Sadece lokanta değil, bir uygarlık müzesi

Beyti’ye girdiğinizde özel bir yerde olduğunuzu hemen hissediyorsunuz. Dekor özenli, servis düzgün; tüm bunların mimarı, 80’lerindeki ‘Beyti Bey’ dimdik ayakta ve her detaya göz kulak oluyor. En önemlisi yiyip içtikleriniz elbette: Çoğu dünya çapında.

Haberin Devamı

Eminönü Vapur İskelesi’nde aşağı yukarı 20 dakika taksi bulmaya çalışıyoruz. Nereye gideceğimizi soruyorlar. “Florya” deyince yüzümüze bakmıyor kimse. “Sen nereye istersen oraya götür” diyorum bir taksiciye. İşlemiyor. Sonunda bir taksici  “90 TL’ye götürürüm” diyor. OK. Bindikten sonra bana ve yengeye acıdığı için aldığını söylüyor. Çok iyi kalpli. Allah razı olsun. Ama çok tehlikeli araba kullanıyor. “Bir şey olmaz  ağabey!” Yeşilköy’e kadar iyi geliyoruz. Yeşilköy-Florya arası trafik kilit. Taksici bizi aldığı için pişman. Kendimi suçlu hissediyorum. Onun sinirlerini yatıştırmam lazım. “Nerelisin?” Siirt. Hemen büryan kebaptan bahsetmeye başlıyorum. Tutuyor. İstanbul’da yaşam zor. Memleket hasreti çekiyor. Beni bir yerden gözü ısırıyormuş. TV mi?“Yemekçi misin abi?” Yok estağfurullah!

 

Haberin Devamı

Sadece lokanta değil, bir uygarlık müzesi

Doğru mühürlenmiş pirzola.

 

Muradımıza erip Beyti’ye varıyoruz sonunda. 100 TL verip 10 geri istiyorum. Pek niyeti yok. Trafik çok ne de olsa. “Yiğit insan başta verdiği sözü tutar” diyorum. “Şaka yaptım abi, kusura bakma” deyip 10 liramı veriyor. Helalleşiyoruz.

 

***

 

Beyti’ye adım atar atmaz başka ve artık var olmayan bir dünyaya giriyorsunuz. Adeta Batı ile Doğu uygarlığının sentezi. Özlemini duyduğunuz hoşgörülü bir uygarlığın belki lokanta olarak ülkemizde son temsilcisi. Konforlu ve lüks ama bazı yeni zenginlerin dünya görüşünü yansıtan Doğu’ya özgü ‘ihtişam’ anlayışı değil bu.  İnsana huzur veren ve hiyerarşiyi dışlayıp her müşteriyi eşit kucaklayan bir mekân burası.

 

Sadece lokanta değil, bir uygarlık müzesi

Haberin Devamı

Her tarafa hâkim ahenk ve estetik sinirlerinizi yatıştırıyor. Tabii bunun gerisinde insan faktörü yatıyor.  

 

 

HER YEMEKTEN TATTIM

 

Aynı zamanda bir müze. Bir anlamda uygarlık müzesi. Yanımdaki arkadaşım yabancı. Duvarlardaki fotoğraflara ve çerçevelenmiş teşekkür yazılarına bakıyor. 20’nci yüzyılın siyasi tarihinin özeti gibi. Sanki kendi evimmiş gibi gururlanıyorum.

 

Nasıl gurur duymazsınız ki? Her tarafa hâkim ahenk ve estetik sinirlerinizi yatıştırıyor. Tabii bunun gerisinde insan faktörü yatıyor. 80’li yaşlarındaki ‘Beyti Bey’ dimdik. Her zamanki gibi yüzü aydınlık, temiz tıraşlı... Kendisine yakışan bir takım elbise giymiş. Gözünden hiçbir detay kaçmıyor. Bu mükemmeliyetçilik lokantanın her köşesine sinmiş. Masa örtüleri, çiçek düzeni, rahat sandalyeler, keten peçeteler... İyi bir bale temsili gibi pürüzsüz işleyen servis.

 

Haberin Devamı

Bu şartlarda yemekler kötü olsa bile bu havayı solumak için senede bir gelirim buraya. Ama yemekler iyi. Her zamanki gibi. Her şey belli bir düzeyi tutturuyor. Beyti, piyasada bulunan en iyi eti, sebzeyi ve manda  kaymağını almaya devam ediyor. Altı kişi olmanın avantajını kullanıp birçok yemeğin tadına bakıyoruz. Ev yapımı turşu, portakallı kereviz, imam bayıldı, patlıcan salata, suböreği, sebze ızgara, çoban salata, mantarlı pilav, döner ve patlıcan beğendi, patlıcanlı pilav, ıspanak, köfte, bütün olarak fırında pişmiş kuzu kol... Sonra da incir, kabak, ayva tatlıları ve künefe.

 

 

AMAN BEYTİ DEĞİŞMESİN

 

Bunlar arasında dünya çapında bulduklarım var. Turşu, suböreği, kuzu kol mesela. Bu düzeyde bir kuzu kol ülkemizde başka yerde yok. Taa İspanya’ya gitmek lazım. Ayva tatlısı da nefis. Künefeyi tatmadım ama grupta tadanlar “Harika” diyor.

 

Haberin Devamı

Diğer yemeklere iki açıdan yaklaşabilirsiniz. Örneğin pirzola... Eski Mimolett, Armut, Nicole gibi lokantalarda et olarak aynı kalitede kuzu pirzola yedim. Ama belki Beyti’yi bunlarla kıyaslamak elmayla armut gibi. Trendler ve dünya mutfağı değişiyor ama Beyti değişmiyor. Bakış açınıza göre bu artı ya da eksi olabilir. Ben “Beyti değişmesin” diye dua ediyorum. Ayrıca bildiğim şu: İki kişi gidip turşu, arkadan bir suböreği, sonra kuzu kol ve kaymaklı bir tatlı yerseniz beş yıldızlık ve unutamayacağınız bir deney olur.  Yabancı bir misafirinizi de göğsünüzü gere gere getirebilirsiniz buraya.

 

Ucuz değil tabii. Adam başı 200 gibi. Ancak İstanbul’daki fiyatları ve buradaki genel kaliteyi göz önüne aldığımda bence makul.

 

Haberin Devamı

Sadece lokanta değil, bir uygarlık müzesi

Orman Sok. No. 8 Florya / İstanbul Tel: 0212 663 29 90

Yazarın Tüm Yazıları