Bayrak Ayıbı Bitmeli

Geçen haftaki yazının ardından çok sayıda mesaj aldım ve gelen şikayetlere inanamazsınız.

Haberin Devamı

Bayrak Ayıbı Bitmeli

Diyeceksiniz ki, “Taktı bu adam bayrağa!” Haklısınız, taktım. Ama nasıl takmayayım? Aslında bu hafta başka bir konu yazmayı planlıyordum ancak geçen haftaki “Bayrak artık eskisi kadar kutsal değil mi?” başlıklı yazıdan sonra çok sayıda mesaj aldım. Hem de bu sayfanın hedef kitlesi olan Güney Marmaralı denizcilerden daha fazla, onlarca, hatta yüzlerce mil ötelerden geldi mesajlar. Meğer bu konuda ne çok dertli insanımız varmış. Ve meğer bayrağı yanlış ya da uygun olmayan şekilde taşıyan ne çok tekne varmış! BAYRAK TAŞIMAK ONURDUR

Gelen yakınmaların başında, kişilerin, uyarıldıkları halde yanlışta ısrar etmeleri tuhaflığı var. Sevgili dostlar, asker denizcileri tenzih ederim, zira onlar her şeyi en uygun şekilde ve kitabına göre yaparlar, ancak denizciliğin diğer kollarındaki arkadaşlarımızın, ister amatör denizci olsun, ister balıkçı, isterse gemici fark etmez, bu önemli konuda bir duyarsızlığı var sanki. Konu sadece, “Bayrak var mı? Var!” denklemiyle kapatılabilecek bir konu değildir. Bayrak, bir ülkenin sembolüdür. Ne mutlu ki deniz araçlarına bayrak taşıma ayrıcalığı verilmiş. Bu ayrıcalık, hem büyük onurdur hem de önemli sorumluluktur. Bayrak taşımak, çanta taşımaya benzemez. Bütün bir ulusu temsil ederiz taşıdığımız bayrakla. Bayrağa gösterdiğimiz saygı, ulusa ve vatanımıza gösterdiğimiz saygıdır. Yıpranmış, yırtılmış bayraklar ne kadar yanlışsa, hatalı şekilde taşınan, doğru şekilde toka edilmemiş veya yamuk yumuk direklere tellere, çamaşırcasına asılan bayraklar da aynı derecede yanlıştır.
Bayrak, arabanın dikiz aynasına asılan nazar boncuğu değildir ki “Takalım gitsin” diyebilelim! Kuralı vardır, kanunu, tüzüğü vardır. Bugünlerde umursayanı bulmak pek kolay değil ama “denizcilik geleneği” vardır. Mesela hem kanun, hem gelenek bize derler ki, limandaki tekneler sabahları törenle bayraklarını toka ederler, akşamları da yine törenle arya ederler. Açıkdenizde, etrafta kimseler yokken bayrak taşımak zorunlu değildir ve düşünceli denizci, etrafta görecek kimse olmadan bayrağı dalgalandırarak yıpratmamak için bayraklarını göstermez, toplarlar. Bayrak, geminin milliyetinin tanınmasını gerektiren hallerde taşınır çünkü ve amacı da budur. Bakım-onarım, boya vs. için karaya alınmış teknede bayrak gösterilmez.

Haberin Devamı

SANCAK DEĞİL BAYRAK

Haberin Devamı

Bayrak Ayıbı Bitmeli

İnanır mısınız, bayrağın adını bile yanlış söyleyenler var. Ulusal bayrağa “bayrak” denir, “sancak” denmez. Sancak, askeri terimdir, belirli bir birliğin kendisine has, süslü püslü sembolünü barındıran özel bir bayraktır/alamettir. Ancak bayrak töreni için Türkçemizde “sancak töreni” denir ve bu doğrudur. Karıştırmamak lazım. Bayrağa sancak denmez ama törenine sancak töreni denir.
Ama bayrakla yapılan selamlaşma için “bayrak selamı” ismini kullanırız. Cumhurbaşkanlığı yatı ve Türk ve yabancı harp gemileri, bayrak selamı ile selamlanır. (Özellikle yatların böyle yapması teamüldür.) Bayrak selamı, yalnızca ulusal bayrakla yapılır, fors, flama vs. kullanılmaz. Selamlaşma da şu şekildedir: Bayrak, gönderin üçte bir mesafesine kadar indirilir, bu esnada söndürülmez dalgalandırılır, kısa süre beklenip yeniden toka edilir. Selamlanan tekne de aynı şekilde karşılık verir. Yıllar önce Mudanya önlerinde bir askerî gemiyi bu şekilde selamladıktan sonra yukarıda yazdığım gibi cevap alınca, yani selamım alınınca ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Askerler iyidir, geleneği yaşatırlar.
Peki bunlardan, bu kural ve geleneklerden neden pek az insan haberdar? Çok açık: Okumuyoruz! Hadi benim kitabımdan, diğer kitaplardan geçtim, bayrak taşıyan kişi Bayrak Kanunu’nu bile okumuyor. (Okuyanları tenzih ederim. Bahis geneldir.) Kitaptan hoşlanmıyor musunuz? Eminim elimizin altındaki akıllı telefonlardan vardır. Bakın size bir adres. Hem de Cumhurbaşkanlığı web sitesinden:
www.tccb.gov.tr/cumhurbaskanligi/resmi-simgeler/bayrak/

