Süheyla Buyrukçu

Evinize sakinliği davet eden renkler

20 Nisan 2024
Kullandığımız renklerin psikolojimizi olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilediğini artık çok iyi biliyoruz. Renklerin bu gücünü evlerinizde de kullanarak, stres seviyenizi düşürebilir ve doğru tonlarla yaşam alanlarınıza sakinliği davet edebilirsiniz.

 Peki, evlerinizde daha huzurlu bir atmosfer yaratmak için kullanmanız gereken iç cephe duvar renkleri neler mi? İşte yanıtı... Yaşam alanlarımızı dekore ederken, hangi renkleri kullanacağımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü renklerin duygularımız üzerinde oldukça büyük bir etkisi var. Mesela açık ve canlı renkler, enerjimizi yükseltirken, koyu renkler ortama kasvetli bir hava katarak, huzursuz ve endişeli hissetmemize neden olabiliyor. Bu nedenle evlerimizde bize huzur veren, hatta sakinleşmemize yardımcı olan renkleri kullanmamız oldukça önemli. Çünkü günümüz şartlarında artık stresten uzak kalmak pek de mümkün olmuyor.

RENK GEÇİŞLERİNDEN İLHAM

Olağanüstü manzaralar sunan doğa, iç cephe duvarlarımızda kullanabileceğimiz renkler konusunda da bizlere ilham veriyor. Şehir hayatından uzaklaşmak ve nefes almak için gittiğimiz yerlerden biri olan doğanın yeşil gücü, evlerimizde de inanılmaz bir etki yaratıyor. Ormanların sakinliğini, huzurunu ve özgürlük hissini yansıtan yeşil ve tonları, evlerinizde her alanda kullanabileceğiniz çok özel bir renk. Özellikle yumuşak tonları rahatlatıcı ve dinlendirici etkiye sahip. Pastel yeşili, zümrüt yeşili ve yosun yeşili gibi tonlar, iç mekanların enerjisini yükseltebiliyor. Özellikle yosun yeşilini mutfağınızda ya da çalışma odanızda kullanabilirsiniz. Zümrüt yeşilini de bej ile birlikte yumuşak geçişli bir şekilde salonlarınızda yer verebilirsiniz. Bu rengi kullandığınız zaman emin olun zihninizin temizlendiğini ve dinlendiğini hissedeceksiniz.

SONSUZLUĞU HİSSEDİN

Günün stresini ve yorgunluğunu üstünüzden atabilmek için evlerinizde mavi renge de yer açmanız gerekiyor. Bu dinlendirici ton, adeta evlerinize denizin ve gökyüzünün sonsuz huzurunu taşıyor. Özellikle çalışma odanızda kullanacağınız gökyüzü mavisi, bu alanı çok daha konforlu hale getirecektir. Sakinliği ve huzuru temsil eden deniz mavisini de oturma odalarınızda tercih edebilirsiniz. Bu ton ayrıca yatak odaları için de idealdir. Uyku sorununuzu çözmek isterseniz, yatak odanızın tek bir duvarında gökyüzü mavisini kullanabilirsiniz.

İLKBAHARIN EN TATLI RENGİ

Yazının Devamını Oku

C vitamini serumu gerçekten işe yarıyor mu?

13 Nisan 2024
Yaşlanmayı geciktirici etkilerinin yanı sıra cildimize parlaklık ve tazelik katan C vitamini serumu, son yıllarda oldukça popüler ürünler arasında yer alıyor. Bu özelliklerinin dışında leke oluşumunu azaltma etkisinin de olması, bu ürünleri cilt bakım rutinlerinin vazgeçilmez bir oyuncusu haline getirdi. Ancak C vitamini serumundan fayda sağlayabilmeniz için dikkat etmeniz gereken bazı önemli detaylar var.

En güçlü antioksidanlardan biri olan C vitamini, vücut sağlığımız için vazgeçilmez bileşenlerden biri. Vücut tarafından doğal olarak üretilmediği için de bu vitamini dışarından almak durumunda kalıyoruz. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli bir rol oynayan C vitamininin cildimiz için de önemli katkıları olduğu kesin. Peki, son yıllarda adını sıkça duyduğumuz C vitamini serumları ne işe yarıyor? Hangi cilt tiplerine uygun ürünler? Gelin, bugün hep birlikte cildimiz için oldukça faydalı olan bu serumu nasıl kullanmanız gerektiğine bir göz atalım. Çünkü C vitamini serumu, asidik bir yapıya sahiptir ve ancak doğru uygulandığı zaman size marifetlerini gösterir. Aksi takdirde istenmeyen sonuçlarla karşılaşma olasılığınız yüksektir.

