‘Gen’imle oynama, söyledim sana…

Dinozorlar geri dönüyor. ‘Jurassic World’, DNA’sıyla oynanmış bir türün yaşattığı dehşeti anlatıyor. Serinin yaratıcısı Steven Spielberg’ün yapımcılığını üstlendiği filmin hikâyesi vasat, efektleri başarılıDinozorlar geri dönüyor. ‘Jurassic World’, DNA’sıyla oynanmış bir türün yaşattığı dehşeti anlatıyor.

Haberin Devamı

Sinemaya, herkesi arabadan (‘Duel’) denizden (‘Jaws’) yani bilumum her bir şeyden korkutarak başlayan Steven Spielberg, 1993 tarihli filmi ‘Jurassic Park’ta Michael Crichton’ın çok satmış kitabı eliyle her şeyi bir anlamda başa sarmış, tarih sahnesindeki uykusuna çoktan dalmış dinozorları aramıza buyur etmişti. Hikâye aslında Dr. Frankenstein’ınkine benziyordu. Bu kez doktorun ismi John Hammond’dı ve insan evladı yerine fosilleşmiş bir sivrisinekten çıkarılan dinozor kanıyla, koca yaratıkları yeniden hayata döndürüyordu. Sonrası malum: Kontrolden çıkan tarihöncesi yaratıklar ortalığı karıştırıyordu...

‘Jurassic Park’ daha sonra seriye dönüşmüş ve en sonu 2001’de olmak üzere üç filmle turunu tamamlamıştı –ilk ikisi Spielberg, üçüncüsü ise Joe Johnston imzalıydı-. Bu haftadan itibaren salonlarımıza uğrayan dördüncü adım ise, “Yeni nesle de böylesi bir öykü anlatalım” mantığıyla çekilmiş gibi. Spielberg’ün ‘Yönetici yapımcı’ sıfatıyla dahil olduğu ‘Jurassic World’de hikâyenin temelleri aynı zemin üzerinde yükseliyor.
Önce öykü: Ailesi, Zach ve kardeşi Gray’i üç günlüğüne Kosta Rika’ya bağlı Nublar Adası’ndaki ‘Jurassic World’e gönderir. İkilinin teyzesi Claire, tesislerdeki yüksek kademe yöneticilerinden biridir. Yeğenler Disneyland tadındaki park alanında her türlü etkinliğe katılırken genetiğiyle bir hayli oynanan irice bir dinozor, hayat alanını terk eder ve ziyaret için gelmiş yaklaşık 21 bin kişi için tehlike oluşturur. Claire, her şeyden habersiz alanda geziye revam eden yeğenlerinin derdine düşerken yardımına adadaki tesisteki dört ‘Raptor’ın eğitimiyle uğraşan Owen gelecektir.

VARSA YOKSA AİLE...

Haberin Devamı

‘Gen’imle oynama, söyledim sana…
Beş üzerinden üç yıldız

‘Jurassic World’, hikâye anlamında sırtını alabildiğine klişelere dayıyor. İki hafta öncesinin büyük stüdyo işi aksiyonu ‘San Andreas Fayı’nda da bu meselenin altını çizmiştik, “Artık bu tür filmlerde onca felakete, onca yıkıma karşın asıl dert aile kurumunu ayakta tutmaktır” diye... Burada da iki kardeşin dayanışmasını ve bu dayanışmaya destek olan teyze karakteri üzerinden romantizme açılmayı izliyoruz.
Filmin ilgi çekici yanı kuşkusuz efektleri. Bu öykünün ana taşıyıcısı konumundaki ‘Indominus Rex’ türü dinozor, büyük havuzdaki‘Mosasaurus’ ve ‘Raptor’lar perdeye görsel açıdan son derece başarılı yansıtılmış. Ben kendi adıma özellikle ‘Raptor’ları çok beğendim. Öte yandan ‘Jurassic World’, tarihöncesi kuşların saldırısı bölümleriyle Alfred Hitchcock’un ‘Birds’üne, koca havuzdaki ‘Mosasaurus’ vasıtasıyla da ‘Jaws’a göndermelerde bulunuyor. ‘T-Rex’ de adeta ‘Ustalara saygı’ kabilinden selam sarkıtıyor.

Ve fakat film 65 milyon yıl öncesinin karakterlerini başarıyla perdeye taşırken şimdiki zamanı temsilen öyküde yer alan karakterler (yani insanlar) ve aralarındaki olay örgüleri pek de heyecan verici değil. Yani hikâye vasat...
Oyunculuklara gelince öykünün ana kahramanı Owen’da, ‘Galaksinin Koruyucuları’ndan hatırladığımız Chris Pratt, tesisin sahibi Masrani’de Irrfan Khan, tesis çalışanlarından Barry’de Omar Sy gayet iyiler. İki kardeşten Zach’ta Nick Robinson, Gray’de Ty Simkins sempatikler. Teyze Claire’de ise Byrce Dallas Howard fazla karikatürize, keza öykünün kötü adamı Hoskins’te de Vincent D’Onofrio benzer şekilde fazla klişe.
Sonuç? Bağımsız karakterli, 2012 yapımı ‘Zaman Yolcuları’nın (‘Safety Not Guaranteed’) yönetmeni Colin Trevorrow imzalı ‘Jurassic World’, yaz sezonunun ilk Hollywood işi aksiyonu. Orijinalinin etkisini sağlamıyor ama efektleri itibariyle idare ediyor.

Haberin Devamı

Jurassic World
Yönetmen: Colin Trevorrow
Oyuncular: Chris Bratt, Byrce Dallas Howard, Irrfan Khan, Nick Robinson, Ty Simkins, Judy Greer, Omar Sy, Vincent D’Onorio
ABD yapımı


Yazarın Tüm Yazıları