Paylaş
Defne, yetişkinliğe adım atmasıyla birlikte hayaletleri görme, onlarla konuşma, dertleşme, birlikte hareket etme yeteneğine de sahip olmuştur. Bu özelliğini kendi hayrına (!) kullanmak adına harekete geçer ve annesinin hayaletini bulmak için Side Antik Kenti’ne gider. Çünkü annesinden kalan tek hatıra bu yörede çekilmiş bir gençlik fotoğrafıdır. Side’ye hayalet yoldaşı Hüseyin’le gitmiştir, burada ekibine (!) aynı âlemden yeni üyeler eklenir; pavyon şarkıcısı Nazife ve antikçağdan bir rahibe vs. Hep birlikte annenin hayaletini soruştururlar...
Emine Yıldırım 2023 tarihli kısa filmi ‘Kadıköy’ün En İyi Falcısı’nda hayaletleri görme yetisine sahip Defne adlı bir müşterinin, gittiği falcıda yaşadıklarını anlatıyordu. Bu açıdan girişte konusunu özetlediğim ilk uzun metrajlı çalışması ‘Gündüz Apollon Gece Athena’ aynı karakteri çok daha geniş ve derin sularda bizlerle tekrar buluşturuyor sanki.
Bu yeni buluşma fantastik bir metne (senaryo da Yıldırım’ın) sahip. Anlatılan öyküde bu dünyayla olan dertlerini, meselelerini halledememiş bir grup hayalet, bir nevi arafta kalmış gibi hareket ediyor. Nazife geride bıraktığı kızına neden kendisini terk etmek zorunda kaldığını açıklama derdinde, yüzyıllardır yörede gezinen rahibe de günümüzde arkeolojik eser vasfına erişmiş bir bulgunun peşinde. Bu ‘çete’nin lideri konumuna yükselen Defne’yse bir nevi aracı kurum, çevirmen, uzlaşı noktası vs. Öteki dünyaya ilişkin vizeleri alamamışları görüyor; onların istek, dilek ve beklentilerini geride kalan yakınlarına, sevdiklerine iletmeye çalışıyor.
Öyküde dünyayla olan dertlerini çözememiş bir grup hayaleti izliyoruz.
Kutsal anneliğin yorumu
Emine Yıldırım ‘Gündüz Apollon Gece Athena’da Virginia Woolf’un ‘Kendine Ait Bir Oda’sından mülhem ‘kendisine ait bir evren’de kurmak istediği yapıyı tüm ana ve yan karakterleri, anlatı biçimi, göndermeleri; tarihsel, sosyolojik, ideolojik vurgu ve hatırlatmalarıyla başarıyla inşa ediyor. Ana mekânın Side Antik Kenti seçilmesi zaten öyküye fazladan bir artı katıyor. Çünkü bu anıtsal yöre hem meseleye tarihsel bir uzantı ekliyor hem de filmin kimi enfes kadrajlara ve estetik dolu ışık-gölge enstantanelerine sahip olmasına zemin hazırlıyor.
‘Gündüz Apollon Gece Athena’ için ‘büyülü gerçeklik’ ya da ‘fantastik’ ifadeleri bence doğru tanımlar. Bu bağlamda Yıldırım’ın bir başka başarısı da şurada beliriyor: Bu tanımlamalara sahip bir yapımı, efekt ya da görsel oyunları barındırmaktan azade sade bir anlatı eşliğinde aktarırken öyküsünü ve karakterlerinin yaşadıklarını son derece gündelik rutinler içinde, samimi bir dille yansıtmış.
Film aynı zamanda yoğun bir kara mizah barındırıyor. Örneğin ben Defne’nin Hüseyin’i ‘Böö’ diyerek korkutmaya çalışırken “Hep siz mi korkutacaksınız beni” demesine çok güldüm. Lakin aynı Hüseyin’in kişisel tarihinin Cumartesi Anneleri’ne uzanması da yüreğimi çok çok yaktı. Bir filmi herkes durduğu yerden okur elbette, beni de ‘Gündüz Apollon Gece Athena’da bu bölüm çok etkiledi ve bağlantıyı genel öykü bağlamında çok ince, zarif ve zekice buldum.
Defne’nin arayışları eşliğinde kutsal anneliğin yorumu, kadının tarihsel akıştaki varlığı, mitolojik referanslar, sistemin zulmüne uğramış evlatlar, ölseler bile eşlerine hayatı dar etme vasıflarını yitirmemekte ısrar eden kocalar derken Emine Yıldırım birçok konuda not düşen, hatırlatmalar yapan bir çalışmaya imza atmış. Defne’de karşımıza gelen Ezgi Çelik, performansıyla karakterini sahici, inanılır kılmış ve öyküyü sürüklemiş. Ben Hüseyin’deki Barış Gönenen’i de beğendim, hüznü bile anında neşeye çeviren diyaloglarıyla mimikleri fazlasıyla senkronizeydi. Deniz Türkali’nin canlandırdığı Selma’nın işlettiği pansiyonun televizyonunda oynayan ‘Aaahh Belinda’ da filmdeki bir başka incelikti. Bu yazıya atılacak en iyi başlık M. Night Shyamalan’ın ‘Altıncı His’ (The Sixth Sense) filmindeki ünlü replikten alınma ‘Ölü insanlar görüyorum’ (I see dead people) olurdu tabii ama ne yazık ki filmi benden önce kaleme alan yabancı bir eleştirmen bu başlığı atarak önümü kapamış. Bu notu da düşmüş olayım!