C VİTAMİNİ SERUMU NE İŞE YARAR?

C vitamini serumu, cildin kolajen üretimini desteklemeye yardımcı olan güçlü bir antioksidandır. Cildin elastikiyetini ve dayanıklılığını artırarak, cilt yaşlanmasına karşı koruyucu bir etki yaratır. Ayrıca ciltteki koyu lekelerin görünümünü azaltmaya yardımcı olan ürünlerin de başında gelir. Ancak C vitamini serumu, tek başına lekeleri geçirmez. Başka ve doğru ürünlerle birlikte kombine edildiği zaman lekelere karşı koruma sağlar. C vitamini serumu için aslında geleceğe yönelik yapılan bir anti aging bakımı da diyebiliriz. Uzman kontrolünde düzenli bir şekilde kullanıldıkları zaman ise cildimize ayrıca şu faydaları da sağlarlar:

-Cildin üst katmanlarına nüfuz ederek, cildi derinlemesine besler.

-Çevresel faktörlerin yüzümüze verdiği zararları onarmaya yardımcı olur. Bir nevi koruma kalkanı oluşturur.

-Düzenli kullanıldığında kolajen üretimini destekleyerek, cildin elastikiyetinin ve dayanıklılığının artmasını sağlar.

-Kırışıklık oluşumunu yavaşlatmaya ve cildin nem dengesinin korumasına yardımcı olur.

Yazının Devamını Oku

Sezonun çarpıcı trendlerini keşfedin

6 Nisan 2024
Enerjimizin yükseldiği bu günlerde ilkbahar ve yaz koleksiyonları, eminim sizin de gündeminizde yer almıştır. Geçmişten ilham alınan ve modern dokunuşlarla günümüze taşınan moda akımları, bu yıl herkesin tarzını da etkileyecek gibi görünüyor. Ayrıca bu sezonun trend renkleri de gerçekten harika…

MODERN YORUMUYLA OFF DUTY STİLİ

Tüm yıl koleksiyonlarında geniş yer bulan off duty stili, ilkbahar ve yaz sezonunda da bizimle olmaya devam ediyor. Tasarımcıların modern dokunuşlarıyla 90’lı yıllardan günümüze ışınlanan off duty stili, işten çıkmış ya da ofis dışı olarak tanımlayabileceğimiz bir tarzı bizlere sunuyor. Uzun gömlekleri pantolon-ceket takımlarıyla kombinlemek, oversize blazerları büyük kemerlerle birlikte kullanmak, kotlarla blazer ceketleri eşleştirmek, bu tarzın en belirgin özellikleri. Tabii bunları kalın tabanlı ayakkabılar ve güneş gözlükleriyle tamamlamayı da unutmamalısınız. Klasik ofis tarzından sıkılanlardansanız, bu eğlenceli stille hem güçlü bir duruş sergileyebilir hem de zarif bir şıklık yakalayabilirsiniz.

OKULA DÖNÜŞ MODASI

Geçmişten ilhamla günümüze taşınan diğer bir stil ise kolejli modası olarak da anılan preppy tarzı. Yıllara meydan okuyan bu stil, moda müfredatında her dönem kalıcı olmayı başarıyor. Mini etekler, yakalı gömlekler, v yaka örgü kazaklar, polo yaka tişörtler ve makosen ayakkabılar, modern yorumlarıyla güncel hayatımıza sızmış durumda. Özellikle dünyaca ünlü markaların koleksiyonunda yer alan polo yaka ürünler, sezonun ilgi çekici trendleri arasında.

MİNİ ETEKLER YERİNE MİKRO ŞORTLAR

Geçen yıl görmeye alıştığımız mikro şortlar, ilkbahar/yaz sezonunda da yerini kimseye kaptırmadı. Versace, Tom Ford, Armani, Gucci, Miu Miu ve Chanel gibi dünyaca ünlü moda devlerinin çeşitli kumaşlardan tasarladıkları mikro şortları, podyumların da gözdesi oldu diyebiliriz.

