Issızlığın ortasında...

Yakın geçmişindeki acıları dindirmek isteyen bir kadın... Otoyolda peşine takılan tekinsiz bir sürücü... Bir hayatta kalma mücadelesini konu alan John Hyams imzalı ‘Tek Başına’ iki ana karakterli, sade ama son derece etkileyici bir gerilim.

Haberin Devamı

Issızlığın ortasında...
Genç bir kadın, Jessica... Acılı geçmişine veda etmek amacıyla belki de, yeni bir yolculuğa koyuluyor. Derdinin ne olduğunu daha sonra anlayacağız ama yol boyunca yaptığı telefon konuşmalarından, ailesine haber vermeden bazı kararlar aldığını fark ediyoruz. Derken asıl felaket başlıyor: Kendisine yol vermeyen ve nedensizce musallat olan bir sürücü... Sarkık sarı bıyıklı, tel çerçeveli gözlüklere sahip, bir kolu askıda...

Adrenalini yüksek tutuyor

Sürücüsü belli olmayan ve sizin için büyük bir tehlikeye dönüşen takipçi araçlar... Sinema bu öyküye ilk kez o dönemler için gencecik bir yönetmen olan Steven Spielberg’ün ilk uzun metrajı olan ‘Duel’le (bizde ‘Bela’ olarak bilinir) tanık oldu. Bu 1971 tarihli klasik, sinemanın ‘gerilim koridoru’nda yeni ve etkileyici bir parantez açmıştı. Arada 1981’de çekilmiş ‘Cehennem Yolu’ (‘Road Games’) da var ama asıl olarak peşi sıra ‘Christine’in (1983) geldiği kabul edilir. John Carpenter imzalı bu yapım da bir Stephen King uyarlamasıydı.

Haberin Devamı

Bu haftanın yenilerinden ‘Tek Başına’ (‘Alone’), ‘Duel’ ve ‘Christine’den esintiler sunarak başlıyor ama çok geçmeden başka sulara açılıyor. John Hyams imzalı yapımda neden takip edildiğine dair bir fikri olmayan ama olası gidişatı çok geçmeden anlayan ve gardını almaya çalışan Jessica ne yazık ki bu çabasında başarılı olamıyor. Öykü, kartlarını belli bir noktadan sonra açıyor ve biz de seyirci olarak bu kovalamacanın şahidine dönüşüyoruz. ‘Tek Başına’ aslında bir yeniden çevrim; orijinal yapıt, 2011 tarihli bir İsveç yapımı. Söz konusu filmin yaratıcısı Matias Olsson, eseri Amerikan sinemasına taşınırken kendisi de senarist koltuğuna oturmuş.

İsveçli sinemacıya ait ‘Försvunnen’ adlı özgün filmi izlemedim (çıkan eleştirilere bakılırsa pek beğenilmemiş) ama ikinci adımın son derece başarılı olduğunu söylemeliyim. ‘Tek Başına’ya ilişkin öncelikli saptama bence ‘basit ama etkileyici bir gerilim’ olmalı. Bu yeni çevrimine imza atan John Hyams aralarında ‘2010’un da bulunduğu kimi kayda değer filmlerle tanınan Peter Hyams’ın oğlu. Geçmişte ‘Universal Soldier’ (Evrenin Askerleri) serisinden iki filmin de yönetmenliği üstlenmiş olan John Hyams, ‘Tek Başına’da dar alanda (gerçi öykü sonra koca bir ormana bile yayılıyor) heyecan verici bir atmosfer yakalamış.Issızlığın ortasında...
Geçmişine dair hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir (muhtemelen ‘seri’) katille, hayatındaki dönemeçleri zamanla öğrendiğimiz bir kurban arasında gelişen filmde yönetmen ‘az ama öz’ bir mantıkla adrenalini yüksek tutmayı başarıyor. Bu da yönetmenin bilindik bir öyküden sürükleyici bir yapıt ortaya koyabilme maharetine sahip olduğunu gösteriyor.

Haberin Devamı

İki oyuncu da çok başarılı

‘Tek Başına’ zamanın ruhuna da hitap ediyor; başrolde her türlü tehlikeye karşın ayakta kalmaya çalışan, genç bir kadın var. Bu da bence gerilim sinemasının sularında gezinen bu filme ‘pozitif ayrımcılık’ çerçevesinde yaklaşmamızı sağlıyor.

Performanslara gelince... Jules Willcox, Jessica’da çok çok iyi.Issızlığın ortasında...
Daha çok dizilerle tanınan oyuncu, karakterinin korkularını son derece inandırıcı bir şekilde perdeye taşımanın yanı sıra cesur bir figüre dönüşümünü de çok başarılı yansıtıyor. Keza terazinin diğer ucunda duran failde izlediğimiz Marc Menchaca da fazlasıyla irkiltici bir karaktere imza atıyor. Bir söyleşisinde canlandırdığı profilde ünlü seri katil Ted Bundy’ye de göndermelerde bulunduğunu belirtmiş.

Haberin Devamı

Sonuçta ünlü mimar Ludwig Mies van der Rohe’un mottosu ‘az çoktur’ (less is more) prensibine uygun bir stile sahip ‘Tek Başına’yı kaçırmayın derim...

VİZYON TURU

Issızlığın ortasında...

Haftanın diğer seçenekleri şöyle: Yönetmenliğini Lars Klevberg’in üstlendiği gerilim türündeki ‘Polaroid’le birçok festivalde gösterilen ve distopik bir öykü anlatan yerli yapım ‘Bina’. Orçun Behram’ın imzasını taşıyan bu filmin başrollerini İhsan Önal, Gül Arıcı, Enis Yıldız, Işıl Zeynep ve martta yitirdiğimiz Levent Ünsal paylaşıyor.

KİMDİ GİDEN, KİMDİ KALAN

Issızlığın ortasında...

Boşanmış ve kızı Aster’ın ergenlik sorunlarıyla boğuşan bir anne: Cami. Çocuk kitapları yazarı olan genç kadının hayatı, eski kocasının şimdiki eşinden gelen bir haberle yeni bir ivme kazanır: Eski kocası kalp krizinden ölmüş ve yeni eşi Rachel küçük kızıyla birlikte onun yanına taşınmaya karar vermiştir... Aisling Chin-Yee imzalı ‘Geriye Kalanlar’ (‘The Rest of Us’) Kanada yapımı bir dram. Filmin başrollerinde Heather Graham, Sophie Nelisse, Abigail Pniowsky, Jodi Balfour ve Charlie Gillespie gibi isimler yer alıyor.

Haberin Devamı

İSTANBUL’DA FESTİVAL ZAMANI

Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Boğaziçi Film Festivali’nin sekizincisi 23 Ekim’de başlıyor. Majid Majidi’nin ‘Khorshid’ filmiyle açılacak etkinlik 30 Ekim’e kadar sürecek. ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda 10 yapım 100 bin lira değerindeki ‘Altın Yunus’u kazanmak için uğraş verecek. Bu filmleri Tarık Tufan’ın başkanlığını üstlendiği ve diğer üyeleri Ramin Matin, İpek Türktan Kaynak, Ecem Uzun ve Taner Tokgöz’den oluşan jüri değerlendirecek. Festivalde 70. Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ kazanan Mohammad Rasoulof’un ‘Sheytan Vojud Nadarad’ adlı filmi de gösterilecek. 30 ülkeden 60 filmin seyirciyle buluşacağı festivalde gösterimler Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında gerçekleştirilecek. Bilet fiyatları da gündüz seansları için 10 lira, akşam seansları için 15 lira.

Haberin Devamı

ULUSAL YARIŞMA FİLMLERİ

Flaşbellek / Yön: Derviş Zaim

Gelincik / Yön: Orçun Benli

Gölgeler İçinde / Yön: Erdem Tepegöz

Kodokushi / Yön: Ensar Altay

Koku / Yön: Barış Gördağ & Yasin Çetin

Kumbara / Yön: Ferit Karol

Mavzer / Yön: Fatih Özcan

Nasipse Adayız / Yön: Ercan Kesal

Ölü Ekmeği / Yön: Reis Çelik

Sadece Farklı / Yön: Ahmet Sönmez 

Yazarın Tüm Yazıları