Cumhurbaşkanı’nın ödül verdiği ilahiyatçı

CUMHURBAŞKANLIĞI Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bu sene de verildi. Bunlardan ilahiyatçı Prof. Süleyman Uludağ’dan bahsetmek istiyorum.

Haberin Devamı

Ödül ’tasavvuf tarihi’ dalında verildi ama Uludağ’ın ilgi alanı çok daha geniştir; İslam’ın tarih, sosyoloji, iktisat ve siyaset bilimiyle ilgili yönlerini de araştırmıştır.

Uludağ’ın “İslam ve Siyaset İlişkisi” adlı eserinden bir paragrafı buraya alıyorum:

“Ne yazık ki İslam uleması doğuracağı sonuçları hiç hesaba katmadan sırf bir tepki olmak üzere demokrasinin karşısına İslam’ı koymakta ve onu da ‘İslam egemenliğin Allah’a ait olduğu bir yönetim şeklidir’ tarzında tanımlamaktadır. Bu tanımı yapanlar... halk kelimesinin yerine Allah’ı koymaktan başka bir şey yapmış değillerdir. Bu ise bilinçsiz, duygusal bir tepkinin ürünüdür.” (Dergah Yay. s. 27)

HÂKİMİYET KİMİN?

Hâkimiyet kavramı siyasidir; yasama, yürütme ve yargı erklerinin toplamını ifade eder. Pakistanlı âlim Fazullur Rahman’ın dediği gibi, din devleti kurulursa “Allah gelip insanları yönetmeyecektir.”

Haberin Devamı

İnsanlar çok dindar olsa bile Cemel ve Sıffin’de olduğu gibi siyasi ihtilaflar sebebiyle birbirinin kanlarını dökebilirler.

İnsanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Demokrasi, işte bu tecrübelerden hareketle; yönetimlerin siyasi meşruiyeti, muhaliflerini ezmesinin önlenmesi ve iktidarın kansız el değiştirmesi konularında geliştirmiş değerler ve kurallar bütünüdür. Dinde bu konularda ahlaki tavsiyeler elbette vardır ama ayrıntılı kurallar ve kurumlar tarihi evrimle gelişir.

Uludağ Allah’ın hâkimiyetinin “kozmolojik ontolojik, metafizik ve genel anlamda” olduğunu, siyasi egemenliğin ise siyasi nitelikte ve insanlarla ilgili ve tarihen evrimleşen bir kavram olduğunu anlatıyor.

DİN VE HUKUK

Dinin “özü itibariyle itikat, ibadet ve ahlak” olduğunu belirten Prof. Uludağ Kuran’ın fizik, zooloji, astronomi kitabı olmadığını vurgular:

“Kuran, tıpkı bunlar gibi bazı iktisadi, siyasi ve hukuki konulardan bahseder ama o bir ekonomi, siyasetname ve hukuk kitabı değildir. Kuran ve hadisler bu konulara ahlakla, vicdanla, dinle olan ilgileri sebebiyle yer vermiştir.”

Görevinden ayrılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in de V. Din Şurasındaki konuşmasında “dini metinleri kanun gibi algılamanın” cihadist facialara yol açtığını söylemişti.

Haberin Devamı

Tunuslu İslamcıların âlim ve bilge lideri Gannuşi, din ve siyasetin ayrı alanlar olduğunu ifade etmiştir.

İlahiyatçı Uludağ’ın ufuk genişliği ve değeri, kendi branşının ezbercesi olmayıp tarih, sosyoloji, iktisat, felsefe alanlarıyla yakın ilişkiler kurmuş olmasıdır.

AYRI ALANLAR

İlahiyatçı Prof. Uludağ mesela “İslamda Faiz Meselesine Yeni Bir Bakış” adlı kitabında sadece dini kaynaklardan değil, başta ünlü iktisatçı Neumark olmak üzere iktisat kitaplarını ve Mehmet Genç gibi iktisat tarihçilerini de okumuştur.

Uludağ bu kitabında “riba” ile “faiz”in farklı olduğunu söylüyor. İktisadi hayatta “arz ve talep kanunun” belirleyici olduğunu anlatıyor. “İktisatta akıl evvel, nakil sonra gelir, bu anlamda din iktisat ayırımı yapıyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Uludağ, İbn Haldun’un Mukaddime’sini de tercüme etti, bunu zikretmekle yetiniyorum.

Asıl anlatmak istediğim şu: Bağnazlıktan, her alanda dar görüşlülükten kurtulmanın yolu hem farklı görüşlere sahip, hem de farklı branşlardaki bilimsel eserleri okumaktır.

Tabii en kötüsü siyasi bağnazlıktır.

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

Yazarın Tüm Yazıları