay sonra gerçeği anladım Sürekli idman yapmayan rakiplerini asla yenemezdi. İstanbul Gençler Şampiyonu olduğumda kulübün yönetim kurulu beni toplantıya çağırdı. Gencim fazla bilgili değildim. Bana dediler ki “Seni Yaşar Doğu asla milli takıma almaz. O takımı Ankara’dakilerden kuruyor.” Halbuki Yaşar Doğu asla kimsenin hakkını yemezdi. Beni kandırdılar ve güreşten, haltere geçtim. Bir hafta sonra seçmeleri kazanıp Milli Takıma girerek 48 saat trenle İstanbul’dan Bükreş’e gittik. Fazla kilom vardı ve babaannemin Sirkeci Tren İstasyonunda bana verdiği köftelere elimi süremedim ve sonra da böyle spor mu olur?
diyerekten halteri de bırakıp vücut krallığı yarışmalarına girmek için çalışmalara başladım. Bu dalda da Türkiye çapında dereceler aldım,


GÜREŞÇİ ‘ÇIRAK’


- Şampiyon bir güreşçi spora veda ettikten sonra ne yapmalı??
- Mutlaka çırak yetiştirmeli. Gençlere bildiklerini öğretmeli. Atalarımız çırak yetiştirmeyen güreşçiler egoist olur, demiştir.
- Olimpiyatları düzenlemek için aday olmuştuk ama bize vermediler. Bunun sizce nedeni nedir?
- Sidney Olimpiyatları güreşlerinin planını dünyadan 3 gazeteciden biri olarak ben yapmıştık. Fransiz Didie, Macar Dobor’la defalarca İsviçre’ye davet edildik. Aradan yıllar geçti. Birgün bugünkü Olimpiyat Komitesi Başkanından bir mektup aldım. Bu mektupta şunlar yazıyordu:

‘Türkiye’nin Olimpiyatlara ev sahipliği yapmasının nasıl olacağını tam bin kişiyle konuşarak planladık. Bana hiç kimse bu konuda bir şey sormamıştı. Ben, dünyada ilk 3 arasına giriyor ama Türkiye’de bin kişi arasına alınmıyordum. Arjantin’e gitmeden önce onlara Brezilya’nın Dünya Kupalarını Pele ile aldığını yazarak oraya bütün zamanların en büyük haltercisi Naim Süleymanoğlu’nu götürmelerini öğütledim. Dinleyen olmadı ve ev sahipliğimiz yattı.

- Sizi Spor Bakanlığı hiç arıyor mu?
- Hayır, günümüz bakanıyla tanışmak dahi kısmet olmadı. Belki beni gıyaben bile bilmiyor. Türk Güreşinin tarihini, lugatını yazdım ama Spor Bakanı ile BTG Müdürü ile tokalaşmak dahi kısmet olmadı, Geçmiş çağlarda en değerli kişi savaşları kaybeden komutanlardı. Galiplerin yüzlerine bakan olmazdı. Bunun da sebebi padişahların analarının, haremdeki kadınların, sadrazamların ve saray görevlilerinin Yeniçerilerin yabacılardan oluşmasıydı. Kim yenildiyse saraylılar, ona ilgi gösterir ’Üzülme, üzülme, galip sayılır bu yolda mağlup diyerekten sevilir ve ödüllendirilirlerdi. Bugun beni arayan yetkili yok diyorum ama bütün zamanların en büyük haltercisi Naim’den yararlanan var mi?


YERLİKAYA VE AKGÜL


Güreş Federasyonu Başkanı Hamza Yerlikaya ile zaman buldukça beni arar hal hatır sorar, saygılı büyük bir sporcudur. Güreş tarihimizde Hamza kadar altın madalya kazanmış başka bir güreşçimiz yoktur. 2 Olimpiyat, 3 Dünya ve 9 kez de Avrupa Şampiyonu olmak kolay iş değil. Bunu Hamza başardı. Son Dünya Şampiyonasında Taha Akgül altın madalya kazandı ama gazetelerde bu başarılı adama sadece tek sütun yer verildi. Birkaç yıldır spor sayfalarinda 3 kulüp başkanının kellelerinden başka fotoğrafa yer verilmiyor diye ülkemizde bayan güreşine karsı çıkanlar vardı.

- Bayanların güreşmesini nasıl karşılıyorsunuz?
- Türkçemizde “Pehlivanı ana doğurur” diye bir söz vardır.Yüz yıllar önce de Gül Hatun güreş tekkeleri kurdurarak pehlivanların yetişmesine yardımcı olmustur. 1933 yılında İzmir’de Emine Pehlivan, Bulgaristan erkekler şampiyonu ile güreşmiş ve onu yenmişti. Son yıllarda şort giyiyorlar diye karşı çıkanlar var. Türk Sporunu genellikle hayatlarında hiç spor yapmamış siyasi şahsiyetler yönettiklerini sanıyorlar. İşte 40’a yakın haltercimizde doping çıktı da ne yapıldı. Naim boşta geziyor, ‘halterin beyleri’ sefa sürüyorlar. Güreşte ise Hamza Yerlikaya umudumuz; Yaradan muvaffak etsin...
- Teşekkürler…

Yazarın Tüm Yazıları