Üç mezhep, üç kilise ve bir cami; Kıllıt- Dereiçi köyü

Burası öyle geçerken uğradım veya nasılsa yolumun üstü diyebileceğiniz köylerden değil... Burası Mardin’in Savur ilçesinin yaklaşık 7 km doğusunda bulunan Kıllıt (Dereiçi) köyü.. Midyat’a giderken Hop geçidi kavşağından Savur istikametine dönerek kavakların süslediği, yeşil suyun suladığı vadilerden geçerek, Savur’u da ardınızda bırakarak ulaşıyorsunuz.

Haberin Devamı

 

Üç mezhep, üç kilise ve bir cami; Kıllıt- Dereiçi köyü

Çoğu kaderine terk edilmiş taş, çatısız, kahverengi evlerin yan yana sıralandığı bir Süryani köyü... Evlerin arasında dolaşırken İmbros-Gökçeada’da Dereköy sokaklarında yaşadığım duyguyu anımsadım. MorYuhanon Süryani Ortodoks kilisesinin gönüllü rahibi Sami Bey köye gelenlere yardımcı oluyor, kiliseyi gezdiriyor. Ama işin ilginç yanı köy, hem Protestan hem Süryani hem de bir Katolik kilisesi barındırıyor. Köyde kaç kişi yaşıyor derseniz, günümüzde sadece birkaç hane..! Protestan, Ortodoks ve aynı zamanda Katolik kilisesine sahip dünyada kaç köy vardır acaba? Sonra cami de yapılmış, onu da kucaklamış kadim Tur Abdin toprakları. Dağların iç kesimlerinde hayatın yoğun hengamesinden uzak olan bu köyün çok kimlikli yapısı dikkat çekici. Burada sadece Süryani, Müslüman, Türk, Arap, Kürt ve Ermeniler gibi farklı halklar değil, aynı dinin farklı mezhepleri de büyük bir ahenk içinde yaşayabilmiş. Savur’un Kıllıt Köyü işte tam bu noktada dünyada eşine az rastlanan bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Kıllıt Köyü; bugünkü adıyla Dereiçi. İçinden dere akan köy, yolunda ve etrafında gölge yapan yüksek kavaklarıyla. Sessiz kendi halinde. Hikayesi uzun..

NÜFUS ÇOK AZ

Haberin Devamı

Yeşilçam’ın usta oyuncuları Kadir İnanır ve Vahide Gördüm’ün başrolünü oynadığı ve Süryani bir ailenin hikayesinin anlatıldığı, ‘Kapı’ filmi de burada çekilmiş, seyretmediyseniz, göz atın...
Mardin tarihine bakıldığında, onunla kader birliği yapmış, şehir yapısı-doğası ile de ona oldukça benzeyen bir ilçesinin olduğu dikkati çeker. Bağlı bulunduğu Mardin şehrinden yaklaşık olarak 1000 yıl kadar daha eski bir yerleşime ve tarihe sahip olan Savur ilçesi, iki vadinin kesiştiği yerde uzanan bir masal şehri gibidir. Mardin’e geldiğinizde bir günü Savur’a ayırmalı, Savur’a yolunuz düştüyse mutlaka 6-7 km daha giderek Kıllıt köyünü de görmelisiniz. Dağların iç kesimlerinde hayat telaşesinden uzak bu köyün çok kimlikli yapısı dikkat çekicidir. Burada sadece Süryani, Müslüman, Türk, Arap, Kürt ve Ermeniler gibi farklı halklar değil, aynı dinin farklı mezhepleri de büyük bir ahenk içinde yaşayabilmiştir. Yaşayabilmiş diyorum çünkü maalesef günümüzde köyün nüfusu çok az.

Haberin Devamı

Üç mezhep, üç kilise ve bir cami; Kıllıt- Dereiçi köyü

Üç mezhep, üç kilise ve bir cami; Kıllıt- Dereiçi köyü

İBADETE AÇIK KİLİSE

Bu küçük Süryani köyünde Ortodoks, Katolik ve Protestan olmak üzere üç Hristiyan mezhebinin ibadethanelerinin bulunması, köyü ziyaret edenleri şaşırtırken, farklılıkların böylesine dar bir alanda bile kendine yaşam alanı bulabilmesinden dolayı da takdir edilmekte. Belki de büyük bir şehirde görmeyi umduğunuz bu zenginliğin, bu kadim topraklarda bir köy yerinde karşınıza çıkması ilginçtir. 4. Yüzyıl Hristiyanlığa dair aktivitenin bölgede çok yoğun olduğu bir dönemdir. 1. yüzyıldan itibaren Hristiyanlaşmaya başlayan Savur’da, 4. yüzyılın ortalarına doğru bir episkoposluk merkezi kurulmuş. Bu merkezin ilk başpiskoposu, Mor Gabriel Manastırı’nı inşa eden Mor Şmuel’in hocası olan Mor Krafus’tur. Mor Krafus, Sasani kralı II. Şapur Nisibis’i (Nusaybin) aldığında kılıçtan geçirilerek öldürülür. Bunun üzerine, MS 370 yılında Kıllıt Köyü’nde Mor Yuhanon Dilimiyo Süryani Ortodoks Kilisesi inşa edilir. Mor Yuhanon Kilisesi, 2006 yılında restore edilmiştir ve şu anda köyde ibadete açık tek kilisedir.