Yazının Devamını Oku

Baharın enerjisini cildinize yansıtın

30 Mart 2024
Kusursuz ve sağlıklı bir cilde sahip olmanın sırrı, doğru bir cilt bakım rutininden geçer. Ancak unutmamız gereken önemli bir ayrıntı var. O da her mevsim farklı cilt bakım ürünlerine ihtiyaç duyduğumuz... İlkbaharın enerjisini hissetmeye başladığımız bu günlerde de kullandığımız bazı ürünleri raflara kaldıracağız. Çünkü artık cildimizi canlandırma ve tazeleme zamanı...

Kış soğuklarında yorgun düşen cildimizin ilkbahar aylarında canlanmaya ve arınmaya ihtiyacı var. Mevsim geçişlerinde sıkça karşılaşılan akne, alerjik reaksiyonlar, mat bir görünüm ve kuruluk gibi cilt sorunlarıyla baş edebilmek için günlük cilt bakım rutininizi mevsime uygun bir şekilde ayarlamanız şart. Çünkü ilkbahar aylarında yükselen sıcaklıklar ve nem dengesinin değişmesi, cildinizi de hazırlıksız yakalayabilir. Cilt sorunlarına çözüm bulabilmek, cildinizin parlaklığını koruyabilmek ve erken yaşlanma belirtilerini önleyebilmek içinse mevsime göre düzenlenmiş bir bakım rutinini oluşturmanız gerekiyor. Peki, ilkbaharın en güzel zamanlarını yaşadığımız bu günlerde günlük cilt bakımımızı nasıl yapmalıyız? İşte size pratik ama etkili öneriler...

CİLT TİPİNİZE GÖRE BAKIM YAPMAK ÖNEMLİ

Günlük cilt bakım rutininizde doğru adımlar atabilmeniz için öncelikle cilt tipinizin nasıl olduğunu bilmeniz gerekiyor. Çünkü herkesin cilt yapısı farklıdır ve farklı ürünlere ihtiyaç duyar. Bilinçsiz kullanılan bakım ürünleri ise size faydadan çok zarar getirebilir. Genel olarak cilt tiplerini normal, yağlı, kuru ve karma olmak üzere dört ana gruba ayırıyoruz. Cilt tipinizi belirlemek içinse çok basit bir yöntemi deneyebilirsiniz. Yüzünüzü temizleyip, bir saat kadar hiçbir şey sürmeden bekleyin. Eğer dengeli ve rahat bir yapıda kalıyorsa, o zaman normal bir cilde sahipsiniz demektir. Eğer cildiniz parlak bir görünüm alıyorsa, yağlı bir cilt tipiniz var demektir. Cildiniz gergin ve pullanma belirtisi gösteriyorsa bakımını asla ihmal etmemiz gereken kuru bir cilt tipine sahip olduğunuzu bilmelisiniz. Alın, burun ve çene bölgesi yağlı, diğer kısımlar kuru ise bu da karma cilt tipi özelliği gösterdiğiniz anlamına gelir.

CİLT TEMİZLENMEDEN BAKIM OLMAZ

Cilt bakımının temelini temizlik oluşturur. Tüm gün cildinizde biriken kirleri ve makyaj kalıntılarını temizlemeden herhangi bir ürünü kullanmanız fayda sağlamaz. Bu nedenle bakım rutininizdeki ilk adım, cildi temizlemektir. Ancak cildinizin etkili bir şekilde temizlenebilmesi için cilt tipinize uygun bir temizleme jeli kullanmanız şart. Size uygun bir ürün seçtikten sonra temizliğinize yüzünüzü ılık suyla ıslatarak başlayın. Daha sonra jelinizi dairesel ve yumuşak harekeler eşliğinde sürün. Yüzünüzün temizlendiğinden emin olduktan sonra bol su ile durulayın. İlkbahar aylarında cildimiz daha az nem kaybettiği için yağlanma potansiyeli de artabilir. Böyle bir durum ile karşılaşırsanız, kışın kullandığınız jel yerine cildinizdeki fazla yağı arındıran ama bunu yaparken de cildin nem dengesini bozmayan bir ürün tercih edebilirsiniz.

IŞILTILI BİR CİLT İÇİN 

Yazının Devamını Oku

Selülitten kurtulmak mümkün mü?

23 Mart 2024
Yazın habercisi ilkbahar aylarıyla birlikte selülit telaşı da başladı. Özellikle basen ve bacak bölgesinde oluşturduğu portakal kabuğu görünümüyle kadınların kâbusu olan selülitten kurtulmak mümkün mü? Birçok faktöre bağlı olarak gelişen bu cilt sağlığı sorunu için hangi tedavi yöntemleri kullanılıyor? Hadi gelin, bugün estetik kaygılarımızı yükselten bu sorundan nasıl kurtulacağımıza birlikte bir göz gezdirelim.

Cilt yüzeyinde portakal kabuğuna benzeyen görünümüyle kendini gösteren selülit, derinin altında biriken ve genişleyen yağ hücreleri ile cilt yüzeyine dik uzanan ve septa adı verilen lifli bantların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Uyluk, kalça ve karın bölgesinde daha çok kendini belli eden selülit, ciltte pürüzlü bir görünüm oluşturması nedeniyle estetik bir sorun olarak değerlendirilir. Tahminlere göre kadınların yüzde 90’ını hayatlarının bir döneminde vücutlarının herhangi bir bölümünde selülit sorunuyla karşılaşmaktadır. Yaş alma ile birlikte cildin incelmesi de selülit oluşma sıklığını artırmaktadır.

SELÜLİT NEDEN OLUR?

Cilt üzerinde hoş olmayan bir görünüm oluşturan selülitin nedeni maalesef ki, tam olarak anlaşılmış değil. Ancak birçok faktöre bağlı olarak geliştiğini biliyoruz. Bunlar arasında genetik yatkınlık, hormonal dalgalanmalar, fazla kilo, sık kilo alıp verme, sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, diyabet gibi bazı kronik hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıflaması, sigara ve alkol kullanımı, kafeinli içecekler ve yoğun tuz kullanımı yer alıyor. Ayrıca çok dar kıyafetler ve sürekli oturarak çalışmak gibi etkenler de selülit oluşumunu tetikleyebiliyor. Tüm bu nedenlere baktığımız zaman aslında yaşam tarzımızda yapacağımız değişimlerle selülit oluşma riskini bir hayli azaltabileceğimizi de görebiliyoruz. Bu nedenle tetikleyicilerin neler olduğunu bilmek ve bunlardan uzak durmak oldukça önemli.

SELÜLİT TEDAVİSİNDE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki selülit oluşumunu yüzde yüz engellemek mümkün değildir. Fakat günümüzde selülit tedavisi için kullanılan sağlık teknolojileri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerle yapılan tedaviler sayesinde selülit görünümü önemli ölçüde azaltılabilmektedir. Ancak tedaviden olumlu yanıt alabilmek için sorunu bütüncül bir yaklaşımla ele almak gerekir. Çünkü yaşam tarzınızda bir değişiklik yapmadığınız sürece selülitten kurtulmanız da mümkün olmaz.

YAŞAM TARZINIZDA NELERİ DEĞİŞTİRMELİSİNİZ?

Yazının Devamını Oku

Dekorasyonda mindful minimalizm trendi

16 Mart 2024
Sakinlik, huzur ve bilinçli farkındalık unsurlarını temel alan bir zihin durumu olan mindfulness’ın etkileri evlerimize de yansımaya başladı. Özellikle son yıllarda birçok ünlü iç mimarın tasarımlarında mindful minimalizm akımından ilham alması, yaşanılan anın hissedildiği ve karmaşadan uzak evlerin ortaya çıkmasının da yolunu açtı.

Günümüz şartlarında hayatımızda gelişen zorlayıcı düşünce, duygu ve deneyimleri engellememiz pek mümkün olmuyor. Ancak bu zorlukları kontrol altında tutabilmemiz ve hatta anda kalabilmemize yardımcı olan teknikler var. Bunların başında da adını sıkça duyduğumuz mindfulness (bilinçli farkındalık) geliyor. Yaşadığınız anın etrafında gerçekleşenleri olduğu gibi fark etmek anlamına gelen mindfulness, zihninizi gereksiz dağınıklıklardan arındıran yeni bir dekorasyon akımı olarak hayatımıza girdi. Evlerde sadeleşmenin yolunu açan ve zihinsel ferahlığa kavuşmanızı sağlayan mindful minimalizm akımı ile artık şimdiki anda yaşamanın hafifliğini çok daha kolay bir şekilde hissedebilirsiniz. Nasıl mı? İşte yanıtı...

