Dumanı tüte tüte….

1954 yılında Tuna Nehri’nin donması sonucu, kopan koca buz parçaları Boğaz’a ulaştı.

Haberin Devamı

Boğaz’ın deniz trafiğini de kısa sürede etkileyen bu duruma Boğaz dondu haberleri yazılmıştı. İstanbul’un tarihinde Boğaz’ın tamamen donduğu bir sene olmasa da sert kış aylarında bol buz kütlesi görüşmüştü. O buz kütlelerinin üzerine bayrak bile dikmişlerdi ve her durumdan kendisine bir fırsat yaratan İstanbul halkı kıyıya vuran buz kütlelerinin üzerine oturup çay da içmişlerdi, sıcacık çay denizin üzerinde, keyfe bak!

 

Kışı çok severim, soğuk ve güneşli bir kış günüde dünyaya gelmemin de bence bu sevgime bir etkisi var diye düşünürüm.

 

Kanepede oturup yağan lapa lapa karları seyretmiştik geçen sene, bu sene ise yağmura bile hasret bu toprak, kar ise uzak bir muamma. Toprak kuru, ekinlerin boynu bükük. Hastalık kol geziyor, karın o beyaz örtüsüyle toprağı sarmalayıp beslemesi, hastalığı sarmalayıp yok etmesi lazım.

 

Haberin Devamı

Kış, beyaz, sakin, soğuk bazen dinç bazen unutkan yapıyor insanı. Hem ruhum hem bedenim bir sıcaklık peşine koşuyor devamlı.

 

Bir kase sıcacık çorba gözümün önüne geliyor bu satırları yazarken, ellerimin arasında tuttuğumda yüzüme ulaşan dumanlarıyla. İçime çekiyorum kokusunu, nedense bu çorba tarhana olsun istiyorum. Hatta tane tane kıymalı ve acılı bir tarhana. Üzerinde nanesi ile.

O rayihayı çekince içime yüzümde bir gülümseme. İlk kaşık, çok sıcaksa püf püf sonra hüp…

 

Tarhanayı dört mevsim severim aslında, ama kışın sabah çorbası niyetine kahveden bile önce içesim gelir. Sabah ve kış deyince aklıma bir de beyran düşer. Acılı, sarımsaklı yanında turşusu, limonu, Antep biberi ve sıcacık ekmeğiyle. O kaynar beyran, hani denir ya ölüyü diriltir. Her derde dava olur, uyandırır, sallar seni.

 

Sabah esnaf lokantalarında içilen paça ve işkembe çorbasına ya ne demeli. Yalnız o çorbaları içtikten sonra gidilen iş yerindeki arkadaşların yüzüne çarpan sarımsak kokularına çözüm yok. O sabah çorbalarından sonra ben o enerjiyle sokak sokak geziyorum zair. Soğuk bana mısın demiyor!

 

Haberin Devamı

Kebap salonlarının mercimek çorbaları menüdeki en leziz şeydir bazen. Hele de yanında o sıcak tırnaklı pide verilirse. Biraz limon, biraz pul biber ister, ağzın yana yana, üfleye üfleye içersin. Üzerine de bir lahmacun atarsın, senden iyisi yok.

 

Kışın insanın canı karbonhidrat ister, tatlı ister, enerjin yetmez bu durgunluğa bazen. O kadar sakindir ki günler yorulursun, kelimeler bile terkeder seni.

 

Kış bir de baharat ister. Kimyonu bol olsun, yaprak pul biberi yağsız. İsot salçasını ekmeğe sürüp ye ister, zencefili kaynat da, limon ile iç der sana. Körili yemekler yap der.

 

Patates musakkayı unutma, patatesler helmelensin, sarımsağını unutma, yanında kırmızı soğan ile turşu yersin, varsa kırmızı soğan turşusu ile hatta. Kuru fasulyenin suyunu tereyağlı pilavın üzerine dökersin, hele de pirinç Karacadağ pirinci ise.

 

Haberin Devamı

Pöç pişir ister kış. Uzun uzun, hatta nohut ile bazen pişmek ister, pöçün etleri kemiği terketmiştir, nohutlar ve o lime lime et bir kaşıkta ağzına bayram havası attırır.

 

Kış sarımsak ister, her mevsimden biraz daha fazla.

 

Geçtiğimiz hafta aramızdan ayrılan ustaların ustası, dünya ve Fransa gastronomisine büyük katkısı olan, Nouvelle Cuisine’in yaratıcısı Paul Bocuse’ü de bu yazımda anmak istiyorum. Kütüphanemdeki 1977 baskılı Paul Bocuse’s French Cooking kitabındaki sarımsak çorbası tarifini paylaşmak istedim.

 

Soupe a l’ail, Sarımsak çorbası.

Malzemeleri: 2 adet karanfil / bir sap adaçayı / 20 diş ayıklanmış sarımsak / 20 ince dilim baget ekmek / rendelenmiş Gruyere veya parmezan peynir / zeytinyağı / tuz / karabiber. Yapılışı: 2 litre suya sarımsak, karanfil, adaçayı, tuz ve biberi ekleyip yavaşça kaynamaya bırak, kaynadıktan sonra kısık ateşte 15 dakika tıkırdasın. O sırada önceden 220 derecede ısıtılmış fırında, üzerlerine peynirleri koyduğun ekmeklerin üzerine zeytinyağı gezdir ve fırınla. Çorbayı tat ve ince bir süzgeçten geçir. Peynir eriyip ekmekler kızarınca kaseye önce ekmeği koy, üzerine de çorbayı dök ve çok sıcakken servis et.

 

Ve kar atıştırır İstanbul’da…

 

 

İLLA Kİ!

 

Müzik!

 

Haberin Devamı

Cazdan kendimi alamıyorum, hele de kış ise.. O buğulu seslerde kaybolmak toz olmak istiyorum bazen.

 

Döne döne dinlediğim birkaç parça:

 

Miles Davis - It Never Entered My Mind

John Coltrane - In a Sentimental Mood

Billie Holiday - Mean to Me

Chet Baker - My Funny Valentine

İbrahim Maalouf- Doubts

E.S.T - What Though The Way May Be Long

The Bad Plus - Pound for Pound

 

Ve birkaç plak…

John Coltrane, The Art of John Coltrane, The Atlantic Years

Dizzy Gillespie Sextet - The Complete Pleyel Concert

Charlie Parker - The Verve Years

Oscar Peterson Trio - A Jazz Portrait of Frank Sinatra

Miles Davis - Big Fun

Miles Davis - Ascenseur pour l’échafaud

Chet Baker & Art Pepper - Playboys

Haberin Devamı

Dave Brubeck Quartet - Time Out

Ella Fitzgerald Sings Cole Porter

Yazarın Tüm Yazıları