Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ

Birgi, Ege’nin deniz görmeyen bir köşesinde, eğer Bozdağ tarafından geliyorsanız otobüsün bir tekeri dışarıda virajlarla gidilen ve vardığınızda da geri dönmek istemeyeceğiniz huzurlu bir kasaba. Tabii bu kentin aslında eski bir liman ve korsan yatağı olduğunu hesaba katmazsak yamaçları aşınca görünen ova ve incir bahçeleri teneffüs ettiğiniz temiz hava size “İşte doğa” dedirtecek ölçüde.

Haberin Devamı

Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Ege Bölgesi’ne özgü mimari üslubu, restore edileren tarihi binaları, kutsal kabul edilen topraklarıyla Ödemiş’in Birgi Beldesi, tarih ve doğayı sevenlerin önemli duraklarından biri. Birgi’ye kadar gelen birinin Bozdağ’ı görmesi ve Ödemiş’i de ziyaret etmesi şart. Ödemiş’e sadece 9 km uzaklıkta kendi köşesine çekilmiş bir kasaba burası. Kasaba, Turizm Bakanlığı tarafından dini turizm merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Birgi’de tarihi eserleri gezip, Çınaraltı kahvehanelerinde oturmak, karşı masaya oturan amcalarla sohbet etmek olmazsa olmazlardan.

KENTSEL SİT ALANI

Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Sarıyar Deresi’nin iki yamacına kurulu Birgi, koruma altına alınan kentsel SİT alanlarından biri. Eski konakları, medreseleri, türbeleri, camileri zamana direniyor. Mimar Sinan Üniversitesi öğrencilerinin yaz aylarında çalışma yaptığı, restorasyon projeleri ve rölövelerini ücretsiz hazırladığı Birgi, yıllar içinde eski terk edilmiş görünümünden uzaklaşarak ön plana çıkmaya başladı.
Birgi’nin kimler tarafından, ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmiyor. M.Ö. 2. binde Lidyalıların yerleştiği Birgi hakkında tarih kitaplarında, M.Ö. 546’da Pers, 334’te Helen ve 133’te Roma, 1308’de Türkmenlerin egemenliğine geçtiği yazıyor. Bütün bu süreç içinde hep kutsal toprak kabul edilmiş Birgi. Şehrin antik dönemdeki adı Dioshieron, yani Zeus’un Kutsal Yeri. Ortaçağ’da bu defa Hıristiyanlık açısından kutsal kabul edilmiş, adı da Christopolis, yani İsa’nın Şehri oldu. 5. yüzyılda önce piskoposluk, ardından başpiskoposluk merkezi oldu. Askeri açıdan da zaman zaman önem kazandığı, bir ara adının kale ya da burç anlamındaki Pyrgion olarak değişmesinden belliydi. Belde Türklerin eline geçince ismi Birgi oldu.

Haberin Devamı

BAŞKENT DE OLDU

Aydınoğlu Mehmet Bey, Birgi’yi 1308’de kurduğu Türkmen Beyliği’nin başkenti yaptı. Birgi, 1426’da kesin olarak Osmanlı’nın eline geçti. İşin ilginç yanı, bir Müslüman kenti olarak da Birgi’nin dini önemini korumasıydı. Ünlü İslam bilgini Birgivi Mehmet Efendi buralıydı. İmam Birgivi Medresesi, önemli bilim ve din merkezlerinden biri sayılıyordu.
Birgi, 1867’de Ödemiş’e bağlı bir kaza merkezi oldu. Türkiye’nin ilk belediyelerinden biri olan Birgi Belediyesi 1889’da kuruldu. 1919’da Yunan işgalini yaşayan kent, 1922’de kurtuldu, ancak ne yazık ki pek çok tarihi eser bu sırada çıkan yangında yok oldu.
1312’de Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan Ulu Cami, çinilerle kaplı minaresiyle ilgi odağı. Cami çivi kullanılmayan ahşap işçiliğiyle de dikkat çekiyor. Anadolu’daki ilginç Ulucami örneklerinden biridir, minberi muhteşemdir.
Elbette belki saymayı unuttuğumuz başka güzel tarihi yapılar da var Birgi’de. İmam Birgivi Medresesi, 1762 yapımı Karaoğlu Camii, giriş kapısı Osmanlı oymacılık sanatının güzel örneklerinden olan Dervişağa Camii, Sarı Berber Mescidi, Güdük Minare, Mehmet Bey’in oğulları İsa, Hızır ve Umur Beylerle yattığı Aydınoğluları Türbesi bunlardan bazıları.
Birgi’nin ulu ağaçların süslediği caddeleri, tarihi evleri, dolaşmak ve fotoğraf çekmek için bire bir. Çınaraltı kahvehanelerinde oturup Birgililerle sohbet etmek, lezzetli adaçayını yudumlamak şart.
Birgi’ye İzmir’in Uludağ’ı olarak bilinen Bozdağ üzerinden gidiyorsanız yol üstünde Gölcük yaylasında da mola vermenizi öneririm. Gölcük de çok sakin ve huzurlu bir yer.

Haberin Devamı

BİRGİ ÇAKIRAĞA KONAĞI

Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Bu muhteşem ahşap konak bile sadece tek başına Birgi’ye gitrme sebebiniz olabilir.Ege Bölgesi’ne özgü mimari üslubu günümüze kadar korunmuş ender konaklardan biri olan yapının inşaatının 1761 yılında Şerif Aliağa tarafından başlatıldığı bilinmektedir. Ancak konağın zengin, renkli ve süslemeli stili, tezyinatının 19. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olduğunu göstermektedir.Üç katlı, dış sofalı, çift köşk odalı olan konağın zemin kat duvarları taş örgü, orta ve üst kat duvarları ise ahşap çatkı içine dolgu tekniği ile inşa edilmiştir.
18. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen ve resim stilinden de 19. yüzyılın ilk yarısında tezyinatının yapıldığı anlaşılan konak özellikle ahşap işçiliği ile dikkati çekmektedir. Bu süslemeler hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır.
Yakın tarihe (1950) kadar konut olarak kullanılmış olan konak daha sonra Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. 1977 yılında onarımına başlanan konağın çevresindeki bazı evlerin kamulaştırılması ise 1983 yılında gerçekleştirilmiştir. İç düzenleme ve teşhire yönelik çalışmaların tamamlanmasından sonra konak 1995 yılında ziyarete açılmıştı; fakat en son 2019 da başlayan restorasyon henüz bitmedi. Bugünlerde Birgi’ye yolunuz düşerse konağın içine giremeyebilirsiniz. Şu anda devam eden restorasyonun 2022 temmuz ayında bitmesi planlanıyor.

Haberin Devamı

ASLINDA LİMAN KENTİ

Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Ege’de huzurlu bir köşe BİRGİ
Günümüzde denizden hayli uzak olan Birgi antik dönemden 15.yy’a dek Küçük Menderes ve Birgi Çayı vasıtasıyla Ege’ye açılan bir korsan yatağıdır. Omari’nin anlatımında Küçük Menderes üzerinde gemilerin işleyebildiği aktarılmakta fakat Birgi bağlantısına değinilmemektedir. Birgi çayı o dönemde Küçük Menderes’in bir kolu olup üzerinde kadırga ve çektirilerin seyri mümkündür. Birgi, nehir üzerinde en yukarıda bulunan bir liman yerleşimidir.

Birgi Beyliği bu dönemde korsan gruplarının en gözü kara olanıdır. Selvi motifi bilindiği gibi Birgi Beyliği’nin sembolüdür. Birgi halkı erkeklerinin büyük bölümünün filoda gemici olduğu bilinmektedir. Birgi korsan beyliği varlığını Osmanlı Beyliği’nin büyüyüp bir devlete, giderek imparatorluğa dönüştüğü zamanlara dek sürdürmüş ve imparatorlukta bir çıban başı olmuştur.

Haberin Devamı

İmparatorluk deniz filosuna katılmayı reddetmişler, hatta zaman zaman Osmanlı ticaret gemilerine bile saldırıp yağmalamışlar ya da ele geçirip kendi filolarına katmışlardır.

Son dönemde Napolyon’un Bağdat seferi sırasında onunla ittifak yapmaları ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in kişisel dostluğu olduğu halde Cezzar Ahmet Paşa’ya açıkça ihanet etmesi Osmanlı imparatorluğu açısından bardağı taşıran son damla olmuştur.

Bunun üzerine IV. Murat 100.000 kişilik bir ordu toplayarak Birgi Beyliği’ne yürümüş, kenti ele geçirmiş ve Mehmet Bey’i boğdurarak cesedini atıyla birlikte nehre attırmıştır.

Birgi korsan beyliğini sonsuza dek cezalandırmak için imparatorluk tarihindeki ender büyüklükteki girişimlerden birini gerçekleştirerek bütün mühendis, mimar ve ustalarını seferber ederek Birgi Çayı’nın yatağını değiştirmiş, nehrin suyunun bir kısmını başka yerlere aktararak azaltmış ve denizle bağlantısını keserek korsanlığa son vermiştir.
Birgi halkı aileler parçalanarak farklı yerlere sürülmüştür. Günümüzde Birgi’de Balkanlardan gelen muhacırlar yaşamaktadır. İlginçtir ki Birgi’nin yeni sakinleri Birgi’den uzak bir bölgeden buraya getirilmişler ve eskiden Birgi’de yaşananlardan habersiz olmalarına özen gösterilmiştir.

Yazarın Tüm Yazıları