31 Aralık ne kadar doğru?

THY, 31 Aralık tarihinde Yeni Havalimanı’na taşınacak. Yapılan açıklamalar bunu gösteriyor. Bu tarih ne kadar doğru bir tarih... Kışın neredeyse en hoyrat zamanlarında, belki karda, buzda, aşırı yağmurda, Karadeniz’in kopup gelen hoyrat rüzgârında taşınmak ne kadar doğru. İlk kez inecek pilotlar için ne kadar uygun...

Haberin Devamı

Taşınmak için doğru tarih gibi görünüyor. Uçuş ve yolcu trafiğinin düşük olduğu bir zaman... Ama uzun vadeli meteoroloji tahminlere bakıyorum. Tabii yanılma oranı yüksek de olabilir. Yine de dondurucu soğuk, kar, aşırı yağmur, zaman zaman yoğunlaşan sis, Karadeniz’in karaya doğru uzayan anaforlar yaratan hoyrat rüzgarları.

Elbette havacılık meteorolojik zorlukların çoğunu göğüslüyor. Eskisi gibi meteorolojik nedenlerle oluşan uçak kazaları azalıyor. Pilotlar, gelişmiş sistemler maceraların önünü kesiyor. Yine de önünüzde yepyeni bir havalimanı var. Belki birçok pilot o tarihlerde oraya ilk defa inecek. Hangi şartların yaşanacağı bilinmiyor.

Pilotlar bir havalimanına ilk defa iniyorlar diye bir sorun olmayabilir ama ana üsse dönüş ya da ayrılış ilk defasında elbette biraz zorlar. Simülatörlerde bunu defalarca yapsalar da gerçek havanın içinde tedirginlikler olur.

31 Aralık ne kadar doğru

Haberin Devamı

NEDEN BU ACELE?

İlk etapta THY buradan Ankara, Adana, İzmir gibi bazı şehirler dışında Bakü ve KKTC’ye uçacakmış. Bilet satışına önümüzdeki günlerde başlanacak. Yolcu Bakü’den geldi, Kayseri’ye devam edecek... Bu nasıl olacak? Hadi taksiye atla, Atatürk Havalimanı’na git. Neyse... Anlamıyorum... Sistemi itip kalkmaya, zorlamaya ne gerek var. Neyin ihtiyacı bu... Neden bu acele... Karadan taşınma. Karda kışta belki çok zor koşullarda TIR’larla yapılacak taşınmadan karada bir kaza ihtimalini bile düşünmek istemiyorum. Hepsi milyon dolarlık hassas ekipmanlar bir karayolu kazasında ciddi hasarlar alabilirler. Giden bir şeyin yerine yenisini koymak, parasını peşin verseniz bile çok mümkün değildir. Havacılık tarihimizdeki en şanssız olayların yaşandığı ocak, şubat, mart aylarını zorlamanın mantığını anlamıyorum.

ÇOK ÜZÜCÜ OLUR

Tamam, açılış 29 Ekim de yapılacak. Bu elbette temsili bir açılış olacak. Kalan işleri hızlandıracak. Fazla hızlı olmaya gelmez. Acelenin havacılıkta hiç yeri yoktur. Her acele ciddi bir sorun yaratabilir. Bence THY bu duruma daha fazla karşı çıkmalıdır. Havalimanının açılışı mayısa kadar uzamalıdır. O zaman güle oynaya taşınma gerçekleşir. Çok daha az riskli, çok daha iyi olur. Arkadaşım Fatih Altaylı’da havalimanının gezdirilen sınırlı bölgelerinde bunu hissetmiş ve yazmış... Onun satır aralarında da ciddi bir endişe var aslında. Dünyanın en büyük havalimanlarından birini inşa etmekle övünmek mümkün. Hızlı bir inşaat yapıldığını da gördük. Ama daha yüzlerce kalem eksik var. Terminalin bile güney cephesi tel örgülerle çevrildi, geçtiğimiz günlerde. Bir tarafta yoğun inşaat, tel örgüsüz yerlerde bir operasyon. Bu acelenin bir anlamı yok. Yükleniciler neredeyse söz verdikleri zamana yakın bir zamanda ciddi yol aldılar. Ama bu top yekün bir operasyona hazır olunduğu anlamına gelmiyor.

Haberin Devamı

Acele etme yüzünden Allah korusun bir kaza olursa üçüncü havalimanı, hiç hak etmediği bir lekeyle yaşamak zorunda kalır. Değil ölümle sonuçlanan bir kaza... Öyle bir şeyden bahsetmiyorum... Aklıma bile getirmiyorum. Bir kayma, pist dışına çıkış vs... bile olsa çok üzücü olur.