Haberin Devamı

3 ÇAN KULESİ VE 1 MİNARE

Kilisenin adına inşa edildiği MorYuhanon, bugün Irak’ta bulunan Haditha şehrinde doğmuş. Küçük yaşta Dahle Manastırı’nda dini eğitimine başlamış ve anlatılara göre rahiplik hayatı boyunca, bölgedeki binlerce putpereste Hristiyanlığı kabul ettirip mucizeler gerçekleştirmiş. Irak bölgesinin Hıristiyanlık tarihi için önemini Mardin merkezde bulunan Kırklar Kilisesi’ni ziyaret ettiğinizde ve kilisenin eski adını duyduğunuzda bu Kıllıt köyünü hatırlayacaksınız .

Üç mezhep, üç kilise ve bir cami; Kıllıt- Dereiçi köyüBATI’YA GÖÇ BAŞLADI

1980’li yıllara kadar 300’den fazla ilkokul talebesi olan Kıllıt Köyü’nün sakinleri başta Avrupa ülkeleri olmak üzere batıya göç etmeye başlayınca köy boşalmaya başlamış. Köyde Süryani nüfus azalınca bazı Müslüman aileler köye göç etmiş ve kendi ibadetleri için bir cami inşa etmişler. Dünya geneline yayılmış yirmi bine yakın nüfusu olduğu düşünülen Kıllıt Köyü’nde, üç çan kulesi ve bir minare olmak üzere dört farklı mekandan aynı Tanrı için edilen dualar halen göğe yükseliyor.

Haberin Devamı

300 DÖNÜMDEN FAZLA ÜZÜM BAĞI VAR

Köyde bize eşlik eden Sami Bey “Önce rahip göç etti Avrupa’ya” diyor, köyün bu halinden dertli: “Köylüler bir bir onun peşinden gitti. Şimdi köyde yaşayan 7-8 aile ancak vardır. Eskiden ne zengindi ne verimliydi bu topraklar, her yerden ürün fışkırırdı. Bağ bahçeden geçilmezdi her taraf.”
Üzüm bağları bakımından da zengin Kıllıt köyü. Sami Bey köyün 300 dönümden fazla bağı olduğunu söylüyor; diyor ki; “Bakımsız hepsi, ölüp gidiyor. İnsan yok ki bakacak.”
Kıllıt ’ta üretilen üzümün işlendiği bir şarap fabrikası da varmış; ama kapanmış. Kapanma hikayesini yazmak istemedim. İçimden gelmedi.
Mardin bölgesinde en küçüğünden en büyüğüne birçok köy, mezra veya hane; kişi, aziz ya da şeyh kendi sınırlarına sığamamış, tarihe not düşmüş veya rol oynamış. Tur Abdin bölgesi, küçük köylerin büyük kahramanlara gebe olduğu, tarihe mal olmuş isimlerin kadim ve sessiz ev sahibi. Bu topraklar belki de, bilmek için susmamız, dinlememiz gereken yerler.

KAPI FİLMİ

Haberin Devamı

Kadir İnanır ve Vahide Gördüm’ün başrolünü oynadığı Kapı filmi, Berlin’deki aileye Türkiye’den resmi bir davet gelmesiyle başlıyor. 25 yıl önce kaybolan oğullarına ait olduğu sanılan kemikler bulunmuş. DNA testi yapmak üzere aileyi Mardin’e çağırıyorlar. Kadir, eşi Vahide hanım ve onu yalnız bırakmak istemeyen torunu Aybüke ile yola çıkıp Mardin’e geliyor. Mardin’de bir manastırın misafirhanesinde kalıyorlar, burası Mardin’e yakın Deyrülzafaran Manastırı. Başrahip Erdal Beşikçioğlu, Kadir’in çocukluk arkadaşı. Onları karşılıyor ve ilgileniyor. Adli Tıp’a kanlar veriliyor. İnceleme İstanbul’da yapılacak ve sonuçların gelmesi için bekleyecekler..

EVİN KAPASI YOK!

Anne bir gün “Evimi görmek istiyorum” deyince köylerine gidiyorlar. İki katlı, dünya şirini bir Anadolu evi. Kalın taş duvarlar. Evin önüne geldiklerinde bir bakıyorlar “evin kapısı” yok. Ev yer yer yıkılmış olsa da sağlam ayakta duruyor, ama kapısı yok. Köyde bir kaç aile kalmış zaten. Eski komşuları sahipsiz kalan evleri birinin talan edip, parçalarını antikacılara sattığını anlatıyor. Belli kapıyı o götürmüş.

O KAPI BULUNACAK!

Kadir “Kapımı bulacağım” diyor. Talancının peşine düşüyor ve onu buluyor. Talancı Timur “Kapıyı Konya’da bir antikacıya sattım” diyor. O andan itibaren Kapı filmi, bir yol filmine dönüşüyor. Timur ve Kadir ve dedesinden ayrılmayan torun, önce Konya’ya, oradaki antikacıdan İstanbul’daki bir başka antikacıya satıldığını anlayınca da, Çukurcuma yollarına düşüyorlar. Dede, torun bir dedektif gibi iz sürüyor. O kapı ille bulunacak çünkü... ve buluyorlar da; nasıl bulunduğunu yazmayım, belki filmi izlersiniz.

Yazarın Tüm Yazıları