HSYK’ya cevap

HSYK, yargı bağımsızlığının en önemli idari kurumudur; çünkü hâkim ve savcıların sicili, teftişi, soruşturulması, atanması, cezalandırılması bu kurulun elindedir.

Haberin Devamı

Onun için iktidar HSYK seçimlerinde desteklediği Yargıda Birlik Platformu kazandıktan sonra ünlü “yapboz” kanunlarıyla yargıya “çekidüzen” verdi. 24 Aralık günlü yazımda bunu anlatmıştım. Hâkim ve savcıların “Hak Yolcu, Ülkücü, Sosyal Demokrat” gibi siyasi eğilimlere göre kategorize edildiğini hatırlatarak sormuştum:
“Hangi hukuk devletinde hâkim ve savcıların hukuki vasıflarından önce siyasi eğilimleri ve Bakanlık destekli listeye yakınlıkları ön plana çıkarak atama yapılır?”
HSYK’nın “cevap ve düzeltme” metninde bu konularda tek kelime yok.
HSYK’nın kendi yönetmeliğini çiğneyerek hâkim ve savcı atamaları yaptığını defalarca yazdım, bu konuda da tek kelime yok.

YETKİ KİMİN?

HSYK’nın gönderdiği açıklamada, Kurul’un nerede toplanacağına eskiden HSYK Genel Kurulu karar verirdi, bu yetki şimdi yönetmelikle Bakan’a verildi diye yazmamın yanlış olduğu belirtiliyor.
Doğrusu neymiş? Bu yetki eskiden Genel Kurul’a değil de, seçilmiş bir yargıç olan “Başkanvekili”ne aitmiş, şimdi Başkan’a, yani siyasi bir kişilik olan Adalet Bakanı’na verilmiş!
Mazeret izni, gündem belirleme gibi konular da benzer nitelikte.
Halbuki önemli olan, HSYK’ya ilişkin bu tür idari yetkilerin, siyasi bir kişilik olan ‘Bakan’a mı, yoksa seçilmiş yargıçlara mı verildiğidir. Yazımda bu tür yetkilerin “Başkan”a, yani politikacı ‘Bakan’a değil, seçilmiş bir yargıç olan “Başkanvekili”ne ait olması gerektiğini savunmuştum. “Başkanvekili adalet camiası tarafından seçilmiş üyelerden biridir, bir yargıçtır” diye de vurgulamıştım.

Haberin Devamı

‘YÜRÜTME’NİN MÜDAHALESİ

Yürütmenin yargıya müdahalesi sadece HSYK seçimlerinde olmadı. HSYK Yasası’nı değiştirerek ‘Bakan’a çok geniş yetkiler de verdi, bir kısmını AYM iptal etti. Fakat iptal kararı geriye yürümediği için, Bakanlığın HSYK’ya yaptığı siyasi tercih atamaları değişmedi!
İptal edilmeyen yetkilerin bir kısmı, evet doğrudur, yönetmeliğe yansıdı. Fakat netice aynıdır ve benim eleştirdiğim de budur: HSYK üzerinde siyasi kişilik olan ‘Bakan’a vesayet niteliğinde yetkilerin verilmesi...
Kaldı ki, kanun değişikliği olmadan da “Yeni HSYK”nın yönetmelik değiştirerek ‘Bakan’a verdiği yetki de vardır: HSYK adına açıklama yapmak!
Eskiden bu açıklamaları ‘Bakan’dan başka, hepsi seçilmiş yargıç olan HSYK Başkanvekili ve daire başkanları yapabilirdi. “Yeni HSYK” ise bu yetkiyi ‘Bakan’a verdi! (mad. 16)
Politikacı bir kişilik olan Adalet Bakanı, disiplin işlemleriyle ilgili toplantılara ve daire toplantılarına katılamaz. Ama bu konularda da kamuoyuna açıklamayı ‘Bakan’ yapacak!
Niye seçilmiş yargıçlar değil?!

Haberin Devamı

KAMUYU İNANDIRMAK

‘Cevap ve Düzeltme’ metninde basına açıklama yetkisiyle ilgili yasada bir hüküm bulunmadığı, bu belirsizliği gidermek için yetkiyi ‘Başkan’a yani ‘Bakan’a verdiklerini söylüyorlar. Halbuki kanunda engelleyici bir hüküm olmadığına göre, basına açıklamayı seçilmiş üye yargıçların yapması gerekirdi. HSYK üyesi seçilmiş yargıçların, HSYK adına yapılacak açıklama yetkisini meslektaşlarına vermek için duyarlılık göstermeleri de gerekirdi.
Yine de ‘Cevap ve Düzeltme’ için teşekkür ediyorum, hem teknik nitelikli tavzihleri için, duyarlıkları için: Demek ki kamuoyunda “yürütmeyle uyumlu” ve ‘Bakan’ın vesayeti altında görünmek istemiyorlar. Ben buna elbette sevinirim. Büyük hukukçu Cevdet Paşa’nın deyişiyle HSYK’nın uygulamalarıyla “tarafsız olduğuna kamuoyunu inandırmasını” dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları