Irak ve Suriye’yle yeni sayfa

"BİZ askeri bir savaş yürüttük, düşmanlarımız ise siyasi. Biz fiziksel zayiat vermeyi istedik, onlar ise psikolojik olarak tükenmemizi. Askeri güçlerini, bir boğa güreşçisinin kırmızı pelerinini kullandığı gibi kullandılar: Yani bizim, siyasi önemi son derece az olan bölgelere saldırmamızı sağladılar.”

Haberin Devamı

Bu cümleyi meşhur Amerikalı diplomat Henry Kissinger, Vietnam Savaşı sırasında, 1969’da sarf etmiş. Şu an hem Irak hem Suriye’ye yönelik atmaya başladığımız adımlar, bana bu cümleyi hatırlattı. Belli ki, bundan böyle sadece sahada yani Fırat Kalkanı ya da Musul operasyonlarında varlık göstermeyeceğiz.

Başbakan Binali Yıldırım’ın daha yeni döndüğü Irak gezisi, artık siyasi bir mücadele de vereceğimizin işareti.

NEDEN BAŞİKA?

ÖNCE çok kısa hatırlayalım: Türkiye 2015 aralık ayında, Peşmerge’yi eğittiği Başika kampına ek asker göndermişti. Bağdat da buna itiraz etmişti. Sonra Türk askerinin bir kısmı Duhok’taki Bamerni kampına kaydırıldı. Bir kısmı Türkiye’ye geri döndü. Bir kısmı da Başika’da kaldı.

Ama bu yetmedi. Bağdat bu kez “Irak’taki tüm askerlerinizi çekin” dedi. En şaşırtıcı olan ise ABD’nin bu krizde Bağdat’ın yanında durması oldu. Ancak şimdi Yıldırım’ın ziyaretiyle -anlaşılan o ki- iki ülke bu konuda şimdilik orta noktada buluştu. Buna göre Başika, Irak kampı sayılacak. Türkiye de kendi topraklarına Irak’tan gelen DEAŞ ve PKK tehditleri bertaraf edilinceye dek, Başika’da kalmak niyetinde.

Haberin Devamı

Bu mutabakatın ardında ise elbette Rusya ile yaşadığımız normalleşme etkili. Zira Bağdat büyük ölçüde İran ve Rusya’nın etkisinde. Bu adımın ardındaki bir diğer sebep de ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan unsurların, asıl bu topraklardan geliyor olması.

*

Türkiye’nin “Başika atağı”nın arkasındaki bu 3 tehditten biri, DEAŞ’tan gelen tehdidin ciddi şekilde artması. Bu tehdit hem Türkiye topraklarına, hem de o bölgedeki Türk askerine yönelik.

Başika kampı DEAŞ’ın Irak’taki başkenti sayılan Musul’a sadece 10 km uzaklıkta. Yani son derece stratejik bir noktada. Kaldı ki, ABD öncülüğündeki koalisyonunun yürüttüğü Musul operasyonunu, DEAŞ’ı o bölgeden Türkiye’ye sevkedebilir.

İşte tüm bunlardan dolayı Türkiye Başika’da bulunarak, gözünü DEAŞ’ın üzerinde tutuyor.

*

2’nci tehdit ise Türkmenlere karşı. Ankara’nın gözü, Musul’a bağlı bir Türkmen şehri olan Telafer’in de üstünde. Hem buradaki Türkmenleri DEAŞ’tan ve Şii milislerden korumak istiyor. Hem de buranın bir İran üssü olmasını engellemeyi hedefliyor. Zira İran’ın buraya Şii milisleri yerleştirdiği biliniyor. Dolayısıyla Başika’da bulunmak İran’a karşı da dengeleyici bir adım.

MESELE PKK

Haberin Devamı

GELELİM 3’üncü ve asıl meseleye. Başika’ya yakın olan Sincar’daki PKK varlığını bitirmek, şu anda Ankara’nın en öncelikli meselesi. Zaten Başkaban Yıldırım’ın Iraklı mevkidaşı Haydar Abadi ile görüşmesinde de bu, en yukarıdaki gündem maddesi olmuş belli ki.

Hatırlarsanız; DEAŞ geçtiğimiz yıl Sincar’daki Ezidilere saldırınca, PKK da Irak Kürdistan Yönetimi’ne (KBY) bağlı Peşmergeyle birlikte buraya girmişti. O zamandan beri de Sincar’da.

İşte Ankara’nın bir endişesi de, PKK’nın burayı 2. bir Kandil haline getirmesi. Ve hatta Musul operasyonuna katılması. Zira terör örgütü hemen hemen her gün Bağdat’a “operasyona biz de destek verelim” çağrısı yapıyor.

Haberin Devamı

Dolayısıyla Ankara bir yandan da ABD’nin gittikçe daha çok bel bağladığı PKK-YPG’ye karşı, onların rakibi olan Peşmergeyi öne çıkarmaya çalışıyor. Bu yüzden Başika’da bu güçleri eğitiyor.

SIRA SURİYE’DE

KISACASI; Ankara artık hem küresel hem bölgesel güçlerle, özellikle de komşularımızla işbirliği yaparak terörü asıl kaynağında kurutmayı hedefliyor. Bu da Suriye’yle de benzer bir işbirliğinin geliştirileceğine işaret.

Daha önce de yazdım: Evet Esad’ın izlediği politikalar bizim için siyasi olarak ve ahlaken kabul edilemezdi. Ancak diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yıl mesajında yeni bir “İstiklal harbi” verdiğimizi söyledi. Dolayısıyla artık idealler ve tercihlerimiz üzerinden değil, hayati ihtiyaçlarımız üzerinden konuşuyoruz. Bu yüzden bizim için beka meselesi olan DEAŞ ve YPG tehdidinin kaynaklandığı Suriye’deki otoriteyle de işbirliği yapmamız kaçınılmaz. Kaldı ki, bunu zaten şu anda Rusya ve İran üzerinden dolaylı olarak yapıyoruz.

Haberin Devamı

Bu aynı zamanda Suriye’de bulunan askerimizin güvenliği ve operasyonlarımızın başarısı açısından da elzem.

*

Özetle; artık gelişmelerin peşinden gitmiyor, ön alıyoruz. Yani kırmızı pelerini izlemeyi bırakıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları