Göle maya çalan adam

1971’den bu yana her yıl yapılan Davos Zirvesi (Dünya Ekonomik Forumu), bu hafta başladı. Ve hatta bitmek üzere. Bu yıl da zirvede dünyanın en önemli siyasetçileri ve işadamları, yerkürenin en önemli sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

Zirvenin en önemli iki meselesi ise dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük iki kriz. Bunlardan biri, mülteci meselesi. Diğeri de kapitalist sistemin içinde bulunduğu tıkanıklık. Bir diğer deyişle, gitgide derinleşen gelir dağılımı adaletsizliği ve fırsat eşitsizliği.

Asıl sorun ise şu anda bu iki soruna ülkelerin, sistemlerin, kurumların hiçbir çözüm, hiçbir cevap bulamıyor olması. Yani insanoğlunun basiretinin bağlanması.

İşte tam da bu tıkanıklık anında, en karanlık gibi görünen noktadan, her iki krize de çözüm sunan biri çıktı ortaya. Sunmakla da kalmadı; o çözümü bizzat uyguladı, hayata geçirdi. O kişi, Hamdi Ulukaya. Hani Amerikalılara yoğurdu ilk kez tattıran, öğreten adam. “Çoban” kelimesinden türettiği “Chobani” markasını, ABD’nin en çok satan yoğurdu ve en hızlı büyüyen şirketi yapan insan.

Haberin Devamı

İŞÇİYLE İŞVEREN EŞİT

ULUKAYA’nın dünya üzerindeki 65 milyon mülteci için yaptığı büyük devrimi, salı günü yazmıştım. Nasıl dünyanın en büyük şirketlerini mültecilere para, iş ve eğitim vermeleri için bir araya getirdiğini anlatmıştım. Bu yıl 17-20 Ocak arasında düzenlenen Davos zirvesinde de Ulukaya, mülteci krizini yine dünyanın en kaymak tabakasının gündemine taşıdı.

Ama insanoğlu için yaptığı tek katkı bu değil Ulukaya’nın. O, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle dünyaya iyice hükmeden kapitalist sistemin içinde bulunduğu tıkanıklığı da açmaya çalışıyor. Ve en karanlık görünen noktada, akla hiç gelmeyeni sunuyor. Sistemi resmen yavaş yavaş içeriden dönüştürüyor.

Hamdi Ulukaya’nın kendi şirketinde çalışanları için aldığı kararı bu yıl haberlerde ilk kez görünce, inanamamıştım. Aynı haberde şirket çalışanlarının Ulukaya’nın kararını ilk duyduklarında attıkları sevinç çığlıkları da gösteriliyordu. Onlar da belli ki benim gibi bu habere inanamıyorlardı. Haber ise şuydu:

Chobani çalışanları, şirkete ortak olacaktı. Buna göre şirket hisselerinin yüzde 10’u, şirket çalışanlarına dağıtılacaktı. Hisseler işçilerin görev süresine göre dağıtılacak, şirkete daha çok yılını vermiş elemanlara düşecek hisse değeri 1 milyon doları bulabilecekti. Bununla birlikte Ulukaya, doğum izni konusunda da bugüne kadar görülmemiş kolaylıklar getirdi. Kısacası; Ulukaya iş verenle işçiyi aynı seviyeye taşıdı. Eşitledi.

Haberin Devamı

İŞÇİLERİN HAYALİ

SKYPE üzerinden konuştuğum Ulukaya, “Şirketleri var eden insanlar, sıra başarının paylaşımına geldiğinde hiçbir fırsata sahip olamıyorlar. 19’uncu yüzyılda işçiler toprak sahibi olmayı hayal ederdi. 20’nci yüzyılda ev sahibi olmayı hayal ettiler. 21’inci yüzyılda ise çalıştıkları şirkete ortak olmayı hayal edecekler” diyor.

Ulukaya, “ABD ‘fırsatlar ülkesi’ olarak bilinir. Ama ‘fırsatlar ülkesi’ böyle olmaz” diye veryansın ediyor. “Birşeyleri artık farklı yapmamız gerek. Bugüne kadar farklı devlet yönetimleri denedik. Farklı iktisat kuramları denedik. Ve hep bir uçtan diğerine savrulduk. Ama işçileri sistemin bir parçası yapmayı hiç denemedik” diyor.

Haberin Devamı

Yani aslında bu krize çözümün dışarıdan değil, çözümün kaynağı olan bizatihi iş dünyasından gelmesi gerektiğini savunuyor. Bu yüzden de sendikaları değil, doğrudan iş dünyasını çözüm olarak görüyor. “Sendikalar, iş dünyasıyla bir mücadele içinde gibi algılanıyor. Bu da ister istemez karşıtlık ve çatışma yaratıyor” diyor. Ve bunun bizi çözüme götürmeyeceğine inanıyor.

Tüm bunların ötesinde; bu modelin kârlı da olduğunu ekliyor. “Yaptığımız araştırmaya göre; çalışanları şirkete ortak yapınca; bir şirket 1 dolar harcayınca, 2 dolar geri kazanıyor” diyor.

VİCDANLI KAPİTALİZM

1994’te Erzincan’ın bir köyünden çıkıp ABD’ye göç eden, Amerika’da yaşayan Kürt kökenli bir iş insanı olan Ulukaya, hayatı boyunca büyük sıkıntılar da çekmiş. “Ben CEO’lardan (yönetim kurulu başkanı) nefret ederek büyüdüm. O yüzden iş insanlarının nefret edilmeyecek insanlar olduğunu çocuklara göstermek istedim” diyor.

Haberin Devamı

Yani aslında özel sektörün algısını da topyekûn değiştirmeye çalışıyor. Ve iş dünyasının toplum için –mültecilere yardım gibi- önemli sosyal görevler üstlenebileceğini düşünüyor. Ki Ulukaya’nın bu açılımlarına ekonomi dünyası “vicdanlı kapitalizm” (conscious capitalism) diyor.

Bir kişinin kendine inanarak insanoğlu için attığı bir adım, gerçekten hızla dalga dalga büyüyor. Ulukaya’nın getirdiği bu yeni uygulama, şimdi trend haline geliyor. Şirketler yavaş yavaş bu modeli uygulamaya başlıyor. Hatta bazı iktidar çevreleri bunu yasalaştırmak istiyor.

Zaten değişim, dönüşüm dediğimiz şey de hep öyle oluyor. Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi, iş birinin göle maya çalmasına bakıyor. “Ya tutarsa” demekten asla vazgeçmemek gerekiyor.

Haberin Devamı

Bize bunu hatırlattığın, sorunlara çözüm bulmak için bizlere cesaret ve ilham verdiğin için sonsuz teşekkürler Hamdi Ulukaya...

Yazarın Tüm Yazıları