EVİNİZDE KARMAŞA YARATAN OBJELERİ KEŞFEDİN

Mindful minimalizm akımı, yaşam alanlarındaki karmaşanın ortadan kaldırılmasıyla birlikte oluşan atmosferin, zihinsel ferahlığa kavuşmanın sırrı olduğunu belirtiyor. Evlerde sadeleşmenin yolunu açan ve bu durumun insan psikolojisine ne kadar iyi geldiğini savunan mindful minimalizm, geçmişten getirdiğiniz ve ‘bir gün kullanırım’ mantığıyla sakladığınız, tüm objeleri, yaşam alanlarınızdan çıkarmanızı öneriyor. Böylece geçmişin izlerini taşıyan ve aslında ihtiyacınız olmayan bu objelerden kurtulup, evinize sade bir düzen getirebilir, yepyeni enerjilere yer açabilirsiniz. İsterseniz şimdi, erteleme ve kararsızlık duygularınızdan kurtulun ve evinizin her yerindeki eşyalara bir göz gezdirin. Daha sonra da fazlalık olarak değerlendirdiklerinizden kurtulun. Çünkü yaşam alanınızda yapacağınız bu değişim, sizlere hem odaklanma gücü hem de zihinsel ferahlığı kazandıracak.

İŞLEVSEL MOBİLYALARI TERCİH EDİN

Sade ve düzenli bir görünüm için yapabileceğiniz en iyi seçimlerden biri de işlevsel mobilyalar kullanmanızdır. Gösterişli, büyük ve alan kaplayan mobilyaların yerine her bir bölümü kullanılabilen zarif ama kullanışlı olanları tercih edebilirsiniz. Ancak mobilyaların dokusu da bu akım için oldukça önemli. Mobilyalarınızda çoğunlukla doğanın bir parçası olan ahşabın yanı sıra metallere de yer verebilirsiniz. Evlerinizde ayrıca sade ve natürel tonlara ağırlık vererek, karmaşanın yarattığı stresten kurtulmanız da mümkün. Beyaz, bej, kahve ve toprak tonları bu konuda sizlere yardımcı olacaktır.

YORGUN ZİHNİNİZ İÇİN HUZURLU BİR KÖŞE OLUŞTURUN

Yazının Devamını Oku

Buz lazer mi yoksa Alexandrite lazer mi?

9 Mart 2024
Kişisel bakımımızda büyük kolaylıklar sağlayan ve istenmeyen tüyleri kalıcı olarak yok eden lazer epilasyon yöntemi, yeni nesil cihazlarla birlikte çok daha etkili bir uygulama haline geldi. Ancak lazer epilasyonun farklı seçenekleri de bulunuyor. Bunlar arasında ise en çok buz lazer ve Alexandrite lazer epilasyonun adını duyuyoruz. Peki, bu iki lazer epilasyon yönteminin ne gibi avantajları olduğunu biliyor musunuz? Cevabınız ‘Hayır’ ise okumaya devam…

Kıl köklerine temas ederek tüylerin yeniden çıkmasını kalıcı olarak yok eden lazer epilasyon, günümüzde hem kadınlar hem de erkekler tarafından sıkça tercih edilen yöntemlerin başında geliyor. Doktor kontrolünde gerçekleştirilen lazer epilasyon için aslında istenmeyen tüylerden kurtulmanın en güvenli ve kolay yolu diyebiliriz. Günümüzde değişik seçeneklerinin de bulunması, bu yöntemden yararlanmak isteyenlerin akıllarının karışmasına neden oluyor. Bu seçeneklerin arasında ise en çok buz (diode lazer) ve Alexandrite lazer epilasyonun isimlerini sıkça duyuyoruz. Her ne kadar bu iki yöntem, kalıcı olarak tüylerden kurtulmamıza yardımcı olsa da aralarından bazı önemli farklar da bulunuyor.

HANGİ LAZER EPİLASYON DAHA İYİ?

Buz lazer mi yoksa Alexandrite lazer epilasyon mu? sorusuyla sıkça karşılaşıyoruz. Ancak şunu belirtmeliyim ki, hangi epilasyon yönteminin size uygulanması gerektiğinin kararını gittiğiniz klinikteki doktorun vermesi en doğrusu. Çünkü ten renginiz ve cilt yapınız, uygulanması gereken lazer epilasyon seçeneğinin belirlenmesinde önemli iki kriteri oluşturuyor.

