‘Kahraman’lara ihtiyacımız var mı?

Asghar Farhadi ‘Kahraman’da borcu yüzünden hapse giren ve iki günlük izninde, özgürlüğüne kavuşmak için yaptığı hamleyle bir tür ‘aziz’ katına yükselen bir adamın hikâyesini anlatıyor. Film gurur, dürüstlük ve özgürlük gibi değerler etrafında biçimlenen ahlaki bir tartışma da sunuyor.

Haberin Devamı

Bir ikilemin etrafında kararını vermek durumunda olan insanlar ve ardından doğan sonuçların yarattığı ruhsal izdüşümler, vicdani hesaplaşmalar. Artık İran sinemasının en gür sesi konumundaki Ashgar Farhadi’nin yapıtları bu tür karakterlerin yaşadığı sınavlarda şekillenir. Asıl olarak senaryolarına vurulduğumuz yönetmenin son adımı ‘Kahraman’ (Ghahreman) benzer izlerin peşinde sürüklenen bir yapım.

Öykünün odağında borcunu ödeyemeyince hapse giren Rahim var. Bu genç adam eşinden ayrılmış, konuşma engelli oğlunu iki çocuk annesi kız kardeşine teslim etmiştir. İki günlük izinle dışarı çıkar ve özgürlüğünü daimi kılmak için kimi hamlelere girişir. İlk olarak eski eşinden dolayı akrabası olan ve onu içeri attıran Behram’a borçlarını taksitle ödemeyi teklif eder. Bu iş için de sevgilisi Ferhunde’nin çeyiz olarak sakladığı 17 altını kullanacaktır. Ama altın fiyatlarındaki oynamalar ve karşı tarafın teklifi kabul etmemesiyle bu plan yatar. Ardından farklı bir taktiğe yönelir: Altınları bulduğunu iddia eder ve sahibine teslim edeceğini söyler. Bu hareketi büyük ilgi görür; hapishane yönetimi ‘iyi kalpli’ hükümlülerinin yanında yer alır, televizyonlar ve gazeteler onunla röportaj yapar. Rahim Sultani artık bir ‘Kahraman’dır. Fakat çok geçmeden işin seyri değişir.

Haberin Devamı

Farhadi’nin anlattığı dünyalarda ahlaki krizler vardır. Bu krizlerin çözülmesi yolundaki adımlar önceden hesaplanmamış başka krizleri doğurur ve başta basit gibi görünen denklem, zor bir matematik problemine dönüşür. Öte yandan İranlı yönetmenin yapıtlarında genellikle ikili ya da üçlü karakterler vardır ve her birinin çelişkileri sonucu meseleler giriftleşir. Bu kez karakterler ve girift alanlar çoğalmış. Şiraz’da geçen filminde Farhadi kendi insanının, kendi kültür reflekslerinin arasında daha etkili atmosfer kuruyor. Hoş senaryo bir-iki yerde, her şeyde mantık arayan (benim gibi) seyirciler için inandırıcılık problemleri yaşıyor ama yine de genel toplamda anlatılan öykü, insan denen varlığın doğasına ait çelişkileri o kadar çok hatırlatıyor ki, bu genel çerçevede her şey inandırıcı ya da kabul edilebilir geliyor...

Haberin Devamı

‘Kahraman’lara ihtiyacımız var mı

‘Kahraman’ı onur, gurur, dürüstlük, sahtekârlık ve özgürlük gibi değerler üzerine ahlaki bir tartışma öyküsü olarak kabul etmek de mümkün. Rahim, kaybettiği özgürlüğüne yeniden kavuşmanın yanı sıra yerlerde sürünen prestijini de ayağa kaldırma peşinde. Hapishane yönetimiyse kamuoyu nezdindeki kötü imajını, onun yarattığı ‘dürüst mahkûm’ profili üzerinden düzeltme hesapları içinde. Ama Rahim girdiği bataklıktan kurtulmak için yalan üzerine yalan üretmek durumunda kalıyor. Ki, her zaman gülümseyen yüzü onu sempatik ve inandırıcı kılıyor. Toplum katındaki ‘Kahraman’lığının foyaları dökülürken de öykü her şey gibi özgürlüğün de bir bedeli olduğunu hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Rahim’de Amir Jadidi’nin muhteşem oynadığı filmde borçlusu Behram’da Mohsen Tanabandeh, sevgilisi Ferhunde’de de Sahar Goldust çok iyi. Ayrıca Behram’ın kızı Nazanin’de, Farhadi’nin kızı Sarina Farhadi’yi izliyoruz.

