Suistimale geçit yok

Haftalardır düşünüyordum, galiba bu virüs bildiğiniz banka cüzdanına göre hareket ediyor. Orta ve alt gelir grubunu tam 12’den hedef alırken “zengin”lere bulaşmıyor.

Haberin Devamı

Benim anladığım o...

Sadede geliyorum...

Beklenen karar alındı, 31 Aralık akşamından 4 Ocak sabahına kadar sokağa çıkma kısıtlaması geldi.

Dört gün insanlar evinde ailesiyle inzivaya çekilecek. Durum bu...

Ama sonra gözüm reklamlara takılıyor, belli bir grup için her şey güllük gülistanlık...

Sanırsın pandemi bitti, virüs alt edildi.

Oteller “en güzel yılbaşı paketi bizde, koş vatandaş” çığırtkanlığı yapıyor, tur şirketleri 4 günlük yılbaşı paketi satma, oteller müşteri kapma telaşı yaşıyor.

Aşıya ne hacet, 4 günlük yılbaşı tatili satın alırsan Covid korumalısın yani!

Yurtdışından örnek vermek gerekirse, Hollanda’da da oteller açık ancak otelde kalan müşteriler için bile kahvaltı dahil hiçbir şekilde yemek servisi yok.

Marketler açık, gidip marketten yiyeceğini alıyorsun, kahvaltını, öğle ve akşam yemeğini mecburen otel odanda yiyorsun.

Haberin Devamı

Bu da otellerin sadece iş ziyaretleri için kullanılmasının önünü açarak eşitsizliği engelliyor.

Diyeceğim o ki ülkemizde kısıtlamalar, pandemi kararları suistimal ediliyor.

Bence suistimalin önüne geçmek için yapılması gereken otellerin de bünyesindeki tüm restoran ve kafelerin kapatılması.

Otele giden marketten yiyeceğini alsın, odasında yesin.

Bu durum yabancı turistleri zaten etkilemez, çünkü tüm Avrupa’da uygulama böyle.

Bu arada İçişleri Bakanlığının hafta başındaki genelgesi bir nebze de olsa içimize su serpti.

Otellerin yılbaşı partileri yasaklandı.

Ben evinde oturan ve bu Covid belasından kurtulmak için dua eden milyonlar adına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya kamu vicdanını rahatlatan isabetli kararları için teşekkürü bir borç biliyorum.

“Sözde uzman”lar bıktırdı

Pandemi döneminde televizyonlarda yükselen trend “tartışma” programları.

Neredeyse her gün her kanalda bir tartışma programı var. Demek ki konuk kıtlığı var ki üç beş aşina yüz, kanal kanal geziyor.

Depremi de onlar konuşuyor, ekonomiyi de, iklim krizini de, siyaseti de...

Bir de fütursuzluk, bir de ağzından çıkanı kulağı duymamazlık, almış başını gidiyor.

Herkes reytingim artsın derdinden mi bilmem, mutlaka bir sivri çıkış yapıyor canlı yayınlarda.

Haberin Devamı

En sonunda Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, üniversiteler için “Neredeyse fuhuş evleri” dedi, nicedir dolu olan bardak taştı. Bu sözler önce sosyal medyada yankı buldu, ardından siyasiler devreye girdi.

Aklı başında herkes, “Bu kadar da olmaz artık” dedi. Hakkında soruşturma başlatılan Sofuoğlu adına utandım, öğrencileri adına ise üzüldüm.

Nitekim Radyo ve Televizyon Üst Kurulu da duruma müdahale etti.

İşin başlangıç noktasına dikkat çeken RTÜK, yayıncı kuruluşlardan konuk seçimi konusunda hassasiyet göstermelerini istedi.

Yapılan açıklamada “Yayıncı kuruluşların muhtemel mağduriyetlerinin önüne geçilebilmesi için konuk olarak görüşlerine başvurulacak uzmanların seçiminde hassasiyetin gösterilmesi gerekmektedir” denildi. Yani, her bulduğunuzu kolundan tutup uzman diye yayına çıkarmayın. İzleyici zehirlenmek değil bilgilenmek istiyor artık!

 

 

Yazarın Tüm Yazıları