DÖRT MEVSİM PÜRÜZSÜZLÜK

Dört mevsim pürüzsüzlük denildiği zaman akla ilk gelen yöntem, buz lazer epilasyondur. Bu özelliğiyle açık ara önde diyebiliriz. Ayrıca ince ve açık renk tüylerde bile etkili olabiliyor. Soğutucu mekanizması sayesinde ise hassas bölgelerde dahi acısız, ağrısız ve hızlı bir epilasyon imkânı sunuyor. Ütüleme lazer teknolojisinin de kullanılması, yöntemi konforlu hale getiren diğer bir özelliği. Bu lazer uygulaması ayrıca her atışta büyük bir alana etki ettiği için epilasyon işlemi kısa sürede tamamlanabiliyor. Alexandrite yönteminden farklı olarak cilt üzerine jel uygulaması ile gerçekleştiriliyor. Ütüleme hareketleri eşliğinde gerçekleştirilen her seans ile birlikte istenmeyen tüylerinizden kalıcı olarak kurtulabiliyorsunuz. Ayrıca tüm cilt tiplerine uygun olmasının yanı sıra bronzlaşmış tene dahi uygulanabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Kirpik uygulamaları zararlı mı?

2 Mart 2024
Kirpiklerimizin uzun, gür ve kıvrık görünmesini sağlayan ipek kirpik ve kirpik laminasyonu uygulamaları, son yıllarda oldukça popüler olmalarının yanı sıra yüz güldüren sonuçlarıyla da dikkat çekiyor. Peki, gözlerimizin en şık aksesuarlarını yeniden yaratma ve şekillendirme imkânı sağlayan bu iki uygulamanın zararları var mı? Hadi gelin, bugün bakışlarımızı güzelleştiren bu iki farklı işlem hakkında merak edilenleri birlikte öğrenelim.

Günümüzde bakışlarımıza anlam katan kirpiklerimizi istediğimiz gibi gür, uzun, kalın veya kıvrık olmasını sağlayan bazı uygulamalar bulunuyor. Gelişen tekniklerle birlikte daha da yüz güldüren sonuçlar elde edilmesini sağlayan bu uygulamaların başında ise ipek kirpik ve kirpik laminasyonu geliyor. Durum böyle olunca da bu uygulamaların göz ya da cilt sağlığımıza zarar verip, vermediği konusu da merak ediliyor. Bu nedenle ben de bugünkü yazımda iki uygulamanın kirpiklerimizde ne gibi değişimler yarattığı ve kimlerin bu işlemleri yaptırabileceğine dair konulara değinmek istedim. Eğer siz de kirpik yapınızdan memnun değilseniz ve hangi uygulamayı yaptıracağınıza henüz karar veremediyseniz, o zaman okumaya devam etmenizi öneririm.

İPEK KİRPİK NEDİR?

İpek kirpik, saf ipekten elde edilen kılların doğal kirpiklerinizin üzerine tek tek yapıştırılması işlemidir. Daha dolgun ve uzun kirpiklere sahip olmak isteyenler tarafından oldukça sık tercih edilir. İşlemin ana amacı, kirpikleri gürleştirmek ve güçlendirmektir. Kullanılan ipek kirpikler, kişilerin ihtiyaçlarına göre hazırlandığı için farklı şekil ve boyutlarda olabilir. Kalıcılığı ise yaklaşık 3-4 hafta arasında değişir. Ancak ipek kirpiklerinizin bakımını doğru yaparsanız, daha uzun süre dayanmalarını da sağlayabilirsiniz.

İPEK KİRPİK UYGULAMASI ZARARLI MI?

Her ne kadar yüz estetiğine katkısı olan bir uygulama olsa da ipek kirpiklerin yapıştırılmasında kullanılan madde, kirpiklerin dökülmesi, kırılması ve büyümesinin durması gibi sorunları beraberinde getiriyor. Bu nedenle uzun süre kullanılmamasında fayda var. Ayrıca ipek kılların kirpik çizgisinin hemen üstüne yapıştırılması, göz enfeksiyonu, gözde batma, kaşıntı, kızarıklık gibi semptomların ortaya çıkmasını da tetikleyebilir. Bu tarz bir sorun ile karşılaşmamak ve ipek kirpiklerin yan etkilerini en aza indirmek için bakım ritüellerinizi ihmal etmemeniz oldukça önemli. Ayrıca alerjik yapısı olanların, göz sağlığı sorunları yaşayanların, gebelik ve emzirme döneminde olan kadınların, bu uygulamayı yaptırması önerilmiyor.

İPEK KİRPİK KULLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Yazının Devamını Oku