Haberin Devamı

BİTECEK BU UYGULAMALAR

Bayrak Ayıbı Bitmeli
Bunları bulmak zor değil. Google hazretlerine sorun, o size bin tane adres verir. Sorun kaynak bulmakta değil ama. Sorun bunu merak etmekte, istemekte. Dünyanın parasını verip satın aldığımız bir cihazın elkitabını okumayıp cihazı bozmak da buna benzer bir durum tabii. Aletin bozulması, kişisel ekonomiyle, bazen güvenlikle ilgili olabilir ve önemlidir elbette ama bayrak taşıma lüksüne ve onuruna sahip olup Bayrak Kanunu’nu dahi okumamış olmak ayrı değerlendirilmesi gereken bir ayıptır. İnanıyorum ki denizlerimizde, limanlarımızda yakında “ayıplı” bayrak taşıyan kalmayacak.

TAKVİMDEN BİR YAPRAK

1999 DEPREMİNİ UNUTMADIK

Bayrak Ayıbı Bitmeli

17 Ağustos 1999’da sabahın çok erken saatlerinde Gölcük merkezli büyük depremin yaptıkları (ve sarsıntısı) anılarımızda halen taze. Yitip giden binlerce insanımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Ama çürük, malzemesi eksik bina yapımında, binalar için yer seçiminde, uygun olmayan bina projelerinin onaylanmasında çok yol kat ettik mi, bilemiyorum. Umarım etmişizdir. Ama örneğin giderek artan şiddetli yağışlar sonrası yaşanan sel felaketlerinde, dere yataklarına yapılan binaları gördükçe insan çıldıracak gibi oluyor. Hiç mi ders alınmıyor, hiç mi akıllanılmıyor? Bunları kim yapıyor, kim onaylıyor, kim görüyor ya da görmezden geliyor? Kötü bir hadise meydana geldiğinde bir suçlu arayıp buluyoruz elbette ama zihniyet konusunda ilerlemek biraz yavaş oluyor sanki. Bugün, şu an dere yataklarında apartman yapılabiliyorsa, bir yerlerde çürük çarık binalar da yapılıyor olamaz mı? Her neyse, iç karartmak için değil, dikkati doğruya çekmek için yazdım bunları. Ders almak önemlidir ve beceri ister çünkü.
17 Ağustos 1999 depreminde, amatör denizcilerin nasıl çalıştıklarını da hatırlatmak isterim.
Depremin ardından İstanbul’dan ve Marmara’nın çeşitli noktalarından çok sayıda özel tekne ve amatör denizci, kimi yelkenli yatıyla, kimi sandalıyla, kimi motoryatı, kimi kayığıyla deprem bölgesinde depremzedelere yardım etmek için seferber olmuşlardı, insan ve malzeme taşınmıştı denizden. Deprem olacak, bundan kaçış yok ama umalım da bir daha böyle acılar yaşanmasın.

Haberin Devamı

BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ

PAZAR KUVVETLİ POYRAZ

Bu aralar poyraz zamanı. Ülkemiz genelinde yaz döneminde etkin olan meltemin bizim bölgemizdeki alameti poyraz. Bugün ve yarın öğleden sonraları canlanan bir poyraz var ama Pazar günü hayli canlı. Özellikle, her zaman olduğu gibi, Bandırma, Kapıdağı Yarımadası, Marmara adaları civarında güçlü. Bu kıyının iç kesimleri, yani Balıkesir ve çevresinde de etkili olacak bir poyrazdan söz ediyoruz. O kadar ki, Edremit Körfezi’ne kadar sarkacak etkisi. Yalova dolaylarında da etkisi hissedilir. Denizcilerin dikkatli olmasını öneririm. Pazartesi günü de bu etki sürecek gibi görünüyor. Tüm denizcilere selamet dilerim. #tayfuntimocin

Yazarın Tüm Yazıları