BRECHT’E SELAM OLSUN

Çemberin içine daha çok karakter ve yaşadıkları ikilemler dahil oldukça dağınık bir hal alan ‘Kahraman’ın, yönetmeninin maharetli elleriyle gayet güzel toparlandığını belirtmek isterim. Geçen yıl Cannes’da ‘Jüri Özel Ödülü’yle taçlandırılan Farhadi’nin yapıtının Oscar’larda da ‘Yabancı Dilde En İyi Film’in ‘beş aday’ından biri olması yüksek ihtimal...

Konuşma engelli Siyavuş’un, hapishane görevlisinin cep telefonuna görüntü yoluyla, babasına ilişkin görüşlerini aktarmaya çalıştığı sahnede zirvesine ulaşan, öyküsüne ‘sosyal medya refleksleri’ de yediren film, Brecht’in ünlü deyişi “İhtiyacımız kahramanlar değil, kahramanlara ihtiyacı olmayan bir toplumdur”u da hatırlatıyor.

Haberin Devamı

‘Kahraman’lara ihtiyacımız var mı

‘KOVALADIKÇA KAÇAN ATEŞBÖCEĞİM MİSİN?’

Girişimci bir ruha sahip 15 yaşındaki Gary Valentine ve bazen 25, bazen de 28 yaşında olduğunu söyleyen Alana Kane… Kimi filmlerde ve şovlarda rol alan Gary, kendisinden büyük Alana’ya ilk görüşte âşık oluyor ve bu durum onun için son derece sürükleyici ama zor bir serüvene dönüşüyor. Paul Thomas Anderson’ın kuşkusuz kendi gençlik çağlarından da izler taşıyan ve 70’lerin ilk yarısında geçen filmi ‘Licorice Pizza’, dönemin politik reflekslerini de barındırıyor. Vietnam Savaşı, benzin krizi, Nixon, Alana’nın seçim kampanyasında çalıştığı ve bana hafiften Harvey Milk’i çağrıştıran politikacı profili; öykünün toplumsal tabanları…

Haberin Devamı

Philip Seymour Hoffman’ın oğlu Cooper Hoffman’la ‘Haim’ adlı pop rock grubunun üyesi Alana Haim’in başarılı performanslarıyla sürükledikleri film, San Fernando Vadisi’nin Hollywood eksenli renkli hayatını da görüntüleri arasına katıyor. Dışarıda çok beğenilen ve büyük övgülere mazhar olan ‘Licorice Pizza’, belli bir kuşağa sesleniyor. Lakin film bu aşk üzerine odaklanıyor ama sanki eldeki malzeme, sürenin dolmasına yetmemiş ve Gary’nin yakın çevresinin oluşturduğu ‘ergen grubu’nun yaşadığı talihsizlikler, ilginç olaylar, eski Hollywood şöhretlerine yapılan göndermeler, Barbra Streisand’ın ‘arıza’ erkek arkadaşı Jon Peters karakteri vs. ile öykü şişirilmiş gibi. Bu durum da eldeki en önemli veri olan ‘aşk hikâyesi’nin belli bir noktadan sonra etkileyiciliğini kaybetmesine neden olmuş.

‘Kahraman’lara ihtiyacımız var mı

VE DİĞER SEÇENEKLER

‘Kingsman’ oluşumunun nasıl gerçekleştiğini anlatan ‘The King’s Man: Başlangıç’, serinin diğer filmlerinde olduğu gibi Matthew Vaughn imzasını taşıyor. Oyuncular Ralph Fiennes, Gemma Arterton, Ryhs Ifans, Harris Dickinson, Djimon Hounsou, Tom Hollander. Fuat Yılmaz’ın yönettiği ‘Canım Dayım: Bize Bir Şans Verin’ otizmli bir gencin mücadelesini anlatıyor. Kadroda Adem Yılmaz, Ayşenaz Atakol ve Zehra Yılmaz gibi isimler var. Haftanın animasyonu Hakan Bol ve Sinan Güngör’ün imzalarını taşıyan ‘Aslan Hürkuş: Kayıp Elmas’. Yerli komedi ‘Nalan’ı Fatih Mutlu, yerli gerilim ‘Lübbey’in Laneti’ni de Metin Yücel yönetmiş.

Yazarın Tüm Yazıları