BİR DAHA DÜŞÜNÜN

Her şey defalarca kontrol edilmeli. Taşınma asla aceleye gelmemeli. Dünyanın en önemli havayollarından biri THY taşınacak. Marka değerine küçücük bir leke gelmemeli. Mayıs doğru bir tarih. Şimdi sakıncalı görülen pis civarındaki rüzgar enerjisinin iri direkleri tamamen kaldırılır. Madem sakınca yaratıyor, neden kaldırılmadan operasyon başlıyor. İlk uçuşlarda bir sorun olmaz diye bir kural mı var. Yoğun bir siste ya da başka nedenle bir pas geçişte o direkler madem sakınca yaratıyor, kalkmadan operasyon yapmakta ısrar etmenin anlamını biri bana anlatsın lütfen... Kızanların yüzlerini görür gibiyim. Türkiye’nin marka değerine katılacak üçüncü havalimanını korumanın tek yolu doğru zamanda açmaktan geçiyor. Unutmayalım. Lütfen bir daha düşünelim.

Haberin Devamı

31 Aralık ne kadar doğru

HANİ NE OLDU SESİNİZ KESİLDİ

İran’daki elim uçak kazasından sonra yazdıklarım için sosyal medyada fırtınalar koparanlar oldu. Şunu yapmak istemiyorum. ‘Ben ne yazdıysam o çıktı.’ Böyle bir iddianın mantığı yok. Ama sonuçta ortada. Evet kokpit, kriz anını yönetememişti.

1-Kokpit doğru yönetilemedi.
2-Uçak süratsiz kaldı.
3-Ama kaptan ısrarla ve 51 defa lökyeyi çekerek burnu kaldırmaya çalıştı.
4-Uçak Stall oldu Yani süratsiz kaldı ve yıkılma başladı.

Ne yazdıysam o çıktı.

Kağıt üzerinde hak etmiş görünen ama deneyimleri yetersiz iki pilot TC-TRB tescilli Bombardier Challenger 604 tipi uçağın havadan tutunmasını sağlayamamışlardı. Yine de First Officer Melike Kuvvet uçağın süratsiz kaldığını, burnu ezmenin gerektiğini farketmişti. Ama ısrar eden Kaptan Beril Gebeş’den kumandayı almadı.

Haberin Devamı

DEHŞET VERİCİ HATALAR

DHA’dan muhabir kardeşimiz Gökhan Artan, kokpitteki konuşmaları içeren karakutu (CVR-Cockpit Voice Recorder) kokpit ses kayıtlarını ele geçirdi. Konuşmalara uçağın teknik verileri kaydeden diğer karakutusu (FDR-Flight Data Recorder) kaza akışını birebir eşleştirdi. Sonuç: ne zaman ve nasıl kaptan olduğunu çok net bilmediğimiz Beril Gebeş’le, kazanın kokusunu alan ama müdahale edemeyen ikinci pilot Melike Kuvvet göz göre göre uçağı düşürmüşler. Bir pitotüp sürati yanlış okuduğunda ilk yapılacak iş diğer iki pitotüpün okuduğu sürate bakmaktır. Üç pitotüpten ikisi ne gösteriyorsa o doğrudur. Bu basit ilkeden hiç yararlanılmadı. Aksine sürati yüksek olduğu sanılan uçak 51 defa lövye çekilerek yükseltilmeye çalışıldı. T kuyruk aslında o sırada batmaya başlamıştı. Lövye de müthiş bir sarsıntı başlamış tutulamaz hale gelmişti. Uçağın manueline bakılarak zaman kaybedildi. Yolcular sakinleştirilmek için ilgi dağıldı. Ve saliseler koşuşurken uçak stall oldu. Yere çakıldı. 11 canımız gitti.

Haberin Devamı

KEŞKE HİÇ YAŞANMASAYDI

Kazalardan sonra kaza-kırım sonuçlarını beklemek gerekir. Genellikle kokpitteki sesleri kaydeden CVR denilen kokpit kayıt sistemi ile uçağın teknik verilerini kaydeden FDR’ın okunması gerekir. Ben genellikle kazalardan sonra hemen pilotların hayat hikayelerine ulaşmaya çalışırım. Uçuş saatleri, dinlenme süreleri, simülatör sonuçları vs bana bir işaret verir. Kaldı ki İran’da Hava Trafik Kontrolörünün kazadan hemen sonra irtifa değişikliği ve pilotun sesi konusunda verdiği bilgiler uçağın süratsiz kaldığını gösteriyordu. Bu yüzden kazayı erken okumak mümkün oldu. Bir kaşık suda, sosyal medyada fırtınalar kopardılar. Kaza tarif ettiğim gibi olmuştu. Çok basit bir hata yüzünden 11 can gitmişti. Keşke hiç yaşanmasaydı, ben haklı çıkmasaydım…

Yazarın Tüm Yazıları