Gaga’dan dibine kadar elektropop

Kendisinin nevi şahsına münhasır şöhreti için en doğru iddianın şu olduğunu düşünüyorum: Lady Gaga yeterince ‘pop’ söylemeden gezegenin en büyük pop yıldızlarından biri haline gelmiştir.
Bu iddiayı iki şekilde okuyabiliriz: Birincisi; 2000’lerin sonunda, ‘Just Dance’ adlı parçasıyla başlayan çıkış dönemini ve bir süre sonrasını saymazsak kendi üslubuyla ürettiği müziğin standart dışı olmasına karşın geniş kitlelerce kabul görmesi ve popüler olması. İkincisiyse videoları, dansları ve stili itibariyle kavramsal sanat diyebileceğimiz imaj çalışmalarının müziğinin önünde yer alması sonucu pop yıldızından ziyade çok güçlü bir popüler sanat markasına dönüşmesi...
Ben ikisinin de doğru olduğuna inanmakla birlikte bir üçüncüsünü ekleyeceğim: Lady Gaga’nın hepsinin ötesinde çok iyi bir müzisyen olması ve David Bowie’lerden, Marilyn Manson’lardan gelen aykırı mirası doğru yorumlayıp aktarmayı başarması.
İçindeki müzisyeni zapt edemediğinden country-rock ve caz sularında yüzdü uzunca bir süre ve ne yalan söyleyeyim Lady Gaga’nın bu yönüyle tanıştığıma çok memnun oldum. Peki, epeydir beklediğimiz ve adının ‘Chromatica’ olacağı söylenen altıncı albümünün habercisi ‘Stupid Love’da ne yapmış?


Klipte sanatsal dokunuşlar
Dibine kadar elektropop! Eski dans âlemlerine elektriği yüksek volttan yollayarak bir nevi kendi nostaljisini yaşamaya niyetlenmiş. 1990’ların kafası, 80’lerin synth’leri derken retro-fütüristik yeni Lady Gaga’yı takdim etmekten geri kalmayalım. Yeni albüm daha hareketli, eğlenceli; bir yandan da hayal gücü geniş ve yaratıcı olacak gibi görünüyor. Bunu ticari beklentilerle yaptığını hiç sanmıyorum. Bir süredir birlikte yaşadığı ‘kendi’sinden sıkıldı muhtemelen. Parçanın videosunda yine sanatsal dokunuşlar ve koreografi üzerinden anlatmaya çalıştığıysa şu: Dünya, çatışmaların dünyası ve güçlü olanların kazandığı bir yer. Ruhani kişiler bile dua edip huzur bulmak için bir şeylerle çatışmak zorunda. Ama bu çatışmayı nezaket ve empati kazanmazsa kimsenin insan gibi bir arada yaşamasına pek imkân yok...
KONSERLER DURDU AMA SONRASI...
Türkiye’de sanatçıların en büyük ekmek kapısı, konser ekonomisi şimdilik durdu. Konser mekânları açısından da durum zor. Özellikle alternatif performanslarla ayakta kalan küçük mekânlar dayanamayabilir. Kurumsal mekânlarınsa yıllık bütçe hedeflerini tutturmaları artık imkânsız. Sanatçıların bu durumu, internette bugüne dek yarattıkları dünyayı sorgulayarak ve bu zorunlu sosyal izolasyon döneminde yaratıcı online konser projeleri geliştirerek lehlerine çevirmeleri mümkün. YouTube’ta ya da IG TV’de farklı ne yapabilirim; canlı konser yayınlarında nasıl fark yaratabilirim; koronavirüs sonrası hayat normale döndüğünde hangi büyük projeyle dikkat çekeceğim; dijital platformlarda nasıl daha çok dinleme listesine girebilirim gibi soruları yanıtlama zamanı müzisyenler açısından. Konser için menajer telefonları bir süreliğine susmuş olabilir... Dijital çağda kendi markasının patronu olan müzisyen için kafayı başka türlü çalıştırma zamanı. Her şeyin başı sağlık ve bu badireyi atlattığımızda bomba gibi bir başlangıç yapmak istiyorlarsa başka şansları da yok.