Dünya prömiyerini geçen yıl Japonya’da gerçekleştiren ve 37. Tokyo Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan, kimi anları itibariyle Gürcan Keltek’in ‘Yeni Şafak Solarken’iyle de akrabalıkları olduğunu düşündüğüm ‘Gündüz Apollon Gece Athena’ yılın en iyi yerli yapımlarından. Kaçırmayın derim. Son olarak görüntü yönetmeni Barış Aygen’in kadrajları ve Barış Diri’nin müziği de filmin dikkat çekici unsurlarından.
Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş
Mevsimlerden Filmekimi huzurlarımızda
◊ İstanbul Film Festivali’nin bir anlamda sonbahardaki uzantısı niteliğindeki Filmekimi bir kez daha huzurlarımızda. Bu yıl etkinlik İstanbul’da 3 Ekim’de başlayacak ve 12 Ekim’de sona erecek. Filmekimi dahilinde tam 49 film gösterilecek. Sinemaseverler Atlas 1948, Cinewam City’s Nişantaşı, Kadıköy Sineması ve Paribu Art’ta belli bir standardın üzerindeki, kaliteli yapımlarla buluşacak. Jim Jarmusch’un bu yıl Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazanan ‘Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş’i (Father Mother Sister Brother), Cannes’da Altın Palmiye’yi alan Cafer Panahi’nin ‘Görünmez Kaza’sı (It Was Just An Accident), Paolo Sorrentino’nun çok sevilen bir cumhurbaşkanının tartışmalı kararlarını anlatan ‘La Grazia’sı bu filmlerden bazıları.
◊ Kirill Serebrennikov imzalı, Nazilerin cani doktorunun Güney Amerika’daki yıllarını perdeye taşıyan draması ‘Josef Mengele’nin Kayboluşu’ (Das Verschwinden des Josef Mengele), Berlin’de Andrew Scott’a Gümüş Ayı kazandıran ‘Mavi Ay’ (Blue Moon), Norveçli yönetmen Joachim Trier’nin elinden çıkma ‘Manevi Değer’ (Sentimental Value) gibi yapımlar da ön planda.
◊ Kaouther Ben Hania’nın Venedik’te Gümüş Aslan kazanırken çok ses getiren filmi ‘Hind Rajab’ın Sesi’ (The Voice of Hind Rajab) de festivalde gösterilecek. Film Ocak 2024’te Gazze’de İsrail ateşi altındaki bir arabada mahsur kalan 6 yaşındaki kız çocuğu Hind Rajab’ın yürek parçalayıcı son saatlerini anlatıyor.
Genç Anneler
Gizli Ajan
◊ Bu yıl Cannes’da En İyi Yönetmen (Kleber Mendonça Filho) ve En iyi Erkek Oyuncu (Wagner Moura) ödüllerine uzanan ‘Gizli Ajan’ (O Agente Secreto), yine bu yıl Cannes’da En İyi Senaryo ödülünü kazanan Dardanne Kardeşler imzalı ‘Genç Anneler’ (Jeunes mères) de Filmekimi programındaki iki yapıt. Yorgos Lanthimos’un son çalışması ‘Bugonia’ da Filmekimi’nde seyirciyle buluşacak yapımlardan. Film komplo teorilerine takıntılı iki gencin, dünyayı yok etmeye niyetli bir uzaylı olduğuna inandıkları büyük bir holdingin yönetim kurulu başkanını kaçırmalarını anlatıyor.
◊ Ayrıca bu yıl İstanbul Film Festivali’nde ödül kazanan üç filmi de programda görüyoruz: En İyi Senaryo ödüllü ‘O da Bir Şey mi?’ (Yön: Pelin Esmer), En İyi Yönetmen ödüllü ‘Yeni Şafak Solarken’ (Yön: Gürcan Keltek) ve En İyi Erkek Oyuncu (Nazmi Kırık) ödüllü ‘Uçan Köfteci’ (Yön: Rezan Yeşilbaş).
Görüldüğü gibi son derece zengin bir menü var karşımızda, iyi seyirler dilerim...
VE DİĞER SEÇENEKLER
◊ İzmir’den İstanbul’a konservatuvar eğitimi için gelen Elif, asperger sendromlu Cem’le
tanışır. İki genç, aşkın ve sevginin farklılıkları aşarak hayatı nasıl değiştirdiğini keşfeder. Barış Başar’ın yönettiği ‘Sevince’nin kadrosunda şu isimler var: Hayat van Eck, Bahar Şahin, Sevinç Erbulak, Altan Erkekli ve Bora Kırkım.
◊ Haftanın menüsündeki diğer yapımlar şöyle: ‘Zifir’ (Yön: Paşhan Yılmazel-Mustafa Özen), ‘Oflu Hoca 5’ (Yön: Özgür Bakar), ‘Kamos’ (Yön: Mehmet Şerif Pirbudak), ‘Tafiti: Çölde Macera’ (Tafiti-Across the Desert/Yön: Nina Wels-Timo Berg).
◊ Ayrıca Peter Jackson’ın 2013 tarihli filmi ‘Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları’ (The Hobbit: The Desolation of Smaug), ‘Arif v 216’ (Yön: Kıvanç Baruönü) ve ‘Eltilerin Savaşı’ (Yön: Onur Bilgetay) da tekrar vizyonda.